Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 15 Nisan’da başlayan denizlerde av yasağının bu gece sona ereceğini bildirerek, “bu gece balıkçılarımız ‘vira bismillah’ diyerek denize açılacaklar. Bütün balıkçılarımıza ürün bol, bereketli bir sezon diliyorum” dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, 2016 yılında yüzde 12,4 azalışla 672 bin 241 tondan, 588 bin 715 tona gerileyen su ürünleri üretiminin bu sezon telafi edilmesi gerektiğini belirtti. Türkiye’nin üç tarafı denizlerle çevrili, 4 denize kıyı, Anadolu ve Trakya gibi iki yarımadadan oluşan müstesna bir ülke olduğu, 8 bin 333 kilometre kıyı şeridiyle dünya ülkeleri arasında ilk sıralarda bulunduğu bilgisini veren Bayraktar, bu büyük potansiyelin değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.   

Balık avcılığının, çok eski zamanlardan beri kullanılan bir gıda temin yöntemi ve aynı zamanda önemli bir geçim kaynağı olduğunu belirten Bayraktar, şunları kaydetti:

“2011’de 703 bin 545 ton olan su ürünleri üretimimiz, 2012’de 644 bin 852 tona, 2013’de 607 bin 515 tona ve 2014’te ise 537 bin 345 tona gerilemiştir. Su ürünleri üretimimiz, 2015’de bir önceki yıla göre yüzde 25,1 oranında artarak, 672 bin 241 tona yükselmiştir. 2016’da bir önceki yıla göre yüzde 12,4 oranında azalan üretim, yeniden 600 bin tonun altına, 588 bin 715 tona inmiştir.

2016’da toplam su ürünleri üretimimizin yüzde 51,2’sini deniz ürünleri, yüzde 5,8’sini tatlı su ürünleri ve yüzde 43’ünü yetiştiricilik ürünleri oluşturmaktadır.

Bölgeler bazında baktığımızda, 2016 yılı su ürünleri avcılığında ilk sırayı yüzde 40,7’lik payla Doğu Karadeniz Bölgesi aldı. Doğu Karadeniz bölgesini yüzde 33,3 ile Batı Karadeniz, yüzde 11,5 ile Ege, yüzde 10,6 ile Marmara ve yüzde 3,9 ile Akdeniz Bölgesi izlemektedir.”

Türkiye’deki su ürünleri avcılığının kıyı balıkçılığına dayandığını bildiren Bayraktar, “yeterli altyapı oluşturulmalı, açık deniz balıkçılığı teşvik edilmeli, kıyı sularımızdaki av baskısı hafifletilmelidir. Sektörde üretim değeri, 3 milyar 239 milyon lirası yetiştiricilik ürünleri, 1 milyar 115 milyon lirası deniz avcılığı ürünleri, 117 milyon lirası iç su ürünleri olmak üzere 4 milyar 471 milyon lirayı buluyor.  Üretim değeri 4,5 milyar liraya yaklaşan su ürünleri sektörü, potansiyelini sürdürülebilir bir şekilde kullanır, açık deniz balıkçılığına ağırlık verilirse, ülkemize çok daha büyük katkı sağlayabilir” dedi.

-Yapılması gerekenler-

 

Sektörün geleceği açısından sürdürülebilir avcılığın sağlanması şart olduğuna dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:

“Bu amaçla stokları koruyucu ve geliştirici yönde gerekli çalışmaların ve araştırmaların yapılması ve koruma kontrol çalışmalarının artırılmasına öncelik verilmelidir.

Hayvansal protein temininde önemli yeri olan su ürünlerini sofralarımıza taşıyan balıkçılarımızın av yasaklarına titizlikle uyması büyük önem taşımaktadır.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının su ürünleri avcılığı konusunda yaptığı denetim çalışmaları ve avlanma zaman ve yer yasakları, avlanacak balık boylarıyla ilgili uygulanan standartlar sektör için faydalıdır. Tarım Bakanlığı, 10 metre ve üzerindeki balıkçı gemilerini kendi isteğiyle avcılıktan çıkaranları desteklemektedir. 10 metre ile 46 metre ve üzeri gemiler için 10 bin ila 45 bin lira arasında verilen destekle balıkçı gemilerinin avcılıktan çıkması kıyılarımızdaki av baskısı azalmaktadır. Bu uygulama balık stokların korunmasına katkı sağlanmaktadır.

Tarım Bakanlığının 2016 yılında Balıkçı Gemilerini İzleme Sistemini oluşturması su ürünleri sektörü için önemli bir gelişme olmuştur. Yine 2017 yılı tarım desteklerinde yer alan ve ilk kez uygulanmaya başlayan geleneksel kıyı balıkçılığı desteklemesi de önemli bir gelişmedir. Bu destekle geleneksel kıyı balıkçılığı devamlılığının sağlanması ve bakanlıkça belirlenen verilerin toplanması, kayıt altına alınması karşılığında; iç sularda faaliyet gösteren balıkçı gemilerinin tamamı ile denizlerde faaliyet gösteren 10 metreden küçük boylardaki balıkçı gemilerine destek verilecektir.

Sürdürülebilir su ürünleri üretimi ülkemizde ana politika olmalı ve bu politika çerçevesinde gerekli stratejiler ile kısa, orta ve uzun vadeli eylem planları ve hedefler belirlenmelidir.

Kaynakların rasyonel kullanılabilmesi için su ürünleri eğitim merkezleri kurularak, eğitimler yapılmalı ve Ar-Ge çalışmaları desteklenmelidir.

Su ürünleri sektöründe örgütlenme yapısı mutlaka güçlendirilmelidir.

Balıkçılıkta arz-talep dengesi oluşturularak, sürdürülebilir balıkçılığın sağlanması gereklidir. Ülkemizde kişi başı su ürünleri tüketimi dünya ortalamasının altındadır. Bunun artırılması için tedbirlerin alınması gerekmektedir.

Balıkçılık sektöründeki ürünlere yönelik dondurma, tuzlama, konserve ve paketleme ünitesi içeren işleme tesislerinin kurulması ekonomik anlamda sektöre katkı sağlayacaktır.”