Kdz. Ereğli Eğitim Sen Temsilciliği, Köy Enstitülerinin 175. Kuruluş yıldönümünü kutladı.

Köy Enstitüleri, çok sayıda öğretmen ve eğitmen yetiştirmenin, o dönemin zor koşullarında köy çocuklarına öğrenim olanağı sağlamanın yanı sıra Türkiye`nin kültür yaşamına damgasını vuran  "köy kökenli aydın kuşağı" yaratmış ve bütün eleştirilere karşın Türkiye eğitim sisteminde kalıcı bir iz bırakmayı başarmıştır’ denilen yazılı açıklama şu şekilde:

 

‘KISA SÜREDE KAPATILDI’

 

“17 Nisan 1940 yılında 3083 sayılı yasayla, Hasan Ali Yücel`in Milli Eğitim Bakanlığı ve İsmail Hakkı Tonguç`un önderliğinde kurulan ve toplumsal yaşamda yarattığı olumlu etkiler nedeniyle kısa süre içinde kapatılan Köy Enstitüleri`nin kuruluşunun 75. yıl dönümü. 

Köy Enstitüleri, 1930`lu yıllarda Türkiye nüfusunun yüzde 80`inin köylü olduğu, nüfusun yüzde 85`inin okuma yazma bilmediği bir ortamda, modern köy kalkınma modeline uygun olarak yapılandırılan ve bugün bile birçok ülkeye örnek olabilecek, üretime dönük öğrenimi esas alan, "eğitim üretim içindedir" şiarını ilke edinmiş eğitim kurumları olarak bilinmektedir. 

Köy Enstitüleri, çok sayıda öğretmen ve eğitmen yetiştirmenin, o dönemin zor koşullarında köy çocuklarına öğrenim olanağı sağlamanın yanı sıra Türkiye`nin kültür yaşamına damgasını vuran  "köy kökenli aydın kuşağı" yaratmış ve bütün eleştirilere karşın Türkiye eğitim sisteminde kalıcı bir iz bırakmayı başarmıştır. 

 

‘YÖNETİCİ-ÖĞRETİCİ-ÖĞRENCİ’

 

Köy Enstitülerinin en önemli özelliklerinden birisi, günümüz Türkiye’sinin bir türlü kurtulamadığı ezberci eğitim sistemine değil, gerçek anlamda öğrenci merkezli, öğrencilerin yaparak ve yaşayarak öğrenme sürecini ilke edinen bir eğitim-öğretim ortamı yaratmış olmasıdır. Köy Enstitülerinin kuruluşunun üzerinden 75 yıl geçmiş olmasına, bilim ve teknolojide bu kadar gelişme sağlanmasına rağmen, o dönem eğitimin niteliği ile bugün arasında hala büyük bir fark olması düşündürücüdür. 

Köy Enstitülerinde kararlar yönetici-öğretici-öğrenci üçlüsünün katkı ve onayıyla alınmıştır. Bugün eğitim politikalarının, siyasi iktidarların siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda "tek merkezden" ve tüm topluma yönelik bir dayatma olarak gündeme getirildiği ve uygulandığı dikkate alındığında, Türkiye`de eğitim sisteminin yıllardır neden içinden çıkılamayan bir kaosun içinde olduğu daha iyi anlaşılmaktadır.

 

‘TELAFİSİ ZOR BİR YARA’

 

1946 yılında çok partili döneme geçilmesiyle birlikte, köylünün ve köy çocuklarının aydınlanmasını istemeyen egemen güçler yalan, dolan ve karalama kampanyaları ile Köy enstitülerine  acımasızca saldırmışlardır. Köy enstitüleri egemenlerin ekonomik, politik soygunlarının önündeki aydınlanmacı en büyük engel olmuştur.

Bugün öğretmen yetiştirmeden başlayarak eğitim sisteminin yaşadığı pek çok sorunun kaynağında Köy Enstitülerinin kapatılmasına neden olan aynı zihniyet yatmaktadır. Köy Enstitülerinin kapatılması, Türkiye`nin çağdaş ve bilimsel değerlerle buluşması ve aydınlanma sürecinin durdurulması anlamına gelmiş, genel anlamda ülke demokrasisinin telafisi zor bir yara alması sonucunu doğurmuştur. 

Eğitim Sen olarak, Köy Enstitüleri ile yaratılan değerlere ve bu değerlerin oluşturduğu geleneğe dün olduğu gibi bugün de sahip çıkacağımızın bilinmesini istiyoruz. Dün Köy Enstitülerini kapatan zihniyetin bugün herkesin eğitim hakkından eşit ve parasız bir şekilde yararlanmasını engellemek için attığı her adımın karşısında olacağımızın bilinmesini istiyoruz.”