Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu’na bağlı Eğitim-İş Sendikası Zonguldak Şube Başkanı Metin Kahveci, 2013-2014 eğitim-öğretim döneminin ikinci yarısının 10 Şubat 2014 Pazartesi günü başlayacağını belirterek, “Her geçen gün içten içe çürüyerek bir enkaz haline getirilmiş eğitim sistemimizin yıllar içinde birikerek artan yapısal sorunları, geçici, günübirlik politikalarla geçiştirilmiş ya da çözümsüz bırakılmıştır” dedi.
“Eğitimin birikmiş sorunlarını sırtında taşıyan öğretmenlerimiz, 2013-2014 eğitim öğretim yılının ilk yarısını mutsuz geçirmiştir” diyen Başkan Kahveci, yaptığı yazılı açıklamasında şunları söyledi:

“İşte bu yapısal problemlerin eşiğinde ikinci öğretim yılına 10 Şubat 2014 Pazartesi günü başlanacaktır. Küreselleşmeyle birlikte bölge coğrafyasını değiştirme, bölgenin tüm kaynaklarını uluslararası sermayenin kullanımına açma politikasını sadakatle uygulayan siyasal iktidar, bir kamu hizmeti ve temel bir insan hakkı olan eğitimi de piyasaya açmaya çalışmaktadır. Öte yandan da ulusal belleği silinmiş, sorgulamayan, itaatkar, kendi adına karar verenlerin kararlarına biat eden bir nesil yetiştirerek emperyalizm için ülkeyi dikensiz bir gül bahçesine dönüştürecek eğitim politikasını hayata geçirmektedir. Çocuklarımız öğrenmeye değil, sınavlara, sınıf geçmeye ve evlerine zayıfsız bir karne götürmeye koşullanmış durumdadır. Dolayısıyla öğrencilerin karnelerindeki kırık notlar kendilerine ait değil, AKP iktidarının eğitim sistemine ve Milli Eğitim Bakanlığı’na verilmiş notlardır. Eğitim-İş olarak, çocuk ve gençlerimizin, geleceğimizin siyasi iktidarın yarattığı enkazın altında yok olmaması için acil adımlar atılması zorunluluğunu bir kez daha belirtiyor, parasız, bilimsel, demokratik ve laik eğitimin tüm yurttaşlar için ayrım gözetmeksizin hayata geçirilmesini istiyoruz. Cumhuriyetin kendisine yüklediği görev ve sorumluluklarının bilincinde olan eğitim emekçileri, emperyalizmin ve onun işbirlikçisi siyasi iktidarın çocuklarımızın geleceğini karartmasına izin vermeyecektir. Eğitimin birikmiş sorunlarını sırtında taşıyan öğretmenlerimiz, 2013-2014 eğitim öğretim yılının ilk yarısını mutsuz geçirmiştir. 
Eğitimin sistemden kaynaklı sorunları karşısında çözüm üretmekten daha çok sorun üreten MEB, yaşanan sorunların kaynağını öğretmenlermiş gibi göstererek öğretmenleri hedef tahtasına koymuştur. Sonuç olarak da öğretmenlere yönelik şiddet olayları bu sene de artarak devam etmiştir. Bakanlığın zaman zaman yaptığı resmi açıklamalarda öğretmen açığının 121 bin olduğu belirtmesine rağmen 40 bin öğretmen alımı yapılması, öğretmenleri yine esnek ve kuralsız çalışma politikasının devam edeceğini göstermektedir. Bir taraftan yandaşlarını idari kadrolara yerleştiren AKP, bir taraftan da ilk atamalarda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, İmam Hatip Lisesi meslek dersi ve Arapça branşlarına diğer branşlardan fazla kontenjan ayırarak eğitimde uyguladığı ayrımcı politikayı gözler önüne sermiştir. 3 bin 600 öğretmenimiz eşinden ayrı olarak görev yapmış, sistemden kaynaklanan nedenlerden dolayı branşında norm fazlası durumunda açıkta kalan öğretmenlerimizden binlercesi yeni branşlarında verimli olamamıştır. Orta Öğretim Kurumlarında yapılan ortak sınavlar için getirilen ve yüzlerce sorudan oluşan keyfi ve angarya niteliğindeki sınav analiz programları öğretmenlerimize dayatılmaktadır. 

Son olarak Bakanlığın, 20 yıl çalışmış öğretmenlere okullar ve bölgeler arasında yer değiştireceği ‘zorunlu rotasyon’ getirmek için çalıştığı basına yansımıştır. Daha önce 652 sayılı KHK’nin ucu açık maddelerine dayanarak zorunlu rotasyonu öğretmenlere karşı tehdit unsuru olarak kullanan Bakanlık, eğitimin acil çözüm bekleyen sorunları ile ilgilenmek yerine yine aynı konuyu gündeme getirmiştir.  Öğretmenlerimizin isteği dışında rotasyona tabi tutulması sürgün anlamına gelmektedir ve Bakanlığın bu tür bir dayatma içine girmesi için akıl tutulması yaşamış olması gerekir. 
‘Öğretmenlerin mesleki deneyimlerinden yararlanacağız’, ‘Doğu ve Güneydoğu’daki eğitimin olumlu etkilenmesini hedefliyoruz’ bahanelerini ileri süren Bakanlık, korkan, eleştiremeyen, düşünemeyen, sorgulayamayan öğretmenler yaratmak istemektedir. 
Öğretmenler sürekli yer değiştirecek, sendikal olarak sağlam bağlar kurmalarına da engel olunacaktır.”