İnsanoğlunun ilkel dönemlerden bu yana evrim geçirdiğini ve hala geçirmekte olduğunu biliyoruz. İhtiyaçlarımıza göre de evrildiğimiz açık. Ama bu evrilmenin yönü ne yazık ki her zaman doğru yönde olmayabiliyor. İşte o zaman da devriliyoruz.

Şehrimizde sahile dolgu yapılma isteği çoğunluğun evrilmeyip devrildiğini ortaya koydu. Hatta ikili oynayanlar, bundan çıkar sağlamaya çalışanlar, siyasete alet edenler görüldü. Şehrin esas sorunları gözden kaçırıldı. Bunun yerine çıkar, menfaat ön plana geçirildi. Zaten bugün yaşadıklarımızın temelinde de bu var. Bu da bizim evrilmediğimizin göstergesi. Eğer evrim geçirseydik bu sorunlara çanak tutan idarecileri seçmez bunları konuşmazdık. Sürekli sorunları gözardı edip menfaatleri, çıkarları peşinde koşan yöneticilerle evrilmeyip devrileceğimiz de açıktır.

Bir diğer örnek, ormanlardır. Ormanlar yağış rejimini düzenler, sel, erozyon, heyelanı önler, havayı temizler, oksijen-karbondioksit dengesini sağlar, havadaki karbon ve zehirli gazları emer..

Bütün bunları bilmemize karşılık, ormanlarla savaş halindeyiz. Kesip yok ediyoruz. Ormanların azalmasıyla iklimlerin değiştiğini biliyoruz ama ses çıkarmıyoruz. Doğaya savaş açmış durumdayız ama biz de onun bir parçası olduğumuzu unutuyoruz. Doğayı her ne kadar dizginlediğimizi, sorunu istediğimiz yönde çözdüğümüzü düşünsek de sonucun böyle olmadığını görüyoruz. Doğa, evrime uygun olmayan ondan aldıklarımızı her zaman geri almaktadır. Örneğin; barajlar ortalama 50 yılda dolmakta, balıkçı barınakları ve limanlar sığlaşmaktadır.

Akarsu yataklarında ağaç kesimi, yapılaşma sele neden olmaktadır. Tarım için kurutulan bataklık, göletler, göller kuraklığa ve sele neden olmaktadır. Kıyılara yapılan yollar çökmekte, su baskınları görülmektedir.

Yine Ereğliye dönelim. Şehrin tüm sorunları çözümlenmiş gibi denizi doldurma, bundan menfaat sağlama girişimleri başlatılmıştır. Gerçekten bu dolguya ihtiyaç var mı, nelere mal olabilir diye sorulmadan harekete geçilmiştir.

İhtiyaç var mı sorusunu sorabilmek için evrim geçirmiş olmak gerekir. Az sayıdaki bu insanların da seslerini bastırmak için her şey yapılmaktadır.

Doğada sorunlarına uygun evrim geçirmeyen canlıların yok olduğunu veya devrildiğini görüyoruz. Eğer evrim geçirmez ve geçirmemiş insanları seçmeye devam edersek her durakta devrileceğimiz ortadadır.

Kararımızın evrilmek mi devrilmek mi olacağı geleceğimizi belirleyecektir.

Doğaya karşı savaşı kazansak bile kaybedeceğiz!..