Hep söyleriz ya “Ülkemiz bir cennet” diye.
“Değil!” diyen olabilir mi?
Herşeye rağmen cennetteyiz.
Böylesine güzel bir ülkeyi sağında solundan ite kaka bir yerlere itmeye çalışanlara rağmen, cennetteyiz cennetti.
Hele ki, çevremizdeki güzelliklerin derinliklerine yeniden yeniden keşfettiğimizde, ister istemez “cennet buradan daha güzel nasıl bir yer ki?” diye sorguluyoruz da. Kimi zaman bilinç altı kimi zaman da açıkça sorguladığımız bu gerçekleri dayatmalarla örtüştüremesek de, yaratılışımızın en büyük armağan olduğunda birleşebiliyoruz.
Hafta içinde işte böyle bir kaçışla cennete yolculuk yaptık.
O cennet yanımızda, yakınımızda.
Gölyaka’nın Güzeldere şelalesi varmış. O “var”mışa biz de gidelim dedik ve gittik.
Doğa ve insan.
Doğa ve yaşam.
Doğa ve mutluluk.
Hepsinin de iç içe birbirleriyle oynaştığı bir duygusallık denizinde bulduk şelaleleyi.
İndik o yokuştan.
Çok dik elbette.
Ama, iniş yolunda da çıkışta da zorluk yok.
Hani Ereğlülülerin deyimiyle, telaşe hiç yok.
Allah akıl vermiş insanlara.
O insanlar da dikleri yayla eylemiş.
Hem de ne eyleyiş.
Bir merdiven ve iniş ancak böyle akıl dolu yapılır.
Hatta bu milletin ayarı belli olmaz iniş ve çıkış yolunun güzelliği nedeniyle güzergahta piknik yapılabileceğini düşenerek, “Piknik yapmayın!” uyarısını bile koymak zorunda hissetmişler.
Hayran olmamak mümkün değil ki.
Bir gıpta ettim bir gıpta ettim ki, çatır çatır çatladım.
Elalem neler almış da yapmış.
Ya biz?

Bir gece konakladık ki, belediyeye ait tesislerde yok diye bir şey yok.
Herşey var.
Ağaç evlerde uyumak.
Sessizlik.
Ve derin bir mutluluk.
İşte saklı maklı da değil bir cennet.
Yeryüzünün cenneti.
Öteki cennet nasıl ol ki?

Sevgili dostlar bir yollar var ki, jilet abicim jilet.
Bakıma gereksinimi olan otomobilden tık ses gelmiyor. Otomobilin durumunu bilmeseniz bakım makım yaptırmazsınız.
Sessiz bir yolculuk yapma keyfini bile bulduk.
Her yer şelale ve her yer kaymak asfalt.
Köy yollarında bile bu asfaltı görünce gel de öl me?
Biz de niye yok?
Bizim yollarımız neden böyle değil.
Ya turizme kazandırılması gereken güzelliklerimiz.
Keşif mi bekliyor?
Yooo!
Bölgesini seven siyasetçi ve yöneticiler bekliyor.
Oysa bizim bölgemizde neler var neler de!
Ah ah!

O eski maden ocakları bile turizme kazandırılır da, o ocaklarda sembolik kazma bile sallar turistler. Antalya taraflarında Saklı Kent diye bir yere gitmiştik. Orada sudan geçmek için 3 liraya gıslaved lastik ayakkabı kirası ödemiş ve “1 liralık ayakkabıya 3 lira kira ödedik” diye gülüşmüştük.
İş bilenin.
Bilen/bilenler olsa, yeryüzünün ne cennetleri var bizde.

Yani anlayacağınız dostlar, Güzeldere Şelalesinde geçen bir gece ve çevredeki diğer yayla ve şelalelerdeki gezintimiz bireysel olarak bizi şarj ederken, toplumsal olarak üzdü.
Onlar da var da bizde niye yok?
Sorun zaten bu soruya yanıt verememekte.