Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı bu yıl hafta sonuna denk geliyor. Gazetelerde, “terör ve şehitler bahane edilerek 23 Nisan törenlerinin iptal edildi, edileceği” tartışılıyor…
Üç gün sonra 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı… Ulusal bayramların son yıllarda çeşitli bahanelerle sönükleştirilmesine tanık oluyorduk ki, sıra çocuk bayramına geldi anlaşılan…
Dünyada çocukların bayramı olan tek ülke Türkiye Cumhuriyeti’ydi… Atatürk bir ülkenin geleceği olan çocukların iyi şeylere layık olduğunu, çocukların iyi yetiştirilmesi gerektiğini düşünerek böyle bir temel atmış…
Ancak gelinen aşamada ülkemizdeki çocukların durumu da, geleceği de hiç de iç açıcı olmadığı gibi istatistiklere bakıldığında gittikçe de kötüye gidiyor…
Çocuk istismarlarında büyük bir patlama yaşanırken geçenlerde yine gazetelerde şöyle bir açıklama yer aldı ki, TÜİK’in son 10 yıllık verileri derlenerek yapılmıştı:
“250 bin çocuk istismara maruz kaldı. Sokaklarda yaşayan çocuk sayısı 50 bin. Bu çocukların yaklaşık 30 bini cinsel istismara maruz kalıyor. Bu çocukların yüzde 75’inin hırsızlık, gasp, yaralama gibi suçlardan kayıtları var…”
TÜİK verilerinden yola çıkmışken devam edelim. Türkiye nüfusunun yüzde 29.4’ünü çocuk nüfusu oluşturuyor. 2014 yılı itibariyle 77 milyon 695 bin 904 olan Türkiye nüfusunun yaklaşık 23 milyonu (tam rakam 22 milyon 823 bin 482) çocuk…
Yani toplumun aşağı yukarı üçte birini oluşturan çocuklar, maalesef geçen hafta da belirttiğimiz gibi toplumun temelini oluşturan sosyal yapılardaki bozulmadan yoğun şekilde etkileniyorlar. Herkesin bildiği gibi çocuk evliliklerinin yüzbinlerle ifade edildiği ülkemizde çocuk gelinlerin sayısı azalacağına 4+4+4 eğitim sistemiyle daha da artarak sürüyor. Özellikle kız çocuklarının önemli bir bölümü 8 yıllık zorunlu eğitimin 4+4+4 uygulamasıyla sekteye uğratılmasıyla ilk dört yıldan sonra aileleri tarafından okula gönderilmiyor. Örneğin, Eğitim Sen Merkez Kadın Sekreterliği’nin “Eğitimde Cinsiyetçilik Raporu”nda da belirtildiği gibi geçen yıl ortaokuldan mezun olan 36 bin 401 kız çocuğu liseye kayıt yaptırmadı. Eğitim Sen, açık lise veya açık imam hatip liselerine yönlendirilen kız çocuklarının sayısı da hesaba katıldığında gerçek rakamın çok daha fazla olacağının görüleceğini belirtiyor. Daha bugün Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın “çocuk gelinler”le ilgili bir soru önergesine verdiği yanıt basın duyurusuyla açıklandı. Erken yaşta ve zorla evliliklere ilişkin bilimsel araştırmaların yapılacağı ve önlenebilmesi için çeşitli çalışmaların yapılacağı ifade edilen Bakanlık yanıtında, TÜİK rakamlarına göre, son 5 yılda çocuk gelin sayısının (sadece 16-17 yaş grubunda) toplam 232 bin 313 (2010’da 45 bin 738, 2011’de 42 bin 700, 2012’de 40 bin 428, 2013’te 37 bin 481, 2014’te 34 bin 629 ve 2015’te 31 bin 337) olduğu bildirildi.
