Tarihsel ve kültürel mirasını ihmal eden ve sahiplenmeyen kaç tane il veya ilçe olduğuna dönük bir araştırma yapılmış mıdır ki?

Yapılmış ise de  bu listede Kdz.Ereğli mutlaka en ön sıralarda vardır.

Çünkü…

Kdz. Ereğli tarihsel zenginliğini tanıtmamaktaki ihmalciliğinden hiç vaz geçmemektedir.

Örneğin mi?

Saymakla bitmez/bitirilemez.

 

Çok boyutlu masaya yatırılıp konuşulması gereken bu konuda şimdi sizlerle paylaşacağım bir belge vardır.

Belgenin altındaki imza şu anda görevde olan Zonguldak Vali Yardımcısı Hüseyin Ergi’ye aittir.

Konu Uzun Mehmet.

Kdz. Ereğlili Uzun Mehmet’in 1829 yılında Köseağzı’nda deniz ile buluşan Neyrendere yatağı üzerinde bulunan değirmene un öğütmeye gittiğinde;  dere yatağında bulduğu siyah taş parçalarını değirmendeki ocağa atması ve attığı bu taş parçalarının da yandığını görmesi ile bulduğu taşkömürü ile bu bölgede sanayi başlamıştır.

1848 yılında başlayan kömür işletmeciliği ve gelinen bugün arasında yaşananları es geçerek konunun özüne geliyorum.

İlk kömür işletmeciliğinin başladığı Kandilli’de, Uzun Mehmet’in kaşifliğine olan vefa son yıllara kadar hiç unutulmamış ve her yıl  8 Kasım Dünya Kömür Günü ile birlikte Uzun Mehmet doğduğu Kestaneci’de anılmıştır. Kandilli’den kamyondan bozma otobüslerle Kestaneciye getirilen iş elbiseli madenciler düzenlenen etkinliklere hep destek verip katılmıştır. Ki, ayrıca Kandilli’den Kestaneci’deki okullara da kışlık kömür gönderilmiştir. Osmanlı döneminden itibaren Uzun Mehmet’in ailesine maaş bağlanmıştır.  En son kömür işletmesinin Etibak’a bağlı olduğu dönemdeki yönetim kurulu kararı ile Uzun Mehmet’in torununa bağlanan maaşların belgesi de açıklanmıştır.

İşte bu tarihsel kimliği olan Uzun Mehmet’e doğduğu kent bir türlü gereken değeri vermemiş ve sahip çıkmamıştır dersem kimse alınmasın.

Hatta biraz daha ileri giderek, Uzun Mehmet’i yok sayma gibi hastalığa yakalananları da biliyoruz.

Neyse..!

Zonguldak’ta 21 Haziran tarihinde bir kutlama yapılır. Valiliğin resmi kutlama programında, Zonguldak’ın kurtuluşu  Günü’nün dışında bir de Uzun Mehmet’i anma  vardır.

Ereğlili Uzun Mehmet için  doğduğu kent olan Ereğli’de  anma töreni yapılarak yaşanan  bu iki ayrı etkinliğe son verilmesi yönünde Kandilli Kültür Derneği harekete geçti. Dernek yönetimi, Zonguldak Valiliğine başvurarak resmi girişimini başlattı.

İyi ki başvurmuş.

Bu başvuruya  valilik tarafından verilen yanıtta konu  tüm çıplaklığı ile nihayet ortaya çıktı.

 

Vali Yardımcısı Sayın Ergi diyor ki: Zonguldak Belediye Meclisinin 3 Haziran 1983 tarihinde   aldığı bir karar var.

Zonguldaklı meclis üyeleri uyanık.

Ereğlili Uzun Mehmet için Zonguldak’ta resmi anma töreni yapılması yönünde karar alırken Zonguldak’ın Kurtuluş Günü’nü de fırsat olarak önergeye ekleyivermişler.

Uyu Ereğli uyu!

 

Zonguldak Belediyesinin aldığı Meclis kararı; Vali Yardımcısının yanıt yazısında şöyle yer alıyor:

‘Uzun Mehmet’i Anma ve Kömür Bayramı olarak 8 Kasım gününün belirlenmiş olmasına rağmen 8 Kasım gününün gerek Uzun Mehmet gerekse kömür ile ilgisinin belirlenemediği yapılan araştırmalar neticesinde kesin kayıt ve kanıt tespit edilemediği:

‘Şehrin düşman işgalinden kurtarıldığı 21 Haziran 1921 gününün şehir ile birlikte kömür içinde önemli bir dönüm noktası teşkil ettiği:

‘Mondros Mütarekesi hükümleri gereğince Fransız işgalinde bulunan kömür havzasının maruz kaldığı bu işgalden kurtarıldığı 21 Haziran gününün Kömür Havzasının İşgalden Kurtuluşu ve Uzun Mehmet’i Anma Günü olarak tespitine, denilmektedir.”

 

Devamında:

“Açıklanan nedenlerle 21 Haziran’da ‘Zonguldak’ın Düşmandan İşgalinden Kurtuluşu ve Uzun Mehmet’i Anma Günü” birlikte kutlanmaktadır.”

 

**

 

Kdz. Ereğli Belediyesi’nin eski meclis kararları ah bir bulunup da gün ışığına çıkarılabilse, neler olur neler.

Bu kararlar, yakın tarihimizi bile öyle bir belgeler ki.

Örneğin bu kararlardan bir tanesinde de 1920 yılında çarşı merkezindeki parka  neden  Uzun Mehmet adının verildiği de  ortaya çıkarılır.

Ve tüm sokak ve cadde isimlerinin gerekçesini bile öğreniriz.

Ereğli’nin kimlere fahri hemşerilik ünvanları verdiğini de.

 

Ancak !

Ortada muhatabı da bulunamayan bir soru vardır:

O da şudur:

Peki bu konuda kim çalışma yapacaktır?

Ya da böyle bir amaç var mıdır?