Aklınıza Türkiye’nin herhangi bir bölgesinde,

Bir şehir,

İlçe,

Belde.

Köy getirin ve düşünün bakalım.

O yerleşim yerinde, kampüs yapacağız diye eski devlet hastanesinin binaları yıkılmış ve üzerinden sekiz yıla yakın zaman geçmiş,

Belediyenin hizmet binası yıkılmış,

Terminali “sor kare pozu” verilerek alkışlarla yıkılmış,

Kaymakamlık binası da öyle yok edilmiş,

Emniyeti de kırıcılarla ortadan kaldırılmış,

Demiryolu sökülmüş.

Tarihi lokomotifi kesilip hurdaya gönderilmiş.

Havaalanı kaza oldu diye kapatılmış.

Ve üzerinden yıllar, aylar, günler geçmiş/geçirilmiş de seyir etmeye devam edilmiş.

Mümkün mü böyle bir durum?

İzin verir mi o yerleşim yerinde yaşayan dinamikler?

Siyasetçiler, meslek odaları, sivil toplum örgütleri, yaşayanları, medyası “bana ne bana ne” diye şarkı söyler mi?

Olabilir mi böyle bir sessizlik ve duyarsızlık içinde kabullenmişlik?

Aklınız alıyor mu?

Yıkarlar ortalığı değil mi?

O kentte nefes aldırmazlar nefes!

Ya Karadeniz Ereğli?

Zonguldak’ın il merkezi dahil en büyük ilçesi.

Ağır sanayi kenti.

Ulaşım ağının da yol vereni, geçeni.

Genel ve yerel bütçeye en çok katma değer sağlayan böyle bir ilçenin durumunu Atatürk’ümüzün Gençliğe Hitabesindeki “…..Cebren ve hile ile aziz vatanın kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir…..” sözleriyle örneklesem haksızlık mı yaparım?

Kesinlikle hayır!

Şu mesleğimde son yıllardaki böyle bir duyarsızlık ve ilgisizlik görmedim.

Basın organları olarak yıkardık ortalığı.

Bağırır ve duyururduk sesimizi.

Ki, eski yıllarda kamu yöneticileri de, siyasetçiler de bir şey söylerlerdi.

Hele sivil toplum örgütleri inletirdi ortalığı.

Şimdi kimse yok.

Herkes susmuş.

Ya da susturulmuş.

“Cebren ve hile ile aziz Ereğlimizin kaleleri zaptedilmiş”

İşte son örnek.

Taşınmaz Kültür Varlığı Koruma kapsamına alınan Kdz. Ereğli’deki tarihi DDY tamirhanesini de yıkacaklar.

Çünkü, koruma kararını kaldırdılar.

Her kim ya da kimler ise düğmeye bastılar ve bu binayı da yok edecekler.

Oysa, yıllardır bir tek çivi çakmadıkları o tarihi binayı belediyeye verseler, 5-6 ay içinde müthiş bir çok yönlü hizmetler verebilecek tesise dönüştürülür.

O bölgedeki tüm okulların da hizmetine sunulabilir.

Turistlerin ilk uğrayacağı bir müze de olabilir.

Ama…

Kalemiz zapt altında.

Susturulmuş.

Suskun bırakılmış.

Ve hep birlikte bu haksız ve acı durumu seyrediyoruz.

Yazık Ereğli’ye.

Bunu hak etmiyor!