-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:

 

-“Türkiye tarımda her açıdan kendine yeter ülke

haline gelmeli, üretim açığımız olan alanlarda

yerli üretim artırılmalı, yerli malı kullanılmalıdır”

-“Vatandaşlarımız ithal ürün kullanmamaya özen

göstermeli, çok çeşitli, lezzetli tarım ürünlerimizi

tüketmelidir”

-“Yabancı ürünleri tercih ettiğimizde kendi çiftçimiz

yerine ithalat yaptığımız ülkenin çiftçisine kazandırıyoruz.

Bu konuda toplumsal bilincimizi artırmamız gerekiyor”

-“805 milyon insanın aç yaşadığı dünyamızda

israf günahtır. Üretimde, kullanımda kayıpları en

aza indirmeliyiz”

-“Stratejik bir sektör olan tarıma yatırım yapanlar

uzun dönemde kazançlı çıkarlar”

-“Aile işletmeleri tarımın omurgası. ‘Bu sene kazanamadım,

seneye de kazanamam’ diye hemen sektörden çıkmıyor.

Sonuna kadar sektörde kalıyor. Çünkü başka mesleği yok”

-“Aile işletmeleri desteklenmeli, geliştirilmeli ki tarımda

üretim sürdürülebilir olsun”

-“Tarımda rekabetçiliğe, dışa bağımlı olmamaya, yerli

malı tarımsal ürün tüketmeye yoğunlaşılması gerekir”

 

 

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye’nin tarımda her açıdan kendine yeter ülke haline gelmesi, üretim açığı olan alanlarda yerli üretimin artırılması, yerli malı kullanılması gerektiğini bildirdi.

 

Bayraktar, Tutum, Yatırım ve Türk Malları haftası nedeniyle yaptığı açıklamada, Türkiye’nin, dünyada, sebze, meyve başta olmak üzere çok sayıda tarım ürününde ilk sıralarda yer aldığını, ürün çeşitliliğiyle de başa güreştiğini belirtti. Şemsi Bayraktar, fındık, kiraz, incir, kayısı, ayva üretiminde dünya birincisi olan Türkiye’nin, vişne, kestane, kavun, karpuz, hıyar üretiminde ikinci, nohut, Antep fıstığı, biber ve elma üretiminde üçüncü, ceviz, zeytin, domates, taze fasulye, ıspanak, mercimek, haşhaş tohumu üretiminde dördüncü, kuru çay, patlıcan üretiminde beşinci olduğunu vurguladı. Bayraktar, arpa, şekerpancarı, kuru soğan, greyfurt, armut üretiminde altıncı, aspir, limon üretiminde yedinci, kütlü pamuk, çavdar, ayçiçeği üretiminde sekizinci, buğday üretiminde onuncu, patates üretiminde onüçüncü sırada bulunduğunu bildirdi.

 

“Türkiye hemen her ürünü üretebilen bir ülke”-

 

Çok çeşitli mikro klimaları barındırması nedeniyle Türkiye’nin hemen her ürünü üretebilen bir ülke olduğunu, buna rağmen, tarımın yapısal sorunlarının çözülememesi, teknik ve ekonomik olarak sulanabilecek 2,6 milyon hektar tarım alanının hala sulamaya açılmaması yüzünden başta yağlı tohumlar olmak üzere bazı ürünlerde üretim açığı verildiğini belirten Bayraktar, şunları kaydetti:

“Türkiye, gıda ve tarımda net ihracatçı ülkelerden biri. 17 milyar dolara yakın gıda ve tarım ihracatı yapıyor. Gıda ve tarımda 5,7 milyar dolar dış ticaret fazlası veriyor. Bununla kronik bir şekilde dış ticaret açığı veren ülkemizin 5,7 milyar dolarlık dış ticaret açığını kapatıyor. Yine tarımsal anlamda bir cennet olan ülkemizin 11,2 milyar dolarlık gıda ve tarım ithalatı yapmaması gerekir. Bunun önemli bir bölümünü ayçiçeği, soya fasulye gibi yağlı tohumlar oluşturuyor. Pamuk ithalatımız da önemli boyutlarda. Türkiye tarımda her açıdan kendine yeter ülke haline gelmeli, üretim açığımız olan alanlarda yerli üretim artırılmalı, yerli malı kullanılmalıdır. Özellikle meyvelerde, bazı gıda sanayi ürünlerinde ithal ürünler de kullanıldığını görüyoruz. Vatandaşlarımız ithal ürün kullanmamaya özen göstermeli, çok çeşitli, lezzetli tarım ürünlerimizi tüketmelidir. Çiftçimiz, gecesini gündüzüne katarak her türlü ürünü yetiştirmektedir. Ebeveynler de çocuklara yerli malı kullanmayı teşvik etmelidir. Yabancı ürünleri tercih ettiğimizde kendi çiftçimiz yerine ithalat yaptığımız ülkenin çiftçisine kazandırıyoruz. Bu konuda toplumsal bilincimizi artırmamız gerekiyor.”

 

Bayraktar, tarımda üretim açığı bulunan ürünlerde yeterliliğin sağlanması için desteklerin hayati önemde olduğunu bildirerek, “girdiler makul seviyede tutulmalı, destekler artarak sürdürülmelidir” dedi.

 

“Aile işletmeleri desteklenmeli”-

 

Yerli malı haftasında tarımsal üretimin önemini bir kez daha vurgulamanın şart olduğunu bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:

 

“Tarım tüm ülkeler için tarihin her döneminde vazgeçilmez ve stratejik bir sektör olmuştur. Gelecekte de bu değişmeyecektir. Stratejik bir sektör olan tarıma yatırım yapanlar uzun dönemde kazançlı çıkarlar. Yalnız, tarıma yatırım yapan şirketler biraz işler ters gitse, sıkıntıya girse hemen sektörden çıkıyorlar. Uzun vadeli düşünmüyorlar. Tarıma yatırım kesinlikle uzun vadeli planlamalarla yapılmalıdır. Burada aile çiftçiliği önemli. Bu yıl Birleşmiş Milletler tarafından aile çiftçiliği yılı ilan edildi. Çünkü, aile işletmeleri tarımın omurgası. ‘Bu sene kazanamadım, seneye de kazanamam’ diye hemen sektörden çıkmıyor. Sonuna kadar sektörde kalıyor. Çünkü başka mesleği yok. Aile işletmeleri desteklenmeli, geliştirilmeli ki tarımda üretim sürdürülebilir olsun.”

 

“Üretimde, kullanımda kayıpları en aza indirmeliyiz”-

 

Dünya nüfusunun 2050 yılına kadar en az 2-2,5 milyar artarak 9,5 milyara ulaşacağı tahmin edildiğini belirten Bayraktar, şu bilgileri verdi:

 

“Nüfus artışı hızlı ve bu insanların doyurulması gerekiyor. Sadece nüfus artışı değil, tüketim alışkanlıkları da değişiyor, gıdaya talep nüfustan hızlı artıyor. Yapılan tahminler, 2050 yılına kadar dünyada gıdaya talebin yüzde 60 artacağı yönünde. Buna karşın şu anda bile 805 milyon insan aç. 805 milyonun aç yaşadığı dünyamızda israf günahtır. Üretimde, kullanımda kayıpları en aza indirmeliyiz. Bugün sebze, meyvenin bazı hesaplara göre dörtte biri çöpe gidiyor. Ekmekte israfın boyutları ortadadır. Milyonlarca ton gıda çöpe atılıyor.”

 

Bayraktar, tarımda rekabetçiliğe, dışa bağımlı olmamaya, yerli malı tarımsal ürün tüketmeye yoğunlaşılması gerektiğini vurguladı.