Gidişat mümkün olabileceğini gösteriyor ve bu yönde belirtiler oldukça fazla. NBC, askeri bir terimdir. Açılımı; Nükleer, Biyolojik, Kimyasal savaş demektir. Kimyasal ve nükleer savaş bitmiş görünmektedir. Geçmişte kullanılmış yaptığı yıkım, hasar tüm insanlığı korkutmuştur. Şu an bu silahlar karşılıklı mevcuttur. Kullanan da bu silahların karşı tarafça kendine karşı kullanılacağını hesaplamakta bu nedenle yasaklamalar getirmekte, anlaşmalar yapmaktadırlar.

Uzun yıllardır EGEMENLER ve TEKNOLOJİLERİ gelişmiş ülkeler yaptıkları simülasyon hesapları ve istatistiklerle dünya nüfusunun çok hızlı arttığını bunun da dünyayı YAŞANMAZ hale getirdiğini savunmaktadırlar.

Bunu önlemenin yolunun sadece dünya nüfusunu azaltmak, bir buçuk milyara indirmek olduğunu raporlarında öne sürmektedirler.

Denemedikleri biyolojik savaş yöntemi vardır. Bunun da kullanılmaması için antlaşmalar yapmışlardır. Ama görüyoruz ki hepsi kendi depo ve laboratuvarlarında yasaklanan VİRÜS ve BAKTERİLERİ gizleyip geliştirmeye ellerinde silah olarak tutmaya çalışmaktadırlar.

Laboratuvarlardan kaçan bakteri, virüsler (SARS, MERZ gibi), bitkiler medyada yer almıştır.

Son örneği COVİD virüsüdür. Daha önce 1980’li yıllardan itibaren COVİD ismini yayınlarda, dizi filmlerde (2017) rastlıyoruz.

1981 yılında Miterand’ın danışmanı Jackques ATTALİ kitabında insanların doğrudan öldürülemeyeceğini, bunu virüslerle yapacaklarını anlatmıştır. Aşının da buna hizmet edeceğini, insanların kendilerini aşılatmak için sıraya gireceğini bunun da bu süreci kısaltacağını yazmıştır.

ABD’li bilim adamları da eriyen permafrost’un yeni virüslerin, bakterilerin ortaya çıkıp pandemiye neden olacağını söylemeleri ve Rusya’da bu şekilde şarbonun ortaya çıkmasını delil göstermeleri de işin cabasıdır.

En çok dikkat çeken husus, Elon Musk, Billy Gates gibi sayılı zenginlerin nüfus konusunda açıkça beyanat vermeleri, ölüm sayılarında rakam ifade etmeleridir.

Ne hikmetse birkaç meşhur kişinin Covide yakalanıp 5 günde iyileşmesi, sıradan insanların aylarca yatması ve ölmesi bellekleri karıştırmaktadır.

Zenginlerin Türkiye dahil tarım alanlarını, ada almaları, izole bölge yaratmaları ve buraları her türlü silahla donatıp uzun süre hayatta kalabilecek şekilde dizayn etmeleri ayrı bir soru işaretidir.

Görünen odur ki dünya nüfus artışı bir şekilde durdurulacaktır. Şu an en iyi enstrüman biyolojik silahlardır ve kimin nerede nasıl kullandığı saptanamayacaktır.

Konvansiyonel savaşlar da bunlarla birlikte sürecektir. Böylece biyolojik silahların kullanılması maskelenecektir.

Ukrayna savaşında; Ruslar, ABD/AB biyolojik silah laboratuvarlarının Ukraynadaki varlığını, taşındığını iddia etmişler ve bu yalanlanmamıştır.

Yine biyolojik madde ve ilaç araştırma laboratuvarlarının arkasında aynı kişiler ve firmalar boy göstermektedir. Billy Gates ve Elon Mask laboratuvarlara yatırım yapmaktadırlar.

Covid’in oluşturduğu kaos da çok kötü yönetilmiş bu da birçok soruyu beraberinde getirmiştir.

Gelelim Distopyamıza; biyolojik savaş henüz bitmemiştir. Hele Ukraynadaki savaş hızlanmasına neden olmuştur. Bu sene muhtemelen Moskova’da, Belçika/Hollanda/İsveç gibi ülkelerde birinde veya ikisinde yeni bir virüsün ortaya çıkma ihtimali yüksektir.

Yine bu sene içinde dünyada bir yerde ufak çapta bir nükleer saldırı ihtimal dahilindedir.

2025’te ABD’de karışıklıkların başlayacağı yıl olma ihtimali yüksektir. Eyaletlerin ayrılma isteği zaten ortadadır. Merkezi hükümete de zaman zaman karşı çıkmalar olmaktadır.

Son üç yıldır Çin, ABD, Rusya sonra AB ülkeleri gıda stoku yapmakta, tarıma önem vermektedirler . Bu da bir soru işaretidir.

Gıda zinciri bozulduğu için gıda krizi oluşacak, bu kriz de sosyal ve toplumsal patlamaları beraberinde getirecektir. Böylece otokrasi, faşizme yol açılabilecektir.

Gelecekte dünyanın federasyon şeklinde bir zümre tarafından yönetilmesi ve yönlendirilmesi planlanmaktadır. Gıda krizi de ufukta görülmüştür. Hızlanıp artması an meselesidir. Hepsinin biraraya gelmesi ekonomik krizle birleşmesi düşünülmesi gereken bir senaryodur. Bizse verimli sulak, yeraltı, yerüstü zenginliklere sahip topraklardayız. Kaosta bu çok kıymetli olacaktır. Ama biz yeraltı ve yerüstü kaynaklarımızı yabancılara vermekte , ORMANLARI yakmakta, tarım alanlarını inşaata açmakta ve yok etmekte, gölleri kurutmakta kararlıyız.

Eğer tedbir almaz isek açlık, susuzluk, biyolojik ve konvansiyonel savaşla karşı karşıya kalma ihtimalimiz yüksektir.