15 Temmuz Darbe girişimi sonrası, Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) yapılan kapsamlı değişikliklerin ve Parlamento`nun devre dışı bırakılmasının yarattığı olumsuzluklara dikkat çeken Milletvekili Turpcu, devletin yeniden yapılandırılması için atılan bu adımların Meclis’te tartışılarak yapılması gerektiğini, şuan öngörülemeyen sonuçlar doğurup doğurmayacağının dikkatli şekilde hesaplanması gerektiğini söyledi.

Milletvekili Turpcu`nun açıklaması öyle:

“15 Temmuz darbe girişimi ve bu sürece giden yolu iyi incelememiz, bundan sonraki süreçte atılacak adımları da devletin kurucu ayarlarına göre atmamız gerekmektedir.

 

`ORTAK AKIL VE UZLAŞI` OLMADAN SORUNLAR İÇİNDEN ÇIKILMAZ HALE GELECEKTİR

 

Darbe gidişimi sonrası ortaya çıkan bütünleşme ruhunu korumalıyız. Yeniden yapılanma sürecinde `ortak akıl ve uzlaşı` olmadan atılacak adımlar işleri çözmeyeceği gibi içinden çıkılmaz hale getirecektir.

Devletin yeniden yapılandırılması sürecinde darbeye karşı çıkmış toplumun tüm kesimlerinin dışlanması şu ana kadar ilerleyen olumlu havayı olumsuz etkilemektedir.

Meclis`te tartışılarak çıkarılacak kanunlar ile yürütülmesi gereken konuları Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile AKP`nin isteğine göre düzenlemek doğru bir yaklaşım değildir. Parlamento devre dışı bırakılamaz. Bu aynı zamanda kendilerinin millet iradesine duyduğu saygıyı ve demokrasiye bakış açılarını ortaya koymaktadır.

 

KHK ÇIKARMAK İSTİSNA OLMALIDIR

 

KHK çıkarmak istisna olmalıdır, ülke yönetmenin aracı olarak görülmemelidir. Son dönemde çıkartılan KHK'lara baktığımızda, büyük yetki devirleri olduğunu, devletin yönetim mekanizmasında ve kurumlarında büyük değişiklikler olduğunu görüyoruz. Bunun tek nedeni ivedilik, koordinasyon olamaz.

Hükümetin tedbir almaya çalışması gayet doğaldır ancak Askeri Liselerin kapatılması, MSB Üniversitesi, Kuvvet Komutanlarının Savunma Bakanı`na bağlanması, Başbakan Yardımcıları, Adalet Bakanı, Dışişