O eskidenmiş yola gitmek ve araç kullanmak. Trafik keşmekeşi ayrı bir dert, yaş ayrı bir dert. En son iki kez otobüsle gitmiştim İstanbul’a. Şu covid belası ile boğuşurken, doğal olarak kendimizi ve başkalarını koruma anlamında, toplumsal tecrite önem verme duyarlılığımız, bu kez İstanbul’a gitme zorunluluğumuzu özel araca mecbur etti bizi.

Çıktık yola çıkmasına ama az sonra her şey değişti.

Daha önce 120 liraya doldurduğumuz depo (LPG) 250 lira olarak fatura edildi bize. Vay be! Git gel İstanbul otoyol ücreti dışında 500 kağıt.

Akıl alır gibi değil.

Hamama girdik bir kere terleyeceğiz.

Ne derler, mecbur!

Neyse gittik ve geldik İstanbul’a.

Beni en çok dikkatimi ne çekti biliyor musunuz?

Abi yolda otomobil yok.

Gerçekten söylüyorum o eski trafiği biliyoruz elbette. O vızır vızır birbirini sollayarak geçip giden otomobiller nerede?

Yollar kamyonlara kalmış.

Onlar da sefasını sürüyor otoyolun ki, otomobiller olmayınca sağdan gitme zorunlulukları da kalmadığından sol şeritleri bile kapatmışlar.

İnanın böyle.

Eşim ile bu durumu paylaşırken “Hafta içi” dedi. Günlerden pazartesi ve hafta içi de olsa biz bu yollardan çok gelip gittik.

Şudur; otoyolda trafik kamyonlar açısından çok rahatlamış.

Bir tek şeyi düşündüm; o da kamyon hareetliliği açısından ekonomi açısından sevineyim mi, sevinmeyeyim mi?

Bilemedim.

*

İstanbul’a gidiş sebebimiz elbette çok özeldi. Bu hayat pahalılığı ve covid salgını nedeniyle evden çıkmak akıl işi değil ki.

Evde durmak da, doğalgaz, elektrik giderleri açısından akıl işi değil de, yok ki seçenek!

Burada ikinci kez mecbur çekmekten başka neyimiz var?

Yok!

Ama şu var, İstanbul’a iyi ki gitmişim ve iyi ki o randevumu gerçekleştirebilmişim.

Çünkü, açıkça hazinenin tam ortasına düştük.

Kurtuluş Savaşı’nda Fransız savaş gemisinden kaçan ve Ereğli limanına sığındığında kendilerini esir alan Fransızları da esir alarak destan yazan Alemdar Gemisi’nde yaşanan olayları “tarih konuşuyor” bilgesinden dinledik.

Alemdar Gemisi’nin son kaptanı Refik Akdoğan bizi evinde misafir ederken, bilgi ve birikimi ile ne kadar büyük canlı kütüphane olduğunu hafızasındaki dirilik ile ortaya koydu.

96 lık delikanlı Refik Kaptan, Gazi Alemdar Müze Gemisi’nin yapımı sırasında kendisinin çok istemesine rağmen davet edilmemesine olan kırgınlığını dile de getirdiği söyleşimizde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere Kuvvet komutanları, bakanlar ve milletvekillerine “Alemdar Gemisi ve Ereğli halkı kırmızı kurdelalı "İSTİKLAL MADALYASINI HAK ETMİŞTİR” dedi.

Aslen Ordulu olan, Ordulu eşi ile Ordu limanında Ordu gemisinde evlendiğini de anlattığı söyleşisi ve özellikle denizcilik konusundaki duyarlılığını anlatırken, “Denizcilik Bakanlığını kaldırdılar. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı kurdular. Alt yapı da ne demek? Altyapı kanalizasyondur ve bu işi belediyeler yapar” da dedi.

Milli Eğitim Bakanlığına olan seslenişi, küçük yaştan başlayarak denizciliğin sevdirilmesi için hazırladığı kitapları, en son olarak denizcilik yüksek okulları için hazırladığı çalışmaları da anlatan Refik Kaptan, şunu da söyledi:

“96 yaşında roman yazan ikinci bir kişi dünyada var mı?”