2012 Yılının ikinci yarısını tamamlar iken,Çalışma Hayatı ile ilgili Yasalarda da Kazanılmış Hakların yok sayılacağı önemli değişiklikler  yapılmaya çalışıldı.

 

Cumhurun ‘Halkın’ istemlerine ‘HAYIR’ denildiği, Cumhuriyetimizin Kuruluşunun 89. Yıldönümü’nün Polis Barikatlı kutlandığı dönemde  İŞ Hukukuna esas Yasalarda da değişiklikler öngörülmek istendi.

 

Yokluklar içinde sürdürülen Kurtuluş Savaşından sonra Güzel Ülkemde Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk tarafından 29.Ekim.1923 tarihinde Cumhuriyetin ilanı, bir Aydınlanma Devriminin başlangıcı  idi.

 

İnsanlık Tarihi için Dünyada birinci Devrim 1789 Fransız İhtilalı, ikincisi 1917 Sovyet İşçi İhtilalıdır.Tarihçilere göre Üçüncüsü de Türkiye Cumhuriyetinin İlanıdır.Bu İslam Dünyasında ve Siyaset literatüründe ilk sayılmaktadır.

 

İçinde bulunduğumuz bu süreçte Cumhuriyetin kazanımlarından toplumsal dönüşümler sağlayan İş Yasaları,Toplu İş Sözleşmesi ve Sendikalar Yasalarında Uluslar arası ve ILO Sözleşmelerine  uyarlı olmayan düzenlemeler getirilme istemi her geçen gün yoğunlaşıyor.İşçiler arasında huzursuzluğa neden oluyor.

 

Bu nedenle de işçiler ve tüm çalışanlar  meydanlara çıktı..Yollara düştü…Tatil öncesi ve sonrası TBM Meclisi kapılarını aşındırdılar.Milletvekillerini önlerine alan her işkolundan işçiler protesto yürüyüşleri düzenledi.Karşılarında cop,tazyikli su,biber gazı donanımlı polis barikatlarını buldu.Biber gazından nasibini alan Milletvekillerini Hastanelere taşımak zorunda kaldılar.

 

İş Hukukunun Genel Hükümlerine aykırı işçilerin uzun uğraşları ile elde edilen demokratik haklarından olmazsa olmazı, Kıdem Tazminatı ile ilgili değiştirme istemi  Çalışma Hayatının Gündeminden hiç düşmedi.Sermayenin istekleri doğrultusunda sürdürülen Fon ya da ödeme süresinin kısaltılması adı altında Kıdem Tazminatı Yasa Tasarısının çıkmaması için  Sendikalar  direndi.İlgili Bakanlıklarla görüşmelere çalıştılar.Başbakanla randevu istemleri geri çevrildi. Türk-İş Konfederasyonu ile DİSK Konfederasyonu  yöneticileri konuyu gündemde tutmak adına, uğraştı.Genel greve gideceğini duyurdu.

 

Nihayet Bakanlar Kurulu  KIDEM TAZMİNATI Yasa Tasarısını askıya aldı.TBM Meclisi tatile girdi.Bazı Sendikalar Kıdem Tazminatının  fon’a devri  yoluyla ortadan kaldırılması ile ilgili Yasa Tasarısının geri çekilmediğini, uygun zaman diliminin beklendiğini açıkladı.Örneğin Yerel seçimlerin erkene alınması,Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası, yine Kıdem Tazminatı Yasasının gündeme getirileceği açıklandı.

Belki bu Yasama Döneminde Kıdem Tazminatı tartışılmayacak..! Yasa Tasarısı görüşülmeyecek.

 

Şimdilik 1936 yılından bu yana değişik hükümlerle yürürlükte bulunan hatta yamalı bohça  dediğimiz,deline deline kevgire çevrilen 4857 Sayılı Yasa ‘da da yerini koruyan 1475 sayılı İş Yasa’sının 14.maddesi yürürlükte kalabildi.

 

Yine bu süreçte İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası yürürlüğe girdi.Bununla ilgili görüşlerimizi bundan önceki “Vicdanlar Rahatlasın” yazımızda sunmuştuk..

 

Bayramdan hemen önce İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası ile ilgili Yönetmelik Tasarısı da düzenlendi.İlgili kuruluşların görüşleri alınmak üzere gönderildi.Sonuç ne olacağı bilinmez iken, Tasarı temel problem İş Kazalarını önleyecek mi? Taraflar Yönetmelik hükümlerinde sorunları sorguluyor.

 

Öğrendiğimize göre Devlet ve İşverenlerin sorumlulukları İş Güvenliği mühendislerine bırakılmaktadır.İş Güvenliği Mühendislerinin de işverene sözleşme ile bağlı istihdam edilen çalışanlar olduğu unutulmamalıdır.

 

Sendikalar ve Toplu İş İlişkiler  Yasası da Meclis’te ve Meclis dışında, hatta Dünya Sendikacılığının karşı görüşlerine karşın çıktı.Onay için Cumhurbaşkanlığı’na gönderildi.Çalışma Hayatı, Köşk’ün VETO ‘sunu beklemektedir.

 

Yasaya göre sendikanın kurulacağı işkolunda çalışmayan işçi olmayanların da sendika kurabilmelerini öngörüyor.Böyle bir durumun yaratacağı kaos hiç tartışılmadan kabul edilmelidir.

Sendikaların % 1,%3 gibi baraj konusu bir çözüm getirmemekte,birçok sendikanın toplu iş sözleşme yapma hakkını ortadan kaldıracaktır.Sözleşme ehliyet ve yetki önkoşulu bir türlü tutturulamaz iken, bu yasa ile daha da kötüye gidilmektedir.Barajı düşürmek adil bir çözüm yolu olmadığını kabul etmek gerekir.

 

Yasa’nın veto edilmesini bekleyenlerdenim.Yurt dışından 153 Ülkenin 308 Sendikasının üyesi 175 milyon işçiyi temsil eden ITUC,Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu ile 36 Avrupa Ülkesinde 85 Sendikanın 60 milyon işçi üyesi bulunan ETUC, Avrupa Sendikalar Konfederasyonu da tepkilerini ilgili makamlara mektuplarla bildirdi.

 

Her yıl Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca OCAK ve TEMMUZ aylarında yayınlanması gerekli işkolu istatistiklerinin yayımlanmaması nedeniyle Toplu İş Sözleşmesi yapılamamaktadır.Bakanlık Yetki vermediği için sayısı 300-400 bini bulan toplu İş Sözleşmesi bekleyen işçi sayısı gittikçe artacağı gerçektir.

 

Yasal haklarını kullanmak isteyen Neckermann, BEDAŞ,DHL Devlet Hava Meydanları,TOGO Deri fabrikası,Bilgi Üniversitesi,HEY Tekstil işçileri,KİGILI tekstil,ELİT Çikolata,OMK, Kağıt ve karton fabrikası Elazığ Eti Gümüş Fabrikası işçileri baskılara karşı eylemlerini sürdürmektedirler.

 

İşçilerin kazanılmış haklarının yok sayılması kabul edilemez.Bu Yasa yürürlüğe girdiğinde 3 milyon işçi Toplu İş Sözleşme hakkını kullanamayacak.ILO Sözleşmelerine,Avrupa Sosyal Şartı hükümlerine aykırı sonuçlar doğacaktır.Cumhurbaşkanının Sendikalar ve Toplu İş İlişkiler Yasasına karşı VETO Yetkisini kullanmasını beklemek, işçinin  demokratik hakkıdır.

 

                                                      Sevgiyle,Sağlıklı Kalınız.