4857 sayılı İş Kanun'a tabi işçilerin ücret alacaklarının zamanında ödenmemesi durumunda gecikme nedeniyle en yüksek banka mevduat faizi uygulanmaktadır. 212 sayılı Kanunla değişik 5953 sayılı kısaca Basın İş Kanunu’na göre gazetecilerin ücretleri her ay peşin olarak vaktinde ödemeyen işverenler, bu ücretleri, geçecek her gün için yüzde beş fazlasıyla ödemeye mecbur oldukları düzenleme getirilmişti, iptal edildi.

Anayasa Mahkemesine yapılan iptal başvurusunda; Basın İş Kanununa göre günlük yüzde beş gecikme tazminatı günlük yüzde beş üzerinden hesaplandığında “faiz olarak yıllık yüzde 1.825 fazlasıyla ödenmesinin gerektiği, ayrıca bu zamlı ödemeye yıllık yüzde dokuz oranında yasal faizin uygulandığı, bu durumda basın mesleğinde çalışanların diğer çalışanlara göre yüz kat daha fazla ödeme alabildiği, çalışanlar açısından ücretin zamanında ödenmemesi durumunda uygulanacak zam ve faiz oranında yüz kat gibi bir fark oluşması nedeniyle diğer çalışanlara göre gazetecilere bariz bir ayrıcalığın tanındığı” gerekçeleriyle bu durumun kanun önünde eşitlik, hukuk devleti ve hukuki güvenlik ilkelerini zedelediği, gazetecilerin görevleri ve konumları gereği diğer çalışanlardan farklı olduğu düşünülse bile zam ve faiz oranında yüz kat gibi bir fark oluşmasının makul ve ölçülü olmadığı, söz konusu hükmün basın mesleğinde çalışanlar ile çalıştıranlar arasında serbestçe sözleşme yapılmasını önlediği için sözleşme hürriyetini de ihlal ettiği, ayrıca çalışma barışına zarar verdiği belirtilerek kuralın Anayasa'nın başta eşitlik olmak üzere bazı maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

Anayasa Mahkemesi, ücret ödemesinin gecikme halinde “faiz olarak yıllık yüzde 1.825 fazlasıyla” ödenecek olmasının yüksekliğini ve “bu kuralın icrası ve doğurduğu sonuçlar bakımından basın sektöründe faaliyette bulunan teşebbüs ve işletmeleri doğrudan etkileyebilecek nitelikte” görmüştür. Bu nedenle Anayasa'ya aykırılık itirazını basın sektöründe faaliyet yürüten kişilerin teşebbüs özgürlüğü çerçevesinde ele almıştır.

Anayasa'nın 13. Maddesinde göre; temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği düzenlenmiştir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz. AYM’ye göre teşebbüs hürriyetine sınırlama getiren bu kanuni düzenlemenin Anayasa' da öngörülen sınırlama sebebine uygun olması ve ölçülü olması gerekir.

Anayasa Madde 55 ile çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret almalarını anayasal güvence altına alınmıştır. İşçinin emeğinin karşılığı olan ücret geliri korunmalı, bu ücretin eksiksiz ve zamanında ödenmesi sağlanmalıdır. Ücret hakkının gerçek anlamda korunması sadece işçiye adaletli bir ücret sağlamayla değil bu ücretin işçiye tam ve zamanında ödenmesini sağlayacak güvenceli bir düzenin kurulabilmesiyle mümkün olacaktır.

“Gazeteciliğin diğer iş kollarına göre farklı çalışma tarzı ve demokratik toplumun varlığında ve devam ettirilmesinde sahip olduğu önemli rolü nedeniyle bazı özel düzenlemelere bağlı kılınması konusunda gazeteciler yönünden farklı bir koruma rejiminin benimsenmesi kanun koyucunun takdirindedir. Toplumu doğru bilgilendirme gibi önemli görevleri bulunan gazetecilerin bu görevi yerine getirirken işverenin etkisinden mümkün olduğu kadar arındırılmaları ve bunun için de ücretlerinin güvence altına alınması gerekmektedir. Bazı alacakların gününde ödenmemesi halinde günlük yüzde beş fazlasıyla ödenmesi gerektiği yönündeki düzenlemenin amacının da toplumu doğru bilgilendirme görevi olan gazetecilerin ücret alacaklarını güvence altına almak olduğu anlaşılmaktadır. Bu bağlamda gazetecilerin demokratik toplumda yüklendikleri görev ve sorumluluklarını en iyi şekilde yerine getirebilmeleri için diğer ücretlilere göre ücret alacaklarının özel düzenlemelerle teminat altına alınmasının anılan amaca ulaşma yönünde elverişli ve gerekli olmadığı söylenemez” (AYM Kararından).

Anayasa Mahkemesine göre gazetecilerin ücretleri korunmalı ve güvence altına alınmalıdır. Ama işvereninin teşebbüs özgürlüğü ile hür teşebbüsün korunması ve külfetsiz kazanç sahibi olmaları gerektiğini gerekçeli kararında şöyle açıklamaktadır: “Ancak getirilen sınırlamanın orantılı bir tedbir olup olmadığı da değerlendirilmelidir. Kişilerin iktisadi faaliyetlerini etkileyebilecek düzenlemeler açısından orantılılık ilkesi kamu yararı ile kişinin teşebbüs hürriyetinden yararlanabilmesi arasında makul bir denge kurulmasını gerektirmektedir. Bir başka ifadeyle işverenin teşebbüs özgürlüğü ile gazetecilerin ve toplumun çıkarları arasında makul bir denge kurulmalıdır. Bu bağlamda ücret alacaklarının zamanında ödenmemesi durumunda uygulanacak yaptırımın teşebbüs sahiplerine aşırı ve katlanılamaz bir külfet yüklememesi gerektiği açıktır. Çok yüksek meblağlara ulaşabilen yüzde beş fazla ödeme kuralının işverene aşırı bir külfet getirdiği ve bu sınırlamanın sebepsiz zenginleşmeye sebep olabileceği anlaşılmaktadır. Ülkemizde reel enflasyon ve yasal faiz oranları dikkate alındığında yılda yüzde 1.825 oranında fazla ödemeye ulaşabilen sorumluluğun orantılı bir sınırlama öngördüğü söylenemez.”

Sonuç olarak bu durumda “ücret olarak ödenmesi gereken çok yüksek meblağların ortaya çıkması hukuk devletinin gereklerinden olan adalet ve hakkaniyet ilkeleriyle de” bağdaşmadığı görüşünde olan Anayasa Mahkemesine göre; “Gazetecinin ücretini korumak ve elde edemediği ücretin zamanında ödenmesini sağlamak için kuralla getirilen ekonomik tedbirin ağırlığı dikkate alındığında böyle bir ödemeye karar verildiği zaman ulaşılan miktar, işverenin ekonomik varlığını ve geleceğini ağır bir şekilde etkileyebilecektir. Açıklanan nedenlerle kuralla teşebbüs ve çalışma özgürlüğüne getirilen sınırlamanın orantısız olduğu ve bu nedenle kuralın ölçülülük ilkesini ihlal ettiği anlaşılmaktadır.”

Anayasa Mahkemesi Anayasa'nın 10. Maddesinde yer alan kanun önünde eşitlik ilkesinin “eylemli değil” hukuksal eşitlik olarak öngörüldüğünü ve basın sektöründe çalışan gazetecilere ücret alacaklarının zamanında ödenmemesi durumunda gazeteciler ile diğer kanunlara tabi çalışan işçiler arasında bir farklılık yaratıldığı kanaatindedir.

Farklı düzenleme bir ayrıcalık tanınması niteliğinde olmamalıdır, makul bir temele dayanması ve ölçülü olması gerekir. AYM, gazetecilerin ifa ettiği görevin özelliği gözetildiğinde diğer ücretlilere göre gazeteciler lehine getirilen farklı düzenlemenin nesnel ve makul bir temele dayandığı kanaatindedir. AYM kararında “nesnel ve makul bir temele dayalı olan farklı muamelenin ölçülü olup olmadığının da değerlendirilmesi” gerektiği görüşündedir. Gazetecilere yüksek oranda fazla ödeme yapılması sonucunu doğuran kanuni kural, basın sektöründe çalışanlar için diğer çalışanlara göre nesnel ve makul bir nedenle de olsa orantısız bir farklı muamelenin getirilmesine yol açmaktadır. Bu itibarla gazeteciler lehine kabul edilen farklı muamele ölçülü değildir ve kural eşitlik ilkesiyle de bağdaşmamaktadır.

Nitekim gazetecilere vaktinde ödenmeyen fazla çalışma ücretlerinin her gün için yüzde beş fazlasıyla ödenmesini öngören Basın İş Kanunun düzenlemesi Anayasa Mahkemesinin 19.9.2019 tarihli ve E.2019/48, K.2019/74 sayılı kararıyla Anayasaya aykırı bulunarak daha önce iptal edilmiştir.

Benzer içeriğe sahip olan Basın Kanunun 14/2. Maddesindeki “Gazetecilere ücretlerini vaktinde ödemeyen işverenler bu ücretleri geçecek her gün için yüzde beş fazlasıyla ödemeye mecburdur” düzenlemesi de Anayasa Mahkemesi’nin 25.12.2019 tarihli ve Esas 2019/108, Karar 2019/101 sayılı Kararı ile Anayasa'nın 2. (Cumhuriyetin Nitelikleri), 10.( Kanun Önünde Eşitlik), 13.(Temel Hak ve Özgürlüklerin Sınırlandırılması) ve 48. (Çalışma ve sözleşme Hürriyeti) maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiştir.

Basın İş Kanunu’na göre gazetecinin ücretinin her ay peşin olarak ödenmesi ve eğer zamanında ödenmemesi halinde gecikilen her gün için %5 fazlasıyla işveren gecikme tazminatı ödemesi kanuni yükümlülüktür. Artık %5 ödemesi iptal edildi.

Tek başına gazeteci, karşısında holdingler…

İşveren gazetecilerin ücretlerini sağlamakla ve korumakla yükümlü değil midir? Gazeteci ücretini bir ay, iki ay, üç ay ve/veya bir yıl ödemediğinde günlük %5 gecikme tazminatı ödenmesi kuralı işverenin, “teşebbüs” ve “çalışma özgürlüğü” ihlal etmiş sayılarak bu düzenlemenin holdinglere külfet yüklediğinin kabul edildiği Anayasa Mahkemesinin iptal kararı gerekçesi değil; karar gerekçesine karşı oylar adalete ve hukuka ve gazetecilik “hukukuna” çok daha uygundur ve ayrıcalık hiç değildir.

Ama ne yazık ki; Anayasa Mahkemesi 2019 yılı sonunda verdiği iki ayrı kararında 4 Ocak 1961 kabul tarihli 212 sayılı Kanunla değiştirilmiş olan 5953 sayılı Basın İş Kanunu’nun gazeteciler lehine kabul edilmiş olan bu düzenlemeyi elli dokuz yıl sonra iptal etmiştir.