KESK: Gerek TCK ve gerekse de birçok yasa maddesi en ağır halleri ile yasa dışı eylem ve etkinlikleri tarif etmekte, cezalandırmaktadır. Bu fiilleri işlediği sabit olan ve kanıtlanan bir devlet memurunun işten atılması ya da cezalandırılması önünde herhangi bir engel yoktur.

 

 

 

 

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Zonguldak Dönem Sözcüsü Orhan Yılmaz  “AKP iktidarı geleceğini tüm gerici şoven rejimlerde görüldüğü üzere işçi sınıfını ve kamu emekçilerini ve  onun örgütlerini tasfiye etmede görüyor. Çünkü biliyor ki, emekçiler örgütlendikten ve ayağa kalktıktan sonra hiçbir devlet zoru ve baskı aracı onun geleceğini belirlemesine engel olamaz. Çünkü biliyor ki, faşizm karanlıktan; emekçiler aydınlıktan, güzellikten, umuttan beslenir.” Dedi.

 

CADI AVLARI

 

Yılmaz yazılı açıklamasına şöyle devam etti:

 

AKP hükümetinin muhalifleri bastırmak ve sindirmek için engel olarak gördüğü insanlık mücadelesinin haklı kazanımlarıdır.

Cumhurbaşkanının  “Bu devlet, kendi parasıyla kendi aleyhine çalışan kişileri besleyemez. Bunun için de devlet memurlarıyla ilgili mevzuatın köklü bir şekilde değiştirilmesi gerekiyor” şeklindeki açıklamasının ardından yandaş medya üzerinden yeni bir algı operasyonu başlatılmıştır.. Bir zamanlar “komünizm”, “irtica” ya da “bölücülük” adı altında başlatılan cadı avları bu dönemde “terör propagandası” adı altında yapılıyor.

Barış talebinin, “Çocuklar Ölmesin” demenin bile “terör propagandası” sayıldığı bugünlerde AKP daha da ileriye giderek kamu emekçilerinin en ufak bir itirazını da bu kapsama almak istiyor.

TASFİYE SÜRECİ

Son olarak kamuoyuna yansıyan haber ise kamu emekçilerine ve demokrasi mücadelesi yürüten muhalif kesimlerine dönük yeni bir saldırıyı gündeme getirdi.

Kamuoyuna medya üzerinden yansıyan Başbakanlık tarafından hazırlanan ve 657 sayılı yasada yapılan değişiklik,  içinden geçtiğimiz sürecin bir ara rejim, olağanüstü hal veya bir sıkıyönetim rejimi olduğunu bir kez daha teyit eder niteliktedir. Anayasaya ve uluslararası hukuka aykırı olduğu açık olan bu taslak ile kamuda top yekün bir tasfiye süreci başlatacağının sinyallerini verilmiştir.

17 Şubat 2016 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan 2016/4 sayılı genelge ile startı verilen muhalif emekçilerin tasfiyesi operasyonu 657 sayılı yasada yapılan değişikliklerle devam ediyor. Genelge ile muhalif kurum ve kişilerin sokağa çıkması, eylem ve etkinlik yapamaması, sendikal mücadele yürütememesi hedeflenirken yasada yapılacak değişikliklerle tümden işten atılma ve tutuklanma amaçlanmaktadır.

TOPLU İŞTEN ÇIKARMALAR

Genelgeden sonra on binlerce üyemiz hakkında soruşturmalar açıldı, sürgünler furyası başladı, gözaltına alma ve tutuklamalar yaygınlaştı,  hukuk ayaklar altına alınarak onlarca üyemiz görevden uzaklaştırıldı. Bu darbe uygulamaları yetmemiş olacak ki, şimdi de yasal düzenlemeyle toplu işten çıkarmalara başlanacak!

Diyorlar ki, boyun eğin! Biat edin!

Yoksa kazanılmış ne kadar hakkınız varsa ortadan kaldıracağız!

Yoksa kıdem tazminatınıza el koyacağız!

Yoksa sendikalarınızı işlemez hale getireceğiz!

Yoksa sürgün edeceğiz, cezalar vereceğiz, tutuklayacağız!

Yoksa iş güvencenizi ortadan kaldıracağız, ne kadar muhalif varsa toplu olarak işten çıkaracağız!

BOYUN EĞMEYECEĞİZ! BİAT ETMEYECEĞİZ!

 

Bize rağmen yapamazlar, bu o kadar kolay değil… Kamu emekçileri AKP’nin kapıkulu olmayacak…

Özellikle son aylarda başta adalet sistemi olmak üzere devletin tüm kurumlarının çivisi çıkmıştır. 

Gerek TCK ve gerekse de birçok yasa maddesi en ağır halleri ile yasa dışı eylem ve etkinlikleri tarif etmekte, cezalandırmaktadır. Bu fiilleri işlediği sabit olan ve kanıtlanan bir devlet memurunun işten atılması ya da cezalandırılması önünde herhangi bir engel yoktur. Yine 657 sayılı kanun bu haliyle de baskıcı ve totaliterdir, demokratik hakların kullanımı önünde engeldir. O halde niçin yeni bir düzenlemeye ihtiyaç duyulmaktadır?

AKP iktidara geldiği günden bu yana kamunun tasfiye edilerek bir şirkete dönüştürülmesini hedeflemiştir. Bu hedefini özelleştirmelerle, sağlığın ve eğitimin piyasaya açılmasıyla belli oranda gerçekleştirse de şimdi “terör propagandası” yalanı arkasına sığınarak tümüyle gerçekleştirmek istiyor. Meselenin özü budur. Gerisi bahanedir, yalandır, çarpıtmadır!

Çünkü FAŞİZM, yalan ve demogoji üstüne kurulu yaygın bir propaganda aygıtı kullanır.

Çünkü FAŞİZM, talepleri ne olursa olsun her türlü kitle hareketinden ürker ve rahatsız olur.

 

DARBE HÜKÜMETİ

 

Bu taslak ile “milli güvenlik” anlayışına muhalefet eden, demokratik haklarını kullanan tüm kamu çalışanlarının “legal görünüm altında illegal faaliyet yürüten kişiler” olarak ilan edilerek önce kamu hizmetlerinde bulunma ve çalışma hakkının elinden alınması, sonrasında ise ancak Hitler ve Mussolini yönetiminde bulunabilecek bir şekilde bu haklardan ömür boyu yasaklanması amaçlanmaktadır.

Bizler bedeli ne olursa olsun ilkelerinden ve mücadele anlayışından vazgeçmeyecektir. Tüm baskılara ve faşizan saldırılara rağmen KESK’ te örgütlenen yüzbinlerce kamu emekçisi de aynı anlayışla ve dayanışma içinde fiili ve meşru mücadeleyi yükseltecek kararlılıktadır. Çünkü söz konusu olan çocuklarımızın ve ülkemizin geleceğidir.

Son olarak hatırlatmak isteriz ki bugün darbe hükümeti niteliği kazanmakta olan AKP hükümetinin uygulamadan kaldırmaya çalıştığı temel hak ve özgürlükler her tür saldırıya rağmen varlığını sürdürmüş olup bu saldırıyı gerçekleştiren iktidar kesimleri ise insanlık tarihinde kara bir leke olarak yer almıştır. Bugün de bu hak ve özgürlükleri kaldırmak isteyen AKP hükümetinin bu uygulamalarda ısrar etmesi durumunda diğer darbeciler gibi önce insanlık vicdanında sonra uluslararası evrensel ilkeler ışığında hukuk ve mahkemeler karşısında hesap vermekten kurtulamayacaklardır.