Bir ben eksik kalayım yazmayayım yazmayayım dedim ama dayanamadım yahu. Bir sürü saçma davranıştan bardağı taşırınca paylaşayım dedim okuyan olur belki..

Birkaç gün önce kahvaltılık alışverişi için dükkan kapısında içerdeki 2 kişinin çıkmasını bekliyorum, bir hanım geldi eşiyle içeri kelimenin tek anlamıyla “daldı”.. Tabi ikaz ettim, güya uygun bir dille, “bekliyorum hanımefendi içerdekileri çıkmasını” diye, amaannn ne laf işittim ne laf.. Cabası da kimsenin gıkının çıkmaması, çoğu zaman böyledir ya bön bön bakarlar kendileri de aynı durumdan şikayetçi olmalarına rağmen.. Bir koyun psikolojisi, havası çöktü kalkacağı yok, kaldırmak çabası gayreti de yok sanki ve ne yazık ki..

Dünya mı değişti biz mi, anlamakta zorlanıyorum artık. Bu derece duyarsızlık, rahatlık ve üstüne üstlük yavuz hırsız evsahibini bastırır mantığı nasıl ne zaman bu denli yayıldı bir de yerleşti.

Kentimizde çarşı kalabalık, araba trafiği aynen, caddelerden taşıyor, önlemler de ya yetersiz yada çaresiz kalınmış artık.. Doğrusu Pazar yeri girişinde, sahilde ben rastlamıyor muyum yoklar mı zabıta, bekçi gibi en azından halk gördüğünde caydırıcılık teşkil edecek görevliler, maske takmayanları mesela uygun bir dille ikaz etseler, mutlaka daha etkili olacaktır, önlem almalarında. Ayrıca pazaryeri girişinde maske dağıtılsa ve birden herkes giremese Pazar yerine onlu, beşli sayıda insanlar alınsa sırayla.. gibi gibi.. Bunları ben düşünebildiğime göre yerel yöneticiler hayda hayda düşünüyorlardır.. da.. uygulanırsa daha etkili olmaz mı?..

Aslında elbette güzel ve gerekli olan yetkililerden beklemek, görevlilere ihtiyaç hissetmeden kendi önlemlerimizi hem kendimiz hem yakınlarımız ve toplum sağlığı için almalıyız. Ancak görüyorum ki, bizim toplumumuz maalesef kendi kendinin polisi, doktoru, bekçisi olmaktan uzak biraz yada çoğunluk böyle..

İkinci bir dalga gelirse ki böyle giderseee… İnşallah gelmez, aklımızı başımıza alıp rehavete kapılmadan mümkün olduğunca uzun süre kendimizin bekçisi olup önlemlerimizi gevşetmeyelim, birbirimize saygı çerçevesinde hatırlatalım..

Hepimiz sıkıldığımız, sıradan monoton gördüğümüz herşeyi özledik sanırım. Ama onlara kavuşmak daha güzel zamanlar yaşamak için sabırlı olmak gerekiyor demek ki..

Kişiselliğin yanısıra TEMA Vakfı olarak da Öğrencilerle, Öğretmenlerle ağaçlandırma, sahil etkinlikleri, seminerler, uygulamalı doğa eğitimlerimizi de yeni eğitim yılına erteledik. Doğa kendini yeniledi belki de bize daha güzel daha sevinçli çalışmalar için zaman verdi..

Bu arada hani corona yaygınlaşmaya başladığında da taa ki evlere kapanmamız gerekene kadar sanki bir şey olmaz düşünceleri, hareketleri vardı ya SU için de geçerli.. Uzmanlarımız SU kıtlığına da dikkat çekiyorlar yıllardır hatta 2023 diyorlar..

Haberiniz olsun!..