AKP’liler Gülüç’ü ilçe yaptıracaklar (mış)!
Hey Allahım hey!
Kdzz. Ereğli’nin büyümesi ve gelişmesi için sorumluluk taşıyanların, kapatma kararı bulunan Gülüç Belediyesi’nin anahtarını Ereğli Belediyesi’ne teslim etmek gerekirken söyledikleri söze bakar mısın?
Bilinen söz ile “Bu ne perhiz bu ne turşu!”
Kardeşim, 2005 yılında yenilenen Belediyeler Kanunu sizin iktidarınız çıkarmadı mı?
Ve bu kanunda, belediyeler arasında beş kilometreden daha fazla mesafe yok ise büyük belediyenin tüzel kişiliğinde birleşilecektir yazmıyor mu?
Bu madde gereğince Gülüç’ün kapatılıp Ereğli’ye bağlanma mahkeme kararı çıkarılıp da, İç İşleri Bakanlığı’nda bekletilmiyor mu?
Durum böyle iken 2014 yılında kazandığınız Ereğli Belediye Başkanlığınız döneminde, neden Gülüç’ü kapatıp da, Ereğli’ye bağlamadınız?
Ve neden şimdi akla mantığa ve yasalara hiç de uygun olmayan biçimde “Gülüç’ü ilçe yapacağız” diyorsunuz?
Bu mu sizin Ereğli sevginiz?
Bu mu hizmet anlayışınız?
Bu mu olaylara ve toplumların geleceğini bakış açınız?
Pes yani pes!
Ereğli ile Gülüç arasında bir tek köprü var ve siz Ereğli’nin bir mahallesi bile olamayacak kadar küçük bir beldeyi ilçe yapacaksınız ha!
Allah akıl fikir ve bakış açısı versin.
 
Çok merak ediyorum sizlerin bu saçma ve akıl dışı açıklamalarınızdan genel merkezin haberi var mı?
 
**
Kandilli’den Tahsin Aslan’ın paylaşımının başlığı  “DEMOKRATİK SEÇİMLER”  olduğu için dikkatimi çekti.
Öyle ya, ülkemizde “Demokratik” bir seçim mi var?
Ne siyasi partiler ne de seçim kanunu demokratik değil ki!
Genel merkezler yapıyor listeyi ve halkın önüne “Bunu seç!” diyerek dayatıyor.
Aday listelerini halkın belirleyemediği hangi seçimden demokratik diye söz edebiliriz ki?
Tahsin’in yazısı bu nedenle çok dikkatimi çekti ve hemen bir solukta okudum.
Sizlerle de paylaşayım:

“Türkiye'de en demokratik seçimler sadece gönüllülük esası ile milletin hür iradesi ile yapılan " Muhtarlık " seçimleridir.
Muhtarlık ; Kamu kurum kuruluşları ile köy ve mahalle halkı ve hizmetler arasında iletişim mekanizmasını oluşturur , olduğu köy yada mahallenin mülki idare idarecisi olur .
" Kısaca siyasi partiler de olduğu gibi parti logosu ile değil ismi ve soyadı ile muhtar adayı seçimlere girer "...
Halk kendi iradesi ile kendi içinden çıkan muhtarlığa talip olan ve seçme seçilme hakkı elinde olan kişiler arasından seçilir, köy ve mahalle idare heyetini milletin teveccühünü alarak seçilir .
Muhtar kişiliği ve saygınlığı ile seçilir.
Her seçimde bir çok aday adayı muhtarlığa ve ihtiyar heyetine talip olsa da aralarından sadece bir kişi muhtar olur , sekiz kişide ihtiyar heyeti seçilir.
Muhtarın yetkileri kanunlar ile sınırlıdır.
Muhtar eksiklikleri tespit eder ve ilgili makamlara iletir ve gerçekleşmesi için takipçisi olur.
Muhtar el emin ve güvenilir kişi sıfatını taşır. Muhtar devlet ile millet arasında köprü vazifesi görür.
Görevini iyi yapıyor ise saygınlığı ile yoluna devam eder.”
 
Vallahi de doğru billahi de doğru.
Doğru tabi, muhtarlıkta adaylık yok ki.
Sabah sandığa gir akşam çık, muhtarsın.
Tek engel “seçilebilir olmamak”tır.
Yani, yüz kızartıcı bir suçun yok ise kimse senin muhtarlarına “dur” diyemez!
 
Şimdi bir muhtarın seçimi kadar demokratik teammüllerin uygulanmadığı;
Milletvekilleri,
Belediye başkanları,
İl genel ve belediye meclis üyelikleri seçimlerinin “anti demokratik” olduğu iddiasında bulunmak yanmış mı?
Çağdaş demokrasilere atamalı siyasetçi olur mu?
Halkın seçme hakkının gasp edildiği bu sistemin içinde, gerçekten de muhtarlar yüzde yüz halkın temsilcisi.
Saygım daha da arttı şimdi.