Grup Gündoğarken’in seslendirdiği “Ankara’dan abim geldi” şarkısının sözlerini anımsar mısınız? Şu ülke olarak havada kara bulutların dolandığı zorlu günlerde ilaç gibi geliyor insanın ruhuna o sözler.

“…Bir sinemanın önündeyim/ Siyah beyaz bir film varmış/ Annem babam beni çok severmiş/ Ankara'dan abim gelmiş/ Evde bir bayram havası/ Annem babam beni çok severmiş…”

Ne çok severmiş?

Ne güzel şey sevmek!

Sevginin içini doldurmak.

Yalansız.

Duru.

Sıcak!

*

Şarkılar enerji veriyor.

Yelkenleri fora ettiriyor.

Dinledikçe dinletiyor.

Kimi zaman hüzünlendirdiği gibi gülümsetiyor.

“İçimi kemirir durur çok zaman/ Olur olmaz bir yerde/ Olur olmaz sorular/ Açılır zaman zaman bir kapı/ Olur olmaz bir yerden/ Olur olmaz bir yere…”

*

Yurt dışında yaşayan kızım ve torunum geldiği günden bu yana bizim evde bu şarkının sözlerinden dökülen heyecanın izleri dolanıyor.

Özlem yüklü.

Umut dolu.

Neşeli.

Aile olmanın doyumsuz keyfinin koynuna saklanmak ve oradan çıkmamaya çalışmayı anlatabilecek sözleri bulmak hiç de kolay değil. Kuşlar bile ne kadar özel olduklarını güllerin dallarını salıncak yaparak anlatır şakıyışlarıyla.

“….Dağılır duman duman bir ömür/ Olur olmaz karşımda/ Olur olmaz geceler/ Karışır mesafeler o anda/ Olur olmaz uzaklar/ Olur olmaz kısalır ….”

Sevgi de sarhoş olmak, geleceğin güzelliklerinin kilometre taşları değil midir?

*

NAZIM HİKMET, Saman Sarısı şiirinde, 'Sen mutluluğun resmini yapabilir misin ABİDİN ?' sorusuna bir resimle değil bir şiirle yanıt vermiş ABİDİN DİNO:

MUTLULUĞUN RESMİ

Kokusu buram buram tüten/ Limanda simit satan çocuklar/ Martıların telaşı bambaşka/ İşçiler gözler yolunu./ İnebilseydin o vapurdan/ Ayağında Varna'nın tozu/ Yüreğinde ince bir sızı./ Mavi gözlerinde yanıp tutuşan/hasretle kucaklayabilseydim/seninle, bir daha./ Davullar çalsa, zurnalar söyleseydi/ Bağrımıza bassaydık seni Nazım,/ Yapardım mutluluğun resmini/ Başında delikanlı şapkan,/ kolların sıvalı, kavgaya hazır/ Bahriyeli adımlarla düşüp yola/ Gidebilseydik Meserret Kahvesine,/ İlk karşılaştığımız yere/ Ve bir acı kahvemi içseydin./ Anlatsaydık/ o günlerden, geçmişten, gelecekten,/ Ne günler biterdi,/ Ne geceler.../ Dinerdi tüm acılar seninle/ Bir düş olurdu ayrılığımız, anılarda kalan./ Ve dolaşsaydık Türkiye'yi/ bir baştan bir başa./ Yattığımız yerler müze olmuş,/ Sürgün şehirler cennet./ İşte o zaman Nazım,/ Yapardım mutluluğun resmini/ Buna da ne tuval yeterdi;/ ne boya... -Abidin Dino