Etrafınıza şöyle bir bakın, 13-15 yaşındaki kızların babası, dedesi yaşındaki adamlarla evlendirildiğini göreceksiniz… Bu çağda hala 5 bin-10 bin lira başlık paralarıyla adeta satıldıklarına tanık olacaksınız… Özetlesi bu evlilikler imam imam nikahına dayalı olduğundan sayının bu rakamdan çok çok daha fazla olduğu ileri sürülüyor…
23 Nisan Çocuk Bayramı’nın 96’ncı yılını kutlarken maalesef bugün Türkiye’de uyuşturucu kullanma yaşı da, 10 yaşına düşmüş bulunuyor… Hemen her geçen gün çocukların suç işleme oranı adalet istatistiklerinde de belirtildiği gibi artarken sınırların aşıldığı cezaevlerinde binlerce çocuk çeşitli suçlardan tutuklu ve hükümlü bulunuyor…
Dünyada 58 milyon çocuğun eğitimden yoksun olduğu, 100 milyon çocuğun da ilkokulu bitiremediği, sonuç olarak da pek çok hükümetin temel eğitimi sağlama konusunda sınıfta kaldığını açıklayan Birleşmiş Milletler’e (BM) göre, Türkiye eğitim hedeflerini gerçekleştirmede 207 ülke arasında 65. sırada…
Gerek eğitim sistemindeki yozlaşma, gerekse geleneksel Türk aile yapısında son yıllarda yaşanan bozulma sonucu çocukların yoğun şekilde cinsel istismara maruz kalmasını yaşıyor Türkiye aynı zamanda… Üzücü, ama ailede, eğitim kurumlarında, yurtlarda yaşanan cinsel istismar olaylarındaki korkunç artış hemen her gün medyaya yansıyor sizlerin de bildiği gibi…
Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi cinsel taciz olaylarındaki artış üzerine yaptığı araştırmada, Türkiye’nin“Çocuklara tacizde dünya ikincisi” olduğunu verilerle ortaya koydu. Keza araştırmalar, çocukların “aile içi şiddetten” de yüzde 40-70 oranında etkilendiklerini ortaya koyuyor.
Taciz, tecavüz ve şiddetten böylesine etkilenen çocukların adalet arama hakkı ise yok gibi. Çocuk Hakları Uluslararası Ağı (CRIN) 12 Şubat 2016 tarihinde açıkladığı “Çocukların Adalete Erişimi Raporu”nda çocukların bu haklarını kullanmalarını sağlayacak yasal düzenlemeler göz önüne alınarak yapılan sıralamada Türkiye, 197 ülke arasında İsveç ve Peru ile 54’üncü sırada yer aldı. Raporun Türkiye bölümünde, mevcut mevzuatta adalete erişim önündeki engeller şöyle sıralandı:
. Çocuklarla ilgili mevzuat hayli parçalı durumda. Bu da çocukların adalete erişiminde güçlükler yaratıyor.
. Yasal çerçeve çocuğu değil aileyi ve devleti korumaya yönelik.
. Mevzuat, yaş temelinde çocuklara karşı ayrımcılık yapıyor. TCK 323 (2) maddesi, ebeveyne çocuğa disiplin uygulama hakkı veriyor…
İşte böyle… 23 milyon çocuğu olan Türkiye’de pek tabii ki, çocukların yüzde 6’sı çalışıyor, çalışmak zorunda kalıyor. 2015 yılında 18 yaşından küçük 63 çocuk iş kazalarında öldü ve 15 yaşından küçük çocukların çalıştırılmamasıyla ilgili uluslararası sözleşmeyi onaylayan ülkemizde ölen çocukların 18’i 14 yaşından küçüktü…
Evet, kutlanıp kutlanmaması tartışılan bir 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı öncesi ülkemizdeki çocukların içinde bulunduğu durum gördüğünüz gibi hiç de iç açıcı değil. Karaman’da 10 çocuğun bir vakıf ve derneğe ait evde öğretmenin tecavüzüne uğramasıyla ilgili dava ise yarın, yani 23 Nisan’dan üç gün önce, ‘gizli oturum’la başlayacak…
Umarız, dava, çocuklara yönelik taciz ve tecavüzleri önlemeye yönelik bir kararla sonuçlanır…
İyi haftalar
Umut Vakfı