Ereğli.

Sessizce sizinleyim.

Ve sizdeyim.

Sessiz iletişim var aramızda.

Biliyorum.

Yine bini aşan okurum tıkladı yazımı.

Bir yerel gazetede bu kadar okunmak.

Azımsancak rakam değil.

Önder’in genel yayın yönetmeni beni unutuyor diye.

Kızıp yazıları sonlandırmak hiç iş değil.

Ereğli.

Sizi unutamam.

Köklerimi kaybedemem!.

Kızım Dilara’ya unutturamam.

O ,iki kültürü omuzlamış durumda.

Bir yanda Edirne’liği.

Bir yanda Ereğli’liği.

İkisinin ortasında Metropol İstanbul’luluğu.

Yetmiyor!

Maltepeliliği!

Çok kültürlülüğü.

Omuzladı.

Belki Türkiyeli’liğin önemini böyle kavrayacak.

Belki o başaracak.

Birlikte yan yana.

İlerlemeyi.

Barış dolu memleketi!

Büyük Türkiyeyi o görecek.

Kimbilir belki…

Belki o kitabını yazacak.

Köklerine bakarak.

Anılarını tarayarak.

Gelişimimizi anlatacak.

Bir misyon duygusuyla yaptığım gazeteciliği.

Belki bir kitabla ölümsüzleştirecek.

Ereğli.

Uzun süredir görmedim sizi.

Sahte Ereğli çileklerinden henüz yemedim.

Dutlara hasretim.

Kaymaklı köy yoğurdu da.

Nasıl özlemişim.

Yeşiltepe’nin yeşilliği!

Kepezdeki annemin babamın mezarı!.

Bilincimin derinliğindeki  anılarım.

Bir hayli oldu onlara dokunmadım.

En iyisi gitmek gerek.

Size gelmek gerek.

Son durumu görmek gerek.

Bana Haziranbaşı Ereğli gerek.

Hepinize sevgilerimle.