TMMOB  Kdz. Ereğli ilçe Koordinasyon Kurulu Sekreteryası Başkanı ve İnşaat Mühendisleri Odası ilçe temsilcisi Hüseyin Kocatürk, diğer meslek odaları temsilcileri ile birlikte düzenlediği basın toplantısında, işçi sağlığı ve iş güvenliğindetemel amaç   çalışanların sağlığına zarar verebilecek hususların önceden belirlenerek gereken önlemlerin alınması, iş kazası geçirmeden, meslek hastalıklarına yakalanmadan, sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışmalarının sağlanması, çalışanların ruhsal ve bedensel bütünlüğünün korunması olmalıdır” dedi.

 

Kocatürk,” iş cinayetlerinin, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının önüne geçilebilmesi için işyerlerinde "önce insan, önce sağlık, önce iş güvenliği" anlayışı yerleştirilmelidir” vurgusunu yaparak sözlerine şu şekilde devam etti:

 

YASA SORUNUN MERKEZİNE İNMELİ….

 

İşyerinde sağlık ve güvenlikle ilgili şartları sağlamak işverenin öncelikli ödev ve sorumluluğudur. Çalışanlar da bu doğrultuda alınan tedbir ve talimatlara uymakla yükümlüdürler. İlgili düzenlemeleri hazırlamak ve uygulanmasını denetlemek ise elbette devletin görevidir. Bu ise ancak tarafların uzlaşma içerisinde işçi sağlığı ve iş güvenliğinin önemine inanmaları ile mümkündür.

 

Ne yazık ki, yeni çıkarılan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu da sorunun merkezine inen ve ona göre çözümler üreten bir yasa değildir. Yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iş cinayetleri ve ölümler artarak devam etmektedir.

 

2002 yılında yenilenen İş Kanunu’nda 50’den fazla devamlı işçi çalıştıran sanayiden sayılan işyerlerinde iş güvenliği mühendisi ve işyeri hekimi çalıştırmak zorunlu hale getirilmiştir. AKP, bu yasanın uygulama yönetmeliği ile iş güvenliği mühendisi ve işyeri hekimini danışman statüsüne indirgeyerek işyerlerinin devamlı kontrolünü engellemiştir. Bu yönetmelik yargıdan dönünce İş Yasası’nda, ÇASGEM ve Bakanlık Teşkilat Yasası’nda torba kanunlarla değişiklik yapmıştır. Bu yasalara dayanılarak çıkarılan yönetmelikler de yargıdan dönünce, İş Sağlığı ve İş Güvenliği Yasası’nı TMMOB ve bağlı odaların tüm itirazlarına rağmen yasama organından geçirmiştir. İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’ndan işveren ve devlet sorumsuzluğu çıkmıştır. Devletin bu alandaki denetleme görevi, tıpkı toprak gibi, su gibi, enerji gibi özelleştirilmiştir.

 

‘İNSAN HAKLARI İHLALİNİN KILIFI’

 

Bu yasa ve yönetmeliklerle işyerlerinde çalışan insanların sağlık ve güvenliğini koruyacak, devamlı ve devlet gözetiminde bir denetleme olması beklenirken AKP, Devletin elini bu alandan çekerek özel sektöre bir pazar alanı açmıştır. Eğitimli mühendis ve hekimi eğitme adı altında özel eğitim kurumları açtırarak, burada bir sektör yaratmıştır. OSGB’ler adı altında özel kurumlar oluşturarak mühendis ve hekimleri kiralık işçi konumuna getirmiş, iş yerlerini denetleyecek mühendis ve hekimlerin bağımsız çalışmasını engellemiştir. Kendisi güvencesiz, kiralık işçi olan mühendis ve hekimler kendini koruyamazken, diğer işçilerin güvenliğini ve sağlığını nasıl koruyacaklardır? AKP’nin ortaya çıkardığı ve uyguladığı mevzuat aldatmacadır, insan hakları ihlalinin kılıfıdır.

 

Bugün işçiyi her türlü korumadan uzak bırakan, mühendis ve hekimi iş kazaları tazminatlarından sorumlu tutan, işvereni ve iş yaşamını denetlemekten sorumlu olan devleti ise her türlü sorumluluktan arındıran bir politika ile karşı karşıyayız.

 

‘İŞ CİNAYETLERİ DEMOKRASİ SORUNUYLA BİR BÜTÜN’

 

Oysa her zaman söylediğimiz gibi; iş cinayetlerinin, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının önüne geçilebilmesi için işyerlerinde "önce insan, önce sağlık, önce iş güvenliği" anlayışı yerleştirilmelidir. Cinayetlerin sorumluları işyerinde gerekli tedbirleri almayan işverenler, yasal düzenlemeleri ve ikincil mevzuatları olması gerektiği gibi hazırlamayanlar ve gerekli denetimleri yapmayan ilgili bakanlıktır.

 

Çalışma hayatının yeniden düzenlenmesi, çalışma şartlarının iyileştirilmesi, işçi ölümlerinin durdurulması için mücadele etmek, kendini emekten yana konumlandıran TMMOB’nin tarihi görevidir. Bu görevi yerine getirme bilinciyle TMMOB; iş cinayetleri ve işçi ölümlerini ülkemizin sosyo-ekonomik ve demokrasi sorunları ile birlikte bir bütün olarak ele almakta, insanca çalışma koşullarının oluşturulmasını insanca yaşama hakkı ve talepleri ile birleştirerek sorunun çözümü için yapılabilir, gerçekçi önermelerde bulunmaktadır.

 

Siyasi iktidar TMMOB’nin ve bağlı odalarının sözünü dinlemek, algılamak ve daha önemlisi hayata geçirmek zorundadır.

 

İş cinayetleri kader değildir! İş cinayetleri engellenebilir, yeter ki bilimin ve tekniğin gereği yapılsın! Yeter ki; her çalışmanın öznesi insan ve yaşam olsun!

 

 

Haber: Eyüp Bektaş