Neler oluyor bize?

Hiç mi yüzümüz gülmeyecek?

Hiç mi sevgi şarkıları ile uyanmayacağız?

Hiç mi felaket sözünü unutmayacağız ?

Hiç mi geçim sıkıntısı yaşamayacağız?

Hiç mi siyasette nefret diye bitmeyecek?

Hiç mi yarın endişesi yaşamayacağız?

*

Doğu Karadeniz’de sel/seller.

Van ile Hakkari’de sele teslim.

Altındağ’da mülteci olayı!

Akdeniz ve Ege’de ağlatan ve söndürülemeyen yangınlar.

Suriyelilerden kurtulalım derken, yüzbinlerce Afganlı geliyor şimdi de?

Mafya-Siyaset-Ticaret tamgaz!

Üzerine gidilmeyen açıklamalar bir yanda, diğer yanda da “imdat!” diyenlere soruşturmalar.

Ekranlarda her akşam aynı konu mankenlerin yandaş-candaş kavgaları.

Sinop-Bartın-Kastamonu’da da seller.

Hiç mi yüzümüz gülmeyecek?

*

Kulu kulluk edenlere yazıklar olsun.

Batsın!

Batsın bu dünya!

Niye batsın?

Niye?

*

Ereğli’de bile güne belediye hoparlörlerinden saat 10.00’da yapılan ölüm ilanları ile başlıyoruz.

Modern kentlerde var mı böyle biçimsizlik.

Var ise hoparlör çalın “Hayat bayram olsa”yı.

“Sev kardeşim” diyelim.

Ülkemizin genel durumundan yayılan karamsarlık rüzgarını biz bari kıralım.

Sevgi dolsun yürekler.

Bayram olsun hayatlar.

Kardeşlik uçurtmaları havalansın.

Üslubumuzla, duruşumuzla, görgümüzle farkımızı ortaya koyalım.

Yani; mutlu olalım, mutlu edelim.

Çok mu zor?

Hayır! Hayır! Hayır!

Sevginin içini doldurmak asla zor olamaz/olmamalı!