Selçuk Usta’yı yeni tanıdım. Ereğli’nin Emirali Köyü’ndenmiş. Babası da Temel!

Sordum ki, Temel’i Kandilli’den iyi tanırmışım.

Sendikal mücadelelerin içinde olan Madenci Temel’in oğlu Selçuk inşaat işçisi.

İnşaat ama elinden gelmeyen yok.

On parmağında on marifet var.

Sadece inşaat da değil.

Her mesleği anlıyor ve biliyor.

Takır takır da bilgi ve beceresini yaptığı iş ile de kanıtlıyor.

Çalışırken şen şakrak.

Arada bir “ta ta!” diye araya sıkıştırma da yapıyor.

Dediği saatte işinin başında ve verdiği sözü de yemiyor.

Yani, özü ve sözü ile yiğit bir emekçi.

*

Selçuk’un konuşma şivesi, tam bir Ereğlili.

Ereğlili dediğim öz be öz Türk.

Türk, tabi ki Türkçe konuşur.

Eyce ve eycebubayı bilenler bilir.

Kraliçe ve kraliçenin kocasıdır bu iki sözcük.

Ta atalardan gelir.

Bu duru Türkçe köylerimizde yaşıyor/kısmen de olsa yaşatılıyor.

*

Selçuk yaptıkları işteki bir bozulmayı görünce kendi kendine kızarak dedi ki:

“Evecen köpek, kotsüz göbez doğurur.”

“Ne, ne , ne?” dedim.

Tekrar aynı sözü tekrarladı.

“Evecen”i aceleci,

“Kötsüz göbezi “de “götsüz köpek” yavrusu anlamında kullandı.

*

Ereğli’nin kimbilir daha ne atasözleri vardır.

İçinde argoda bulunan bu sözler, Türkçe.

Derlemek lazım.

Türkçe öğretmenlerimiz araştırmacılarımız için Ereğli kültüründen zenginlikler çok da.