KESK Çaycuma Bileşenleri, operasyonlar sonrasında meydana çıkan yolsuzluklar nedeniyle çarşı meydanında eylem yaptı. Eylemin ardından AKP Çaycuma ilçe binası önüne kadar düdük çalarak, slogan atarak, el fenerleriyle yüründü. Sık sık “Her yer rüşvet, her yer yolsuzluk; Hırsız var; Üç Bakan yetmez, Hükümet istifa” sloganlarının atıldığı eylemde konuşan Eğitim Sen Çaycuma Temsilcisi İsmet Akyol, “Hükümet halk nezdinde meşruluğunu yitirmiştir. Hükümet istifa etmelidir” dedi. Akyol, açıklamasında şu görüşlere yer verdi.

 

İTTİFAK ÇATIRDADI

 

11 yıldır tek başına iktidar olan AKP’nin yıllardır adım adım inşa ettiği yolsuzluk ve rant düzeni, 17 Aralık’ta başlatılan, yolsuzluk, rüşvet ve kara para aklama gibi iddialarla sürdürülen operasyonlar sonrasında daha net görülmeye başlanmıştır.

On bir yıldır iktidarda bulunan AKP ve gizli ortağı Gülen Cemaati arasındaki ittifak çatırdadı; etrafa rüşvet, yolsuzluk, ihtilas (aşırma), irtikâp (yiyicilik) yayıldı.

Ağızlarını her açtıklarında "Allah, Peygamber, din, iman" sözleri dökülenlerin nasıl da dünya malına tamah ettikleri, nasıl da lüks ve şaşaa düşkünü oldukları, nasıl da paraya taptıkları bir bir ortaya dökülüyor.

Her iki tarafın birbiriyle ilgili iddialarını birer itiraf olarak kabul ediyoruz. Çünkü ikisinin de masum olmadığını, suç ortağı olduklarını biliyoruz. Yolsuzluk, yoksulluk, zulüm düzeninin sorumlusu olduklarını biliyoruz. İktidarda on birinci yılını tamamlayan AKP, gizli ortağının da yardımıyla, örneklerine ancak tek parti diktatörlüklerinde rastlanan, eskisinden bile daha baskıcı, daha otoriter, daha totaliter bir rejim kurdu.

2014 bütçesinin görüşülmesi sırasında Sayıştay raporları ile tespit edilen usulsüz harcamaların AKP’nin çabalarıyla gündeme alınmadığı bir dönemde, bir ucu siyasi iktidara kadar uzanan yolsuzluk ve rüşvet operasyonun başlamış olması anlamlıdır.   

11 yıldır hemen her konuda ittifak halinde olan, muhaliflerine karşı ortak siyasi operasyonlar yapan AKP-Cemaat birlikteliğinin, ekonomik ve siyasal rant paylaşımı üzerinden çatışma içine girmesi sonucunda en çok mağduriyet yaşayanlar geniş halk kesimleri ve siyasi operasyonlar sonucunda tutuklanarak cezaevlerine doldurulanlardır.

 

UCU SİYASAL İKTİDARA DAYANDI

 

Yıllardır halktan, emekçilerden esirgenen kaynaklar, birtakım çevreler tarafından siyasi nüfuz kullanılarak yolsuzluk ve rüşvetin kaynağı haline getirilmiştir. Operasyonların merkezinde bakan çocuklarının, bazı iş adamlarının ve adı kara para aklama suçuna karışmış birtakım kişilerin de olması Türkiye tarihinin en büyük, en kapsamlı ve en organize yolsuzluk operasyonu ile karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir.  

Operasyonun başlamasının hemen ardından soruşturmayı yürüten polislerin görevden alınması ve savcıların görevden el çektirilmesi operasyonun ucunun siyasi iktidara dayandığını ve siyasi müdahaleler üzerinden gerçeklerin üzerinin örtülmek istendiğini göstermektedir.

Halk yoksulluktan inim inim inlerken paralar ayakkabı kutularında, çelik kasalarda bakan çocuklarına sunuluyor. Daha iki gün önce kırk günlük bebek soğuktan öldü. Geceleri aç yatılan, soğuktan insanların öldüğü memleketimizde onlar milyon dolarları kendilerine peşkeş çektiler.

Henüz yolsuzluk ve rüşvet operasyonu ile ilgili olarak bütün gerçekler ortaya çıkarılmamış olmasına karşın, Başbakan başta olmak üzere, hükümet çizgisinde yayın yapan gazeteler ve yandaş sendikalar, yolsuzluk ve rüşvet operasyonları karşısında “tek ses, tek yürek” olmuş, yolsuzluk yapanların açığa çıkarılmasını isteyenleri suçlayan açıklamalar yapmış olmaları kabul edilemez. Yıllardır “adalet” ve “hukukun üstün­lüğü” gibi kavramlarla her türlü yolsuzluğun, adaletsizliğin ve hırsızlığın üzerini örtme girişimlerine izin verilmemelidir.

 

HIRSIZLIKTA GELİNEN SON AŞAMA

 

Siyasi iktidar temsilcilerinin, yapılan operasyonu “küresel bir komplo” olarak değerlendirmesi, Türkiye’nin “büyümesini istemeyenlerin”, “ekonomik istikrarı” ve “huzur ortamını” bozmak isteyenlerin yapmaya çalıştığını iddia etmesi, içine düştükleri acizliğin ve yolsuzluk soruşturmasının hedefinde olduklarının somut bir yansımasıdır.

Yapılan bütün siyasi müdahalelere rağmen her geçen gün derinleşmesi kaçınılmaz olan yolsuzluk ve rüşvet operasyonların yıllardır üzeri örtülen çok sayıda yolsuzluğun, hırsızlığın, yağma ve talanın gelinen aşamadan sonra halktan gizlenmesi mümkün değildir. 

İktidarın olanaklarını kullanarak yolsuzluk yapan, kendi çıkarları için rüşvet çarkı kuran ve işletenler, yolsuzluklar üzerinden sağladıkları kaynaklarla küfeleri dolduran ve her türlü kirli ilişkiye girenler ortaya çıkarılmalı, başta siyasiler olmak üzere bu işte sorumluluğu olanlar hesap vermelidir.     

      Hükümet halk nezdinde meşruluğunu yitirmiştir. Hükümet istifa etmelidir! Yolsuzluk, rüşvet, yağma ve talan politikalarına son verilmelidir!  Üç bakan yetmez hükümet istifa! Yolsuzluk, rüşvet, yağma düzeni yıkılsın!”