Ne bilelim ve genellikle Münir Özkul, Adile Naşit gibi sanatçılarımızın filmlerinde “kız isteme” sahnelerinde yaşanan kahveye tuz koyma hikayesinin gülmek olmadığını.

Bilemezdik!

Meğer o tuzlu kahveyi içen damat adayı ile dalga geçildiği sahnenin gerçek ile alakası hiç yokmuş.

Bu konuda neden geldi ki aklıma.

Bizim çadır muhabbetlerimizin içeriğinde siyaset gibi bir virüs hiç yer almadığından genellikle sosyal konularda den vurup durduk.

Vurmak da vurmak ha!

Sınırsız gülmek.

Gırgıra dayalı sözlerle korona belasından uzaklaşmak.

Dostluğu dostça yaşama kültüründe de buluşmak.

Orada geldi gündeme.

Sahi damada neden tuzlu kahve içirilir?

*

Aklımızda hep Türk filmleri.

O sahneler.

Ve gerçeği arayış.

Aradık ve bulduk.

İşin doğrusu şöyle imiş:

*

Eski zamanlarda, gelin ve damat adayı görücü usulü ilk kez kız isteme töreninde bir araya gelirmiş. Gelin tarafı ve erkek tarafı birbirlerini şöyle bir süzer, gelin hemen kahveyi hazırlarmış. Gelinin ilk kez gördüğü damat adayını beğenip beğenmediği de burada ortaya çıkarmış. Çünkü gelin hanım eğer damat kardeşimizi beğenirse kahvesini şekerli yaparmış. Hatta yanına tatlı da getirerek “Seni ailem de ben de istiyoruz.” mesajı verirmiş.

Ancak her hikaye maalesef ki güzel bitmiyor. Gelin adayı eğer damadı hiç beğenmediyse kahvesine şeker yerine tuz koyarmış. Tuzlu kahveyi içen damat adayı, kızın kendisini beğenmediğini anlayıp anasını babasını toplayarak bu işten vazgeçermiş. Tuzlu Türk kahvesi servis etmenin işte böyle bilinçaltı bir özelliği de varmış.

*

Tuzlu kahve konusundaki bir diğer hikâyeyse yapılan tuzlu kahvenin gerçekten hatırı olup olmadığını anlamak üzerine kurgulanmış.

Birbirini seven iki genç, kız isteme merasiminde göz göze gelir, anne babalar bakmıyorken hafif cilveleşir en sonunda da gelin adayı kahveyi yapmak için mutfağa geçermiş. Mutfakta kahvesini pişiren gelin adayı damadın gerçekten onu sevip sevmediğini anlamak için kahvesini acı yaparmış.

Eğer damat adayı kahvenin tuzlu olduğunu fark eder ve hiç içmezse bu gelinin isteklerini karşılamayacağı anlamına gelirmiş ve geline yapılan bir ayıp sayılırmış. Damat adayı kahveden bir ya da birden fazla yudum alır ve tükürmezse bu da sevgilisi için her şeyi yapacağı anlamına gelirmiş.

*

Ya işte böyle.!

Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var biliriz de, tuzlu kahvenin iki farklı anlamı var mış!

Artık damak hangisini anlamak istiyor ise öyle anlasın.

*

66 yıllık yaşamımın en harika yaz tatilini Kandillili dostlarımız ile birlikte kurduğumuz çadır muhabbetlerinde geçirdim.

Muhteşemdi.

Ayağımızın altındaki nimetlerin niye farkında değiliz ki?

Biz geç de olsa fark ettik ve bundan sonra ki yaşamımız da çadır tiyatrosunda geçecek anlaşılan.

Herkese çadırlı günler.