Bizim haber merkezimin karşısında durakta bir kalabalık görünce ‘habercilik’ dürtüsüyle gittim.

Halk otobüsünün önünde toplanmış kalabalıkta, iki kişi tartışıyor ki, ses yüksek. Bir hayli kontrolden çıkmış tartışmayı izledim.

 

Biri: Ya kardeşim görmüyor musun çocuk işte. Neden sivil parası alıyorsun?

Diğeri: ne bileyim ben sivil olduğunu.

Biri: Ya çocuk görmüyor musun? Bunları söylerken de önündeki çocuğu iteliyor ki, görsün.

Diğeri: ………………

Sesler birbirine karışırken, üçüncü bir şahıs birşeyler konuşacak oluyor ki, gürültüde kayboluyor.

Biri devam ediyor. Zaten bu kart değil mi sizin derdiniz !

 

Yolcularla birlikte itiraz eden çocuğuyla yerde kalırken, diğer iki kişi biniyor otobüse.

Bakıyorum ki az konuşan şoför koltuğuna, çok konuşan da O’nun yayına çöküyor.

Otobüs hareket edip gittikten sonra çocuğuyla kalana soruyorum:

-Nedir olay?

-Çocuk kart göstermemi ş diye sivil parası alıyor. Görüyorsun ki bu çocuk. Müdahale edince de, “Ben nerden bileyim.  Derse ki Zonguldak valisi vali mi olacak?”

O tartışmayı izleyen üçüncü, dördüncü, beşinci şahıslar otobüsten inen veya indirilene içini döküyorlar sanki.

“Bunlar engellilere de neler çektiriyor bir bilseniz.”

Konuşmalar uzayıp gidiyor.

 

Tekelci anlayış böyle.

Tekel demek tek demek.

Rekabetsiz bir sektör de halkın inim inim inletilmesi demek.

 

Ereğli’de halk otobüslerinin dışında bir başka toplu taşımacılık var mı?

Sahildeki demiryolunu söktüler;  tarihi buharlı lokomotifi kestiler kimin gıkı çıktı?

Taksi dolmuşa izin alındı mı?

Metro mu var?

Tramvay mı var?

Ne var?

Bir tek halk (!)otobüsü.

Tek olunca tek tek oynatılıyor toplum.

 

Şimdi açık ve net ortaya karışık bir soru sormuyorum.

Soruyla birlikte yanıtını da veriyorum ve diyorum ki:

1994 yılında Kdz. Ereğli Belediyesine ANAP bayrağı dikildikten sonra ne oldu?

“Ben zengini severim” ,  “Benim memurum işini bilir” zihniyeti Ereğli’de önce halk ekmeği kapattı, belediye otobüslerini seferden kaldırdı ve tansa mağazasını da kapattı.

Kim kazandı ?

Kim kaybetti ?

 

Bir: Şu anda bile belediye otobüsleri sefere konulsa ve indi-bindi 1 lira ring seferleri yapsa/yaptırılsa kim kazanır kim kaybeder?

 

İki: Halk ekmek fırını yeniden açılsa da, gramajı da enaz iki katı ekmek üretilme kim kazanır kim kaybeder? (Mudurnu’da belediyenin halk ekmek fırınında 600 gram ekmek bir lira, Ereğli’de şu an ise 250 gram ekmek bir lira)

 

Durum o kadar açık ki.

 

Ereğli’de halkı düşünen ve halkçı bir yönetim  ne zaman ki işbaşına gelir ve rekabet fırsatını yaratır, toplum içinde küçük bir çocuğun bile rant kavgasına alet edilmeği paylaşımcı bir ortam doğar.

Yoksa bu gidiş gidiş hiç değil.

Kötü.

Yanlış.

Daha ötesi; aynı kentte yaşayan ve  büyük çoğunluğu da birbirlerini tanıyan insanlar arasında farkına varılmayan bir kutuplaşmanın sinsice pazarlandığıdır.

Doğru değildir.

Önlem alması gerekenler ile sivil toplum örgütleri sesini yükseltmelidir.

 

İlk slogan da:

“Belediye otobüslerimizin yeniden seferlere başlamasını ve halk ekmeği geri istiyoruz” olmalıdır.

 

Ha; özellikle de bu işin başını CHP çekmelidir.

Çünkü; 1994’de CHP’yi yıkan anlayışın hasarlarını yeniden CHP onarmalı ve halkı bu tekelci anlayışın kucağından kurtaracak cesaretli adımları atacağını deklere etmelidir.

Halkçılığın gereği de budur…