Eski Devlet Hastanesi binaları ve arazisinde yapılacak olan üniversite kampüsünü beklerken, Ereğli’ye bir kez daha çalım atıldı.
Bu çalım herkesin beklediği gibi  dıştan değil.
Bu kez içten.
Bizim içimizden.
Halkın hizmetkarı olması gerekenden.
Çünkü, hastane binasının kampüs olması için  hükümet tam destek verdi.
Bu destek ile yerel siyasetçiler bol bol “müjde” açıklamaları bile yaptı.
Herkes mutlu ve memnundu.
Öyle ya, ilk kez isteğimize evet denildi ve eski hastanenin binaları ve arazisi Bülent Ecevit Üniversitesi’ne devir edildi.
Bu alanda bacasız fabrika olarak değerlendirilen yüksek öğrenim binaları yükselecek.
Ereğli’deki üniversite öğrenci sayısı da 10 bini de aşacaktı.
Çünkü…
Ereğli, Erdemir’in blok satışının ardından sosyal, ekonomik ve kültürel acıdan büyük bir çöküş içinde.
Umut yok.
Herkes “ne yaparım/yapmalıyım?” sorusuna yanıt arıyor.
İşte bu devir haberi  iyi gelmişti.
Yeniden umutlanmıştık”
Ama bir anda işin içine asker adı karıştı.
Bu alanın “Askeri güvenlik bölgesi” olması gerekiyor (muş)!
Yıllarca on binlerce hasta ve yakınına sağlık hizmeti veren hastane alanı güvensiz miydi?
Yooo!
 
Bu iddia ortaya atılınca, Belediye başkanının dışında, dönemin milletvekili ve AKP ilçe başkanı yalanladı bu askeri güvenlik bölge kapsamına alınma iddiasını.
Tek suskun Belediye başkanı.
Neden ki?
İş sonrasında anlaşıldı.
Ereğli’ye hizmet etme sorumluluğu olan belediyenin başkanı meğer ise bu girişime tam destek vermiş.
Yetmemiş, bayrağı alıp en öne bile geçmiş.
Allah Allah demeyin.
Aynen öyle.
Bu benim iddiam değil ki!
TSO meclis üyelerinin iddiası.
Basın toplantısında dediler ki, bu alanın askeri güvenlik bölgesi kapsamına alınması için kaymakam ve belediye başkanı onay vererek, fakülte ve kampüs binalarının yapımına engel oldular.
Hayda!
Sordum soruşturdum ve araştırdım ki, (Bu konunun peşini bırakmaya niyetim asla yok) iddialar doğru.
Doğru olmasının ötesinde vahim!
Yani; bu ilçenin gelişmesi için en önde koşması gereken iki kurum olan kaymakamlık ve belediye Ereğli’nin önüne kendi bedenlerini de ortaya koyarak taş olmuş!
Malum derin suskunluğu analiz ettiğimizde, “vay anasını” dedim.
Vay anasını !!!
Bizzat bazı görüşme ve konuşmaların içinde olanların anlatımına göre, belediyenin başındaki sinsi bir planın uygulayıcısı olarak Ereğli’ye yaptığı yanlışı kamufle edebilmek için “Bu asker Yunan askeri mi?” bile demiş.
Kim böyle bir şey der ki?
 
İşin içini debeledikçe, Ereğli’nin önüne konulan engelin boşrol oyuncusu belediye başkanı oluyor.
Peki neden?
İşin sırrı bu “Neden” de gizli!
Bu işte ne işi olabilir?
Düşünün hele!
Kim yada kimler bu alanda üniversite kurulmasını istemez?
 
Tahminler elbette var.
Eğer ki doğru ise mide bulandırıcı.
Tiksindirici.
Elbette bu oyunda deşifre olacak.
İki kişinin arasındaki asla sır değildir, olamaz!
Gün olur ışık ile buluşur!
 
Belediye Başkanı onca iddialara rağmen çıt çıkarmıyor. Çıkarmadığı gibi diğer yandan da  konuyu el altından Osmanlı Tepesi ve Gülüç’teki Fatih Koleji binalarına dönük alternatif sunma planıyla  algı yaratmaya çalışıyor.
Derler ya, cin olmadan şeytan çarpıyor.
 
Vah Ereğlim vah!
Ereğli’de halkın hizmetkarı olması gerekenler ne garip ve tuhaf işler çeviriyorlar böyle?
 

NOT
: AKP İktidarında olmaz olmaz diye bir şey mi var? Orayı nasıl askeri güvenlik bölgesi ilan ettiler ise yukarıdan gelen bir emirle kaldırıverirler de. Çok mu zor? İstemek başarmanın yarısıdır. Belediye başkanı istemiyor ki. O’nun işi film/filmlerde!
NOT-1: Bu köşe 27 Ağustos’ta kaleme alındı. Belediye Başkanının 28 Ağustos’ta  basın toplantısı  düzenlediği haberi gelince bekletildi. Toplantı da; belediye başkanı eski hastane alanının yeşil alan olacağını açıklayıp, kampüs için Osmanlı tepesini işaret etti. Yine vurgulamak istiyorum ki, bu işte bir iş var.  Orada kamuoyundan saklanan bir plan var !