İnsanın en büyük hazinesi nedir?

Tabi ki sağlık!

Sağlık sağlık sağlık!

O yok ise gerisi hikaye.

Boş!

Sağlık denilince, hemen kol, bacak, kalp, ciğer, böbrek gelmesin.

Onlar bir uzuv!

Sağlığın temeli, akıl!

Akıl sağlığı…

Önce o olmalı ki, sağlıklı olmanın yolu açılabilsin.

Akıl sağlığı ise görüntü ile olmuyor.

Çok kültürlü olmakla da olmuyor.

Çok laf etmekle de!

Akıl sağlığı söz ve davranış bütünlüğünün yaşam içindeki gerçeklerin fotoğrafıyla örtüştüğünde; anlam kazanıyor.

Yoksa, hepimiz bir parça deli miyiz neyiz!

Biliyorsunuz ki, gerçek yaşamdan kesitler sunan “Akıl Oyunları” filmi akıl sağlığını ölçebilme konusunda önemli bir eser.

“Bazı bölümlerinde, tüyleri diken diken eden, düşündüren ve epeyce sarsan bir yapıt” olarak sinema klasikleri arasında yer alan filmde, Oyun teorileri üzerinde yaptığı deneyimlerle matematik dünyasında bir deha olan Profesör John Forbes Nash Jr’ın yaşamından kesitler sunuluyor.

İzleyenler; filmin ilk yarısına kadar, -farkında olmadan- bir şizofrenin bakış açısıyla olayları izliyor.

En önemli mesaj da bu zaten!

İnanılmaz bir heyecan içinde geçen filmin finali ise gerçeklere ayna tutuyor.

Bak bak düşün.

Bak bak anlamaya çalış.

Bak bak ders al!

Akıl oyunları filmini herkes izlemeli.

Ama nasıl?

Telefonu kapatıp tümüyle filmi anlamaya odaklanılarak izlenildiğinde, öğrenilecek ne de çok şeyimiz olduğunu görüyoruz.

Ve ardından “anlamak” noktasında takılı kalıyor insan.

Akıl ve akıl sağlığı.

Yaşamımızın ilk harfi.