Neydi o ünlü söz dövizin yükselmesi karşısında:
“Ben yine elli liralık benzin alıyorum.”
Allah’ına doğru söz.
Petrolcüden yine elli liralık benzin alıyor da, kaç litre?
Daha önce kaç litre alıyordu, şimdi kaç litre alıyor?
Gülelim gülelim.
Bu değerlendirmelere ancak gülünür çünkü.
 
Pazara gideniniz vardır aramızda.
Ben de pazara gidenlerden biri olarak, bu hafta adeta nefesim kesildi.
Rakamları tek tek saymayayım da, halk arasındaki ifade ile rakamları “kazık gibi” diye sizlerle paylaşayım.
Olmaz böyle!
O ne ya?
Almış başını gidiyor rakamlar.
Uçmuş uçmuş.
Marketlerde öyle.
Her şey yanardağ ateşi gibi el de, cep de, beden de yakıyor.
Yakılmadık bir yerimiz kalmadı.
Çılgın gibi saydırıyor her şey tavan yaparak.
 
Söylemesi ayıp, süzme yoğurt alırım her hafta. 6 liraya aldığım yoğurt için bu kez 10 lira istediler.
Hadi kızım yandan yandan.
 
Evimizin elektrik faturası her ay 220 lira civarında gelir giderdi bize. Zamlardan sonra dondurucuyu çıkardık fişten.
Fatura geldi.
Bu kez 260 lira.
Hani elektriğe yüzde 9 zam yapmışlardı?
Yooo !
Bu rakama göre, bir cihazı da iptal etmişken gelen aradaki 40 liralık fark, zammı yüzde 9 olarak anlatmıyor.
Zam yüzde 20 civarında.
Allah Allah.
Kim doğru söylüyor veya söylemiyor?
Parayı ben ödeyeceğime göre, eski rakamlarda kayıt altında bulunduğundan, yalan söyleyen ben olamam.
Kazık bize girdi.
Bağıran da tabi ki ben ve benim gibiler olacak.
 
Çarşı Pazar işleri tat kaçırdı.
Zaten tadımız yok!
Ne olacak böyle?
Var mı bir çıkış yolu.
Var ise söyleyin.
Nereye gidelim?
Nerede çare arayalım.
Nerede umut rüzgarına göğsümüzü açalım?
Var mı?
Bilip de söylemeyen arap olsun e mi?