Eğitim-Sen Kdz.Ereğli İlçe Temsilcisi Koç, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından kamuda görevden alınmaların yanı sıra Ereğli'deki Fatih Koleji'nin dönüşümüne ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, "İlçede derslik sayısında sıkıntı yaşanırken, bazı okulların kendi binası bulunmazken, birçok okul ikili eğitim yaparken, bazı okullarımızın fiziki koşullarının eğitim öğretim yapmaya elverişli değilken, bu dönüşüm sıraladığımız sorunların hiç birine çözüm sağlamamıştır" dedi.

 

 

Eğitim-Sen Kdz.Ereğli İlçe Temsilcisi İbrahim Koç, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından kamuda tarihin en büyük tasfiyesinin gerçekleştirildiğini belirtti, Milli Eğitim Bakanlığı'na (MEB) bağlanan cemaat okullarının dönüşümlerine ilişkin açıklamalarda bulundu. Koç, ilçe temsilcilik binasında düzenlediği basın toplantısında yaptığı açıklamasında, OHAL'in ilan edilmesi ile meclisin devri dışı bırakıldığını, Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile hukuksuz bir şekilde ülkenin yönetilmeye devam ettiğini söyledi. KHK ile 1 Eylül gecesi 28 bini MEB'den olmak üzere yaklaşık 50 bin kamu çalışanının ihraç edildiğine dikkati çeken Koç açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

 

"TİTİZLİKLE İNCELENMELİ"

"İhraç edilenlerin aileleri de hesaba katılırsa kocaman bir insan topluluğu araştırılıp, sorgulanmadan hukuksuz bir şekilde cezalandırılmış olmaktadır. Bu sayılarla yetinmeyen iktidar,  kamudaki tasfiyelere devam etmektedir. Biz, asıl amaçlananın ülkedeki tüm mualif kesimlere gözdağı vererek onların sus, pus olmasını sağlamak ve kendileri için dikensiz bir gül bahçesi yaratmak olduğunu biliyoruz. Eğitim Sen olarak, kamuda yürütülen darbe soruşturmaları sonucu açığa alınan ve ihraç edilenlerin hangi siyasi görüşte olduğuna bakılmaksızın, darbe girişimiyle organik bir bağının olup, olmadığı hukuk kuralları içerisinde, titizlikle incelenmeli ve kimse kolayca mağdur edilmemelidir.

 

"DEMOKRASİ NÖBETLERİNDE EN ÇOK BAĞIRAN"

Binlerce üyeleri bir gecede çıkarılan KHK ile ihraç edilen sendikalardan sürece ilişkin ses çıkmaması, daha da ilginci bu süreçte açığa alınanların sayısını az bulan jurnalci sendika ve sendika temsilcilerinin olması oldukça manidar bir durumdur. Daha düne kadar laf söyletmedikleri "Fetö" cemaatini bir hizmet hareketi olarak görenlerin bugün jurnalcilik yapmalarının nedeni korku ve sinmişliktir. Çünkü düne kadar "Fetö" nün şemsiyesi altında olanlar, sıranın kendilerine de geleceğinden korkarak, anında iktidarın yanında yedeklenme yarışına girmişler, talimatla (demokraside ne kadar yeri vardır tartışılır) tutulan demokrasi nöbetlerinde en çok bağıran, alkış tutan da bunlar olmuşlardır.

 

"LİNÇ KAMPANYASI"

Hükümet bu süreci cadı avına dönüştürmeye, kendileri gibi düşünmeyenleri cezalandırmayı öncelikleri olarak görmüşlerdir. Başbakan Binali Yıldırım, 2 Eylül tarihinde bölgede" terörle iç içe olmuş 14 bin öğretmenin zorunlu olarak yer değişikliği yapılacağını" açıklaması üzerine kamuoyunda ve sosyal medyada hükümetin yanında yedeklenme yarışına giren dinci, milliyetçi siyasal uzantılar hem hedefleri başka yöne çekme, hem de "Fetö" ile olan kirli ilişkilerini manipüle etmek için, Eğitim emekçilerinin mücadele kesimlerine yönelik adeta bir linç kampanyası başlatmışlardır. Hükümet  bu linç kampanyasına kayıtsız kalmamış ve OHAL'in arkasına sığınarak 4 Eylül'de Başbakan Binali Yıldırım 14 bin eğitim emekçisinin tedbir olarak açığa alınacağını belirtmiştir. Eğitim öğretim yılının açılmasına sayılı günler kala 1 Eylül gece yarısı çıkarılan 672 sayılı KHK ile tek seferde 28 bin 163 öğretmen, en temel hukuk ilkeleri ve anayasa ayaklar altına alınarak, adil yargılama ve savunma hakkı bile tanınmadan kamu görevinden ihraç edilirken, ardından 8 Eylül itibariyle 9843'ü KESK'e bağlı Eğitim Sen üyesi olmak üzere, toplamda 11301 eğitim emekçisi, iktidar ve siyasal uzantılarının algı operasyonu ve hükümetin darbe fırsatçılığı sonucunda açığa alınmıştır.  Etnik ve siyasal kimliklere göre yapılan fişlemeler, sendikal aidiyetler, ihbarlar, sendikal husumet üzerinden eğitim emekçilerinin örgütlü mücadelesinin hedef alındığı ortadadır. Attıkları her adımda, aldıkları her kararda siyasi tasarruflar üzerinden hareket edenler, hukuk önünde er ya da geç hesap vereceklerini bilmelidir. Ülkenin içinden geçtiği olağan üstü koşulları fırsata çevirerek  OHAL hukuku dayanak yapılarak hayata geçirilmek istenen yeni tasfiye girişimlerinin kabul edilmesi mümkün değildir. Eğitim Sen, nerden ya da kimden gelirse gelsin, eğitim emekçilerinin örgütlü mücadelesini hedef alan her türlü girişim ve saldırının karşısında hukuksal ve örgütlü mücadelesiyle durmayı sürdürecektir.

 

CEMAATE BAĞLANTILI OKULLAR

Milli Eğitim'de yaşanan ve yaşanması  muhtemel olan sorunları görüşmek, bilgi alış verişinde bulunmak için ilçe Milli Eğitim Müdürü Numan Korkmaz ziyaret edildi. Özellikle bu ziyaretin başlıca nedeni kamuoyunda da oldukça fazla yer alan Fatih Kolejinin dönüşümü olmuştur. Darbe girişimi sonrası KHK ile el konulan ve MEB'e bağlanan cemaate bağlı okullar, ne yazık ki eğitim-öğretimde herhangi bir planlama yapılmadan, bir çok yerde olduğu gibi ilçemizde de imam hatip lisesine dönüştürülmüştür. Din, iman diye diye kendi siyasal ve Dünya görüşünüz çerçevesinde, ülkeyi ve eğitimi cemaat yapılanmaları ile birlikte ne hale getirdiğiniz ortada iken, bunlardan hiç ders almıyor ve bilinen nakarat tekrar tekrar okunmaya devam ediliyor.  

 

ÇATUROĞLU'NA SORMAK GEREKİYOR

Dönüşümü, imam hatiplere fazla talep olduğu gerekçesi ile açıklayan yöre milletvekili Sayın Faruk Çaturoğlu'na sormak gerekiyor; Bu dönüşüm yapılırken, ilçe Milli Eğitimin görüşü alındı mı? Bu dönüşüm yapılırken, ilçedeki eğitim öğretim planlamasına çok önem veren, bu sorunlarla ilgili toplantılar yapan İlçe Kaymakamı Sayın Nazım Madenoğlu'nun görüşü alındı mı? Bu dönüşüm yapılırken, demokrasinin olmazsa olmazları demokratik kitle örgütlerinden, eğitim kolundaki sendikaların görüşleri alındı mı? Bu dönüşüm yapılırken, 15 Temmuz sonrası, aranızda sıcak rüzgarlar estirdiğiniz siyasi partilerin ilçe teşkilatlarının görüşü alındı mı? Bu dönüşüm yapılırken, ilçedeki okul durumlarını ve derslik sayılarını incelediniz mi? Sayın Çaturoğlu, sorulara hayır diyorsanız, o halde bu dönüşümü hangi amaçla, kimlerle planladınız? İlçede derslik sayısında sıkıntı yaşanırken, bazı okulların kendi binası bulunmazken, birçok okul ikili eğitim yaparken, bazı okullarımızın fiziki koşullarının eğitim öğretim yapmaya elverişli değilken, bu dönüşüm sıraladığımız sorunların hiç birine çözüm sağlamamıştır. 2016-2017 öğretim yılında 60 derslikli okul 68 öğrenci ile eğitim öğretime başlayacak olması, bu dönüşümün, ihtiyaçlar çerçevesinde yapılmayıp siyaseten, inanç istismarı  üzerinden yapılan bir dönüşüm olduğunun göstergesidir. Bu dönüşümü gerçekleştirenler ve siyasi destekçileri, her zamanki gibi bizleri imam hatip karşıtlığı ve din düşmanlığı üzerinden eleştireceklerdir. Ama gerçekler ortada iken bu samimiyetten uzak karalamalarınıza, kimse itibarda etmez, kimse inanmaz da"