Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası, ulusal ve uluslar arası binlerce  emekçinin üyesi Sendikaların karşı çıkışlarına karşın, 6356 sayı ile 07.11.2012 tarih 28460 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdi.İşçinin VETO beklentisi gerçekleşmedi.

 

Böylece işçinin sendikal güvencesini kaldıran,sendikalara üye olan işçilerin büyük bir kısmının toplu iş sözleşme yapamaz duruma getiren,grev konusunda önemli kısıtlamalar öngören ve  sendika kurabilme serbestisini sağlayan Yasa çıkarıldı.

 

Dünya’da sendikacılığın gelişmesi, sanayi alanındaki atılımlara  ve işçi sayısının artmasına bağlı bir olgudur.  Tarihsel gelişmelere bakıldığında Ülkemizde  Cumhuriyet öncesi,  işçilere yardım kuruluşu Amelperver Cemiyeti,Tophane işçileri tarafından kurulan Osmanlı Amele Cemiyeti sendika niteliğinde olmayan kuruluşlardır. Tatili Eşgal Kanunu 1909 yılında bazı hükümlerinde sendika sözcüğünden söz etmiş ise de,yasaklayıcı  hükümler de getirmiştir.

 

Cumhuriyet Döneminde İzmir’de Deniz Amelesi Cemiyeti ve Sanayi İşçileri Birliği,daha sonra 1935 yılında İşçi ve Esnaf Birliği kurulmuş ve 1938 yılında Sendikalaşma Hakkını ortadan kaldıran Cemiyetler Kanunu çıkarılmıştır.

Zonguldak’ta da 17.11.1946 tarihinde Ereğli Kömür Havzası Maden İşçileri Derneği kurulmuştur. 1946 yılında  Cemiyetler Kanunu değiştirilmesi ile 1947 yılında 5018 Sayılı İşçi ve İşveren Sendikaları ve Birlikleri Yasası çıkarılmıştır.Bugünkü unvanıyla Genel Maden İşçileri Sendikası da Yasa gereği, Ereğli Kömür Havzası Maden İşçileri Sendikası adını alır.Sendika,daha sonra Zonguldak ve Havalisi Maden İşçileri Sendikası unvanı ile Sendikacılık Tarihinde yerini almıştır. 2821 Sayılı Sendikalar Yasası ile de bugünkü  Genel Maden İşçileri Sendikası unvanını faaliyet göstermektedir.Bir dönem 45 bin-40 bin gibi  Ülkemizin en çok üyeye sahip Maden işçisi sendikasıdır.Ülkemizin ilk konfederasyonu   TÜRK-İŞ,Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu da 1952 tarihinde kurulmuştur.

 

Özetle Türk Sendikacılığı yeni bir Dönemin başlangıcı sayılan 1961 Anayasası ile demokratik ve sosyal  hukuk devleti anlayışı ile gelişerek, yenileşti.Anayasa’nın her alanda getirdiği güvencelere paralel olarak Sendikal hayata ve toplu sözleşme yapma hakları yasal değişikliklerle desteklendi.Geçtiğimiz Hafta ölümünün 6.yılında anılan Anadolu’yu karış karış dolaşan emekçinin, dar gelirlinin sorunlarına sahip çıkan eski Başbakan ve Çalışma Bakanı Bülent ECEVİT ‘in  işçileri gözeten politikası ile sendikacılık ve toplu sözleşme hakkı ile ilgili önemli değişiklikler kazanıldı.Zonguldak ve köylerinde de Karaoğlan olarak bilinen, kendisi ve eşinin adını erkek çocuklarda BÜLENT veya ECEVİT,kız çocuklarda  RAHŞAN olarak  her ailede yazdıran eski Başbakan ve Çalışma Bakanımız Bülent ECEVİT’ i burada saygıyla  anıyorum.

 

Türkiye’nin ATATÜRK’ ten sonra İkinci Adamı İsmet İNÖNܒ nün 1963 tarihinde Başbakanlığında kurulan CHP-AP-YTP Hükümetinde Çalışma Bakanı Bülent ECEVİT tarafından   Anayasal hükümlere paralel olmak üzere 5018 sayılı Yasa’nın yerini alacak 15.07.1963 tarihli  274 Sayılı Sendikalar Yasası ve  275 Sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Yasaları (R.G.24.07.1963 tarih ve 11462 sayılı ) getirildi.

 

Sendikalar Yasası ve Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Yasası 20 yılı aşkın  uygulanması sonucu 12 Eylül Yasaları arasında 05.05.1983 tarihli 2821 sayılı Sendikalar Yasası ile 2822 Sayılı  Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Yasası  07.05.1983 tarih ve 18040 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi.

 

Şimdi ne oldu.?...2821 ve 2822 Sayılı Yasalar da değiştirilerek iki Yasa 83 madde,6 Geçici madde 12 Bölümden ibaret 6356 Sayılı ile tek çatı altında   toplandı.Yeni Yasa hükümlerine bakıldığında da kısaca şunları görmek mümkün…

 

Ülkemizin sendikalaşma düzeyi bakımından Dünya sıralamasında sonlarda olduğu,toplam işçinin  yüzde 6’sının sendikal haklardan yararlanabildiği bu yasa ile sendikasızlaştırılmanın daha da büyüyeceği görülmektedir.Yasa’nın birçok maddesinin ILO Sözleşmeleri ve uluslar arası norm ve standartlara aykırı sonuçlar getireceği anlaşılmaktadır.

 

Bireysel sendika özgürlüğü ile ilgili hükümlerinde 30 ve daha az işçi çalıştıran işyerlerini sendikal güvence dışında bırakmıştır.Bu da işyerlerinde 30 ar işçinin çalıştığı küçük şirketlere bölünerek sendikal örgütlenmeyi engelleyecek,işçi çıkarmalar daha da artacaktır.

 

Sendikal nedenle fesih durumunda işe iade davası ile ilgili tazminat hakkı da tırpanlandı.Yasanın 25.maddesinin 5.fıkrasında 4857 sayılı Yasanın 21.maddesinin 1.fıkrasında öngörülen tazminat hakkına hükmedilemeyeceği öngörülerek.yasal güvence göz ardı edilmiştir.

 

Yeni Yasa ile sendikalar arasında ayrım getirilmiştir.Baraj yüzde 1 ile yüzde 3 arasında değişiyor.İşyeri barajı için yüzde 50 +1 işletme barajının ise kademeli olarak yüzde 40 kabul edilmiştir.Bu yüzdelerle sendikal örgütlenme imkansızlaşmaktadır.

 

Grev ertelemesine ilişkin Yürütmenin Kararına karşı Danıştay’a başvurma hakkı kaldırılmıştır.Grev oylaması zorlaştırılarak sendikaların grev hakkının önlenmeye çalışıldığı anlaşılmaktadır.

Sendikaların işyerlerindeki  Yetki Alma Prosedürü değişmediği,İşverenlerin yetkiye itirazları Yargı yoluna başvurmaları gibi aşamalarla Toplu İş Sözleşme Yapma sürecini uzatabildikleri görülmektedir.Daha birçok madde yasal kazanımları değiştirmektedir.

 

Konfederasyonlar.Sendikalar ve siyasal partiler Anayasal haklara aykırı birçok hükmün iptali için Anayasa Mahkemesine başvuracaklarını açıkladılar.Bundan sonraki aşamada “İstenmeyen Yasa” ile getirilen  İşçilerin Sendikal ve Toplu İş Sözleşme Yapma hakları Anayasa Mahkemesi’nin kararı ile netleşecek..

 

ILO ve Uluslar arası Sözleşmelere açıkça aykırı  ve uygulama ile ortaya çıkabilecek gazete sütunlarına sığmayacak kadar çok Sendikal ve Toplu İş Sözleşmesi  yapma hakkını ortadan kaldıran hükümlerin, değişmesi gerektiği görüşündeyiz.

 

 Sevgiyle,Sağlıklı Kalınız.