Yüzündeki kırmızılık sanki kafasını ateşlemişti.

Adeta duman tütüyordu adamın kafasından.

Belli ki bir şeylere kızmış.

—      Hadi kardeşim ilerleyin.

—       Sabah sabah adamı çileden çıkartacaklar.

Vatandaşlar şoförün bu serzenişinden sonra birazcık daha ilerlediler ama mümkün değil. Arabanın içi hınca hınç balık istifi gibi.

O arada bir Bayan Belediyelerin Basın mensuplarına verdiği kartı şoföre gösterip ve kartını okutup bindi otobüse.

Şoför yine homurdanmaya başladı

_  Kardeşim şu gazeteciler de amma beleşçi. Kartını gösteren bedava biniyor. Veren de kabahat..!

      Başka bir vatandaş şoförü nazikçe uyararak;

_  “Ya kaptan sen sadece gazetecileri mi görüyorsun. Baksana kaç kişi belediyenin verdiği ücretsiz kartla geçti. Hiç olmazsa gazeteciler Kamu görevi yapıyor. Başımız sıkıştığında onlara koşuyoruz.”  Dedi.

      Nereden dedi. Keşke demez olsaydı. Şoförün vatandaşı bir dövmediği kaldı

_ Sen ne diyorsun be kardeşim. Ben bu otobüste çalışıyorum Tabiî ki eşim dostum veya belediye personeli ücretsiz binecek. Hem gazetecilerle benim ne işim olur.

      Bu konuşma böyle sürdü gitti.

Bu anlattığım yaklaşık 3-4 aylık benim de şahit olduğum olay.

      Şimdi sıkı durun. Bu kez aynı şoförle benim aramda bir diyalog geçti. Ama bu kez o şoför benim gibi yolcuydu. Ve Belediye otobüs şoförünün tam yanında meslektaşına dert yanıyordu. Ve diyordu ki

_ Vay Ş…ler. Vay. Beni hiç yoktan yere kovdular ve üstelik içerideki paramı da vermediler. Ama ben yapacağımı biliyorum. Çağıracağım gazetecileri yazdıracağım ve beni işten atanlardan hesap soracağım.

Sanki dersiniz ki. Gazeteciler bu kişiye bağlı. Adam çağıracak,  gazeteciler de koşa koşa gidecekler. Adamı haber yapacaklar. ( Elbette ki gazeteci için eğer haber değeri varsa koşa koşa gider ve haberini yapar.)

Ben dayanamadım ve işten atılan o şoföre;

_ Kardeşim sanırım sen gazetecileri hiç sevmezdin. İşten atılmadan önce belediyenin gazetecilere tanıdığı hak olan kart ile arabaya binen gazeteciler için.” Bunlar beleşçi “diyordun. Şimdi nasıl da gazetecilerden yardım bekliyorsun? Dediğimde adam gayet pişkin

_ Onların görevi. Tabi ki haber yapacaklar.(!)

 

Bunları niye mi anlattım.

Ülkemizde yerel basın en ağır koşullarda mücadele ederek ayakta durmaya çalışırken birçoğu da kapandı ve kapanmaya yüz tuttu.

Yukarıda anlattığım şoför örneğinde olduğu gibi yerel basına sahip çıkan yok. Ama basından beklenen görevler çok. Başın sıkıştığında Basın mensupları, işine gelmediğinde, “Beleşçi gazeteci”

İyiyi kendine, kötüyü gazeteciye mal eden siyasiler, meslek erbapları, Dernekler, Odalar, Sivil toplum kuruluşları ve hatta sade vatandaşlar sizlere sesleniyorum

“ Gün gelecek derdinizi anlatacak, sesinizi duyuracak gazeteci bulamayacaksınız etrafınızda. Desteğinizi el altından değil, el üstünden vergisini veren, şerefi ile ayakta durmaya çalışan, siz istediniz diye değil, kamu görevlerini yerine getirdikleri için destek olun.

 Sizlerin tabiri ile beleşçi gazeteci olanla olmayanı, Avanta, lavanta işlerini kovalamayan gazetecileri ayırt edin.

Sizin bir ayda vereceğiniz 20–25 TL’lik abone parası gazeteleri ayakta tutar ama sizleri bu para batırmaz.

Benden söylemesi