Fatih Mehmet Maçoğlu’nu tanır mısınız?

Hemen “Duymadım, bilmiyorum” demeyin.

Mutlaka biliyorsunuz?

Nereden mi?

Ekranlardan.

Dizi oyuncusu falan da değil.

Şarkıcı hiç değil.

Yarışmalarda da boy göstermez.

Ama…

O’nu tanıyorsunuz.

O, üretimden yana bir belediye başkanı.

O boş tarlaları ekiyor.

Ektiklerini kooperatif aracılığı ile satıyor.

Üreticinin emeğini de sömürtmüyor, tüketicinin kazıklanmasının da önüne geçiyor.

Eskiden köyü bir iki tür ürün ekerken, şimdi 11’i  çeşidi aşmış ektikleri.

Eskiden 30-40 ton ürün alırken, şimdi 500’ü çoktan aşmış.

O belediyede  otobüslerde ücret yok.  para Vatandaş isterse bağış kutusuna katkı veriyor.

Ve her şey açık açık biliniyor.

Katılımcılık ana ilke.

 

En güzeli ne biliyor musunuz? O kooperatif üniversite öğrencilerine de burs veriyor.

**

3 bin nüfuslu bir Ovacık ilçesinden  başladı yürüyüşüne ve şimdi Tunceli’nin merkezinde “Adayım” dedi.

Hem de TKP’den.

Yani, Türkiye Komünist Partisi’nden!

İnanılır gibi değil!

Türkiye’de komünist bir parti var ve bu partinin bir de belediye başkanı var ! Ve de, bu başkan örnek işler yaparak halkın uyanışına ışık oluyor!

**

Oysa belediye başkanı demek, firavunluk gibi bir şey.

Kimseye bir şey sormazlar.

Hesap da vermezler.

Kamu kaynaklarının babasının malı gibi savururlar.

İki de göbecik  atıvererek, yeniden yeniden o koltuklarda beslenirler.

Siz hiç üretim diyen belediye başkanı gördünüz mü?

Siz “tüyü bitmemiş yetimin hakkı” sözünün özüne saygı duyanı?

Kararlar halkın istek ve beklentileri doğrultusunda gerçek bir katılımcılık ilkesiyle yürütülür uygulayanını biliyor musunuz?

En başta da, ekmek ve ulaşımı  tekelleştirmeyeni?

**

İnsan istiyor ki, siyasi düşüncesini bir kenara bırakarak, Fatih Mehmet Maçoğlu gibi bir belediye başkanımız olsun da, şu yozluk bataklığından kurtulalım.

Üretsin.

Üretime destek versin.

Kaynaklarını sadece ve sadece yerel kültür ve sanata ayırsın.

Eğitime sınırsız katkı versin.

Her yer çiçek olsun ve bu çiçeklerle sevgi tomurcukları dans etsin.

Toplumsal barış sulansın.

Kol kola omuz omuza yarınlarımızın yoldaşı olsun.

 

Var mı?

 

İşte adaylar ve meclisleri.

İçinize sinerek oy vermeyi düşündüğünüz var ise ne mutlu size.

Benim yok!

Umudum da yok!

Tas aynı, hamam aynı, vaziyet aynı.

Yazık!

Ne çok çekiyoruz be!