Zonguldak Eğitim-İş  Başkanı Metin Kahveci Tandoğan’da yaşanan olayları vahşice saldırı olarak değerlendirdiği açıklamasında şöyle ifade etti:

“17 Aralık yolsuzluk, rüşvet operasyonunu hatırlatmak, Zonguldak ,Soma ,Ermenek katliamları olmasın, Türkiye'deki emek sömürüsünü teşhir etmek ve eğitimde yaşanan erozyona dikkat çekmek laiak eğitime sahip çıkmak  amacıyla Tandoğan’da gerçekleştirmek istediğimiz kitlesel basın açıklamasına polis biber gazı ve TOMA ile vahşice müdahale etti.  Atatürk ve  Türk bayrakları yerle bir edildi. Zonguldak gurubu olarak gaz ve su taarruzundan canımızı zor kurtardık. Ankara Tandoğan faşizmin büyük ayak sesleridir. Bir devlet kendi ülkesinin bayrağı ve kurucusu olduğu önderinin  resimleriyle yapacağı yürüyüşü yerle bir etti. Dünyanın hiç yerinde böyle bir durum olamaz. Ade da devletimiz kendi öz değerlerini  bile bile kasıtlı olarak yok ediyor. Oysa bu yürüyüşün  bütün yazışmaları yapılmasına rağmen izin verilmemesi bir diğer korkunun da ayak  sesleridir. Aynı devlet yönetim anlayışı  bu vahşi saldırıyı radikal dinci örgütlere  ve PKK’ya  karşı yapmıyor. O zaman akıllara bu devlet yönetim anlayışının  radikal dincilerle  ve  PKK  politikalarına  bizzat destek verdiği açıkça görüldüğüdür.  

Yatağan’dan başlattığımız “Laik Eğitim ve Emeğe Saygı Yürüyüşü”nün son durağı olan Tandoğan Meydanı’nda toplanılmasının ardından, Kızılay Güvenpark’a yürümek istedik.  Bu anlamda ülkemizde yolsuzluk ,soygunluk düzeni ve paraların sıfırlama haftasını işlemek istedik. Görülen oki AKP’nin yolsuzluk politikalarından muzdarip olanlar polis devleti anlayışını ortaya hemen sürmüştür. Polis yürüyüşün izinsiz olduğu gerekçesiyle GMK Bulvarı'nda yolu kapatarak biber gazı ve TOMA ile müdahale etti. Aynı polis İstanbul’da yine Ankara’da İzmir!de  Güney Doğunun her yerinde PKK’lılar yakıp yıkarken hiçbir şey yapmıyor ade da seyrediyor.  PKK  Güney Doğuda  devletini ilan etmiş polis seyrediyor. Aynı  polis yönetim anlayışı ,zihniyeti devletin üniter yapısını,bayrağını,cumhuriyet değerlerini ,laik eğitimi,emeği ve demokrasiyi savunan insan mimarı olan biz öğretmenlere baskı şiddet uyguluyor.  Bu anlayışın devletimizin yönetim anlayışı bir başka tabirle ifade edilen devletin’’ şah damarının’’  ne kadar kirlendiğini  göstermektedir. Sözde ileri demokrasi , yeni Türkiye  sözleri, ile övünenlerin ülkemizi faşizmin  ve diktatörlüğün kucağına  oturdukları biz kez daha  görülmektedir. Bu olayların en büyük vebali  AKP ye oy verenlerdir. Bu olaylar karşısında hala daha aynı nakaratı devam ettirenlerin  insan haklarından nasibini almadıkları gibi   bu ülkenin yok edilmesine sebebiyet veren ,  iyiliğin değerini bilmeyenlerin insanlar sınıfında yerlerini alacaklardır.

Polis saldırısında aralarında Genel Başkanımız Veli Demir’in de bulunduğu 100’ün üzerinde gözaltı oldu. Güvenlik Şube Müdür yardımcısı  tarafından darp edilen Genel Başkanımız Veli Demir  hastaneye kaldırıldı.Genel Eğitim Sekreterimiz Önder YILMAZ ve birçok üyemize polis ters kelepçe takarark göz altına aldı.Yürüyüşümüze destek vermek üzere aramızda bulunan CHP İstanbul Milletvekili Nur Serter astım hastalığı nedeniyle gazdan aşırı etkilenirken polis tarafında arabasının alandan ayrılmasına izin verilmedi.CHP Milletvekilleri Hüseyin AYGÜN ve Orhan DÜZGÜN Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Güvenlik şubeye avukatlar ile geldiler.Yaklaşık 100 kişiyi alan polis soruşturmayı başlatmış biz Eğitim İşliler olarak arkadaşlarımızı bırakana kadar Ankara’dan ayrılmadık. Mücadelemizde yılmak yok sonuç alıncaya kadar devem edilecek kararıyla illerimize geri döndük .Kamu oyuna saygı ile duyurulur.”