Hayatın bu kadar kısa ve güzel olması ne yazık ki bazı bağnaz ve emperyalist güçleri öyle rahatsız ediyor ki kendi çıkarları uğruna zaten çok kısa güzel ve bir o kadar zor olan Ortadoğu’daki yaşamı cehenneme çeviriyorlar.

O coğrafyada ne kadınların çığlıkları ne bebelerin ağlayışları ne anaların haykırışları ne yazık ki duyulmuyor.

İnsanlık adına her geçen gün daha fazla suç işleniyor.

Kan gölüne dönen doğu sınırlarımızı gördükçe içim  öyle acıyor ki halime şükredemiyorum bile…

İnsanların çocukların, bebelerin yaşlı genç orada yaşayan herkesin ölümünden bu kadar nemalanmak günümüz modern dünyasında anlaşılır bir durum değil.

O coğrafyada işler öyle karışık öyle korkunç bir hal almış durumda ki hayatın güzel olup olmadığı kısa olup olmadığı orda yaşayanların umurunda bile değil. Onlar sadece o “an” hayatta kalabilmenin derdindeler.

Bütün bunların yani kötülüğün güzelliklerin haksızlıkların yaşandığı dünyada işte hayatın gerçek anlamını bulmak bulabilmek ve insan gibi yaşayabilmek ne kadar da zor.

Sokağa çıkma yasakları, iyinin kötünün birbirine karıştığı, kimin neyi savunduğu ne için savaştığı bilinmeyen hatta kendilerinin bile bilmediği bir coğrafya…

Hayat yok orada…Orada kin var öfke var nefret var…

Okullarımız yakılıyor…Bayrağımız yakılıyor…Atamızın heykelleriyle oyun oynuyorlar…

Ciddi bir iç savaş var.

Her geçen gün büyüyen bir öfke var…

Bizler burada endişeliyiz…Çocuklarımız ürküyorlar…

Yeni Türkiye’nin anlamını hep birlikte bulmaya görmeye çalışıyoruz.

Olan yine masumlara,fakir ve güçsüz halka oluyor ne yazık ki…

Orada bu cehennem ateşi yanarken burada yaşama şükreden bizler ve aman banane demeyenler için hayat inanın o kadar kolay değil…

Olmamalı da zaten…

Teknoloji çağının geldiği bu noktada Ortadoğu ve sınır şehirlerimizde yaşanan insan öfkesini anlayabilmek ve insan canını hiçe sayan böyle bir toplumu hoş görebilmek imkansız.

Eğitimin ulaşmadığı,devlet elinin uzanmadığı her yer ne yazık ki cehennem gibi…

Önce eğitim,sonra eğitim ve yine eğitim…