Kdz. Ereğli Belediyesi toplumun  her kesimi tarafından alkışlanacağını tahmin ettiğim   bir hizmete yeniden imza attı.

Bu imzanın adı; ramazan aylarında yoksul ve muhtaçların yapılması gereken aş dağıtımı.

1994 yılında başlatılan bu uygulama, Türkiye’ye örnek olurken, 2007 yılında değişen belediye yönetimi sıcak aş dağıtımını durdurdu ve iftar çadırları kurdu.

Bu çadırlarla tabi ki bol bol siyaset yapıldı.

12 yıl devam eden iftar çadırlarına bu yıl son verildi ve fabrika ayarlarına dönülerek, yoksul ve muhtaçların evlerine kadar sıcak aş dağıtımına başlandı.

Doğru bu idi!

Yanlıştan dönülmesi ve yeniden insanı insan yapan kavramlar çerçevesinde yoksulluğun siyaseten sömürülmesine  “hayır!” denilmesini “güzel örnek” olarak görmek gerekiyor.

DE-Ğİ-ŞE-CEK !

Birkaç kez oy verdim ama 12 Eylül’den sonra yeniden açılan CHP’li olmadım. Hatta bu CHP’nin samimiyetsiz ve beceriksizliklerinden dolayı halkın umudu olamadığından iktidara ayakta tutan en önemli siyasi hareket olarak görenlerden de biriyim. Bu görüşüm 31 Mart seçimlerinde azıcık yerinde oynadı. Ancak yine de umutlu olmadığını özellikle ifade etmek isterim.

Halk adına görev talep edip seçilenler, vekildir.

Asil olan ise millettir!

Durum böyle iken, ele geçirip oturdukları koltukları babasının şirketini yönetir gibi dolduranlardan, kendilerini “halkçıymış gibi” görüp gösterenlerin büyük çoğunluğunun  seçimden önce ve sonraki hal ve hareketleri, asla ve asla halkçılık fotoğrafı vermez.

Halkçılığı sömüren şımarıklardır bunlar.

Kendini beğenmiş.

Kasıntı.

Sultana bile selam vermeyecek kadar burnu büyükler topluluğundan o kadar kötü örnek gördük ki.

Say say bitmez!

Ama…

31 Mart seçimleri sonrasında, tüm siyasetçilere örnek olacak söz ve davranışlarıyla dikkat çeken Ekrem İmamoğlu’nun sevgi diliyle toplum ile kurduğu gönül bağı, “işte halkçılık budur halkçılığı sömürüp duran tiplere kapak olsun” diyesim geliyor.

Kendilerine oy vermeyenleri “koyun” diye tabir edip, Türk Halkının yarısına hakaret edecek kadar seviyesizler ders alsın İmamoğlu’nun konuşmalarındaki incelikten.

Bu ülkede hangi görüşten olur ise olsun insanları kazanmak yerine ötekileştiren ve miladını çoktan doldurmuş siyasi kafanın format ile de düzelmeyeceğini herkes görüyor.

İmamoğlu gibi, “merhaba” demeyi bilenlerin öne çıktığı yeni siyasi süreçten, elbette ki kazanan ülke demokrasisi ve üslubu olacaktır.

Biliyoruz ki, kötü örnek örnek değildir.

İyi örnek İmamoğlu’nun altını çizerek bugün sizlerle paylaşacağım ifadeleri şöyle:

 “Türkiye'de siyasetin dili de-ği-şe-cek. Bitti. Değişmeli. Pozitif dil, güzel dil, gülümseme, kucaklama… Biz, neyiz Allah aşkına? Millet bize yetki verdi, biz de millete hizmet edeceğiz. Tamam, bitti. Biz, kimsenin patronu değiliz. Patron gibi davrananları, kişisel irade kullananların dili değişmeli. Onların süreci artık bitmiştir. Yeni nesil bir siyaset, yeni nesil bir belediyecilik.”