Kanunu çıkaran AK Parti… Bu kanunun çıkış tarihi de 2005. Kanun; nüfusu 50 binin altında ve aralarında 5 kilometreden az olan belediyenin birleşmesini istiyor. Yerel yönetimden gelen Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın imza attığı 5393 Sayılı Belediyeler Kanunu 13 Temmuz’da Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiğinden bu yana Ereğli Belediyesine katılması yönünde belki de yüzü aşan haber ve yorum kaleme aldım.

Ruhi Cöbekoğlu’nun döneminde Lavvar Yapı Kooperatifi Başkanı Ahmet Zeki Atalay’ın didişmesi sonucu kurulmuştur Gülüç’te Belediye.

Bu belediye kurulduktan ve 7 Haziran 1987’de seçimi yapıldıktan sonra da iktidarı arkasına alarak ve Bayındırlık İskan Bakanlığı kararı ile büyüme yönünde yakın köyleri mücavir alanına katsa da, yargı “hayır!” demiş ve o köyleri yeniden Ereğli Belediyesi’ne vermiştir.

Ereğli’nin içinde küçük bir mahalle kadar yüzölçümü ve nüfusu olan Gülüç’ün kısır ve siyasi çekişme ile Ereğli’den koparılmasının sıkıntısını hem Ereğli hem de Gülüç çekmiştir/çekmektedir.

Ereğli gibi bir ilçe belediyesinin içinde, Gülüç köprüsü ile Çengelburnu arasında bir belediyenin kurulmasına ne gerek vardı?

Çengelburnu’ndan ta Alaplı ilçe sınırlarına kadar olan alan yine Ereğli’nindir de.

Ahmet Zeki Atalay Gülüç’e kooperatif kurmak istedi, Cöbekoğlu’da izin vermeyince, dönemin ANAP iktidarı Gülüç’e belediye kurdu. Ki, aynı Atalay daha sonra Alaplı’yı da ilçe yaptı.

Geçmişi kısaca anlatıyorum ki, bugünü görelim.

2005 yılından bu yana Ereğli’ye katılması beklenen Gülüç, ne yazık ki yine siyasi ihtiraslara kurban edildi ve engellendi. Eski Belediye Başkanlarından Aydın Güngör de “Gülüç Ereğli’ye katılsın/katılmalı” yazılarıma darılır, “Eyüp ya bu konuyu gündeme getirme” diye sitem bile ederdi.

Niye ederdi size göre?

Gülüç’ün çıkarı mı yoksa koltuk mu?

Oysa gerçek tekdir.

AK Parti doğru bir karar almış ve Türkiye genelinde bu tür çarpıklıkları düzeltmek için 50 bin nüfus altı ve aralarında 5 kilometre şartı getirmişti.

Gülüç ile Ereğli arasında kaç km var? 100-200 metre!

Nüfusu ne? 8-9-10 bin!

Eee o halde?

*

Yanılmıyorsam 18 yıl önce Kdz. Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık ve dönemin tüm meclis üyeleri Kandilli’ye gittik ve Kandilli Belediye Başkanı Mehmet İpekçi de “Ereğli’nin mahallesi olmak istiyoruz” diye açıkça söylemişti.

Bir Belediye Başkanı koltuğunu bırakıp bunu söylüyor ise alkışlanmalıdır.

Mehmet Başkan bunu yaptı ama Ereğli buna hazır değildi ve yasal engeller de bulunuyordu. Birincisi arada 5 km den fazla vardı. Bu nedenle plebisit yapılması gerekiyordu ve bir çok yasal engeller vardı. Ha bugün bile harekete geçmek, hem Kandillimizi hem de Ereğli’mizin yararına olacaktır bunu da özellikle belirtmek isterim.

Gülüç için yasal engel değil yasal fırsat var iken bugünlere gelindi.

Şimdi ise yargı son sözü söyleyip dedi ki; 5393 Sayılı kanuna uyun.

Bu kadar açık ve net.

*

Gülüç Belediye Başkanı Sevgili Gökhan Demirtaş bu karara tepki göstererek, “menfaat grupları var” diye açıklama yaptı.

Yasayı çıkaran AK Parti ve Demirtaş’ta AK Partili.

Oysa bu büyük fırsatı kendi lehine çevirme şansı doğdu Demirtaş’a.

Kendini başarılı buluyor ve gücüne de inanıyor ise belde belediye başkanlığından terfi ederek Ereğli Belediye Başkanlığına aday olur. Ki, uzun süredir gündemde Demirtaş ile ilgili “Ereğli Belediye Başkanlığına hazırlanıyor” dedikoduları zaten dolaşıyordu. Al sana fırsat.

Şimdi AK Parti’nin çıkardığı bir yasanın hem de yargı tarafından kesinleşmesi üzerine yapılacak tek şey gelişmelere göre vaziyet almaktır.

Gün birlikte olma günüdür.

Gülüç Ereğli’nin 32. Mahallesi olmalı ve yine de altını çize çize söylüyorum ki, Kandilli’de 33. Mahalle olma hazırlıklarına başlamalıdır.

Sevgili dostlar, bu ülke kimseye tapulu değil. Belediyeler de öyle. Bugün o başkan olur yarın bir başkası. Önemli olan bu bölgenin bir bütün halinde kalkınmasını sağlama yolunda herkesin kendi sorumluluklarını yerine getirmesidir.

Büyük Ereğli fotoğrafında ne Gülüç ne de Kandilli belediyelerinin varlığını sürdürmesi mümkün değildir.

Önemli olan koltuklar değil, Ereğli’dir, Ereğli’nin geleceğidir.

Bugünün yöneticileri de geleceğimizin yol haritasının çizilmesinde var olan sorumluluklarını yerine getirerek, çorbada tuz olma onurunu paylaşmalıdır.

Ve herkes kendine yakışanı yapar değil mi?

NOT: Bu yazı Cumartesi sabahı kaleme alındı. Ancak aynı gün içinde Kandilli Belediye Başkanı Mustafa Aydın’ın açıklaması gelince, o açıklama ile ilgili bir iki söz söylemem gerektiğini düşündüm.

Birincisi Mustafa Aydın niye alındı anlamadım. Kandilli’nin geleceği konusunda görüş ifade etmek tuhaf kaçmamalı. Herkes de fikrini söylemeli ki, daha katılımcı kararlara doğru hedef belirlenebilsin.

Kandilli’nin Ereğli’ye katılması konusunda Sevgili Aydın siyasete başlamadan önce de görüşlerimi açık ve özgürce ifade eden biriyim.

Hepimizin ortak isteği eski Kandilli olamasa bile duygusal bağlılığımız ile Kandilli’yi daha parlak ve güzel görmektir. Bunun dışında öküzün altında buzağı aramaya hiç gerek yoktur. Bilmiyorum bu konuda komplo teorileri mi üretilmektedir? Öyle bir söylenti veya bilgi var ise de açıkça söylenmeli ki kamuoyu doğru bilgilenebilsin.

Evet başka Kandilli’miz yok. Tabi ki Kandilli’nin geleceğine halk verir. Ama Gülüç’te durum öyle değildir ve yargı kararı vardır. Ha siyasetin yapmayacağı şey de yoktur. Yargı böyle demiş de siyaset başka demiş kimse bilemez .

Sonuçta, herkes hiçbir alınganlık göstermeden ve de her türlü görüş ve düşünceyi hoş karşılamalıdır. Keşke Kandilli kendine yetebilse de, böyle bir tespit yapılamasa. Kim istemez? Kim sevinmez? Kim mutlu olmaz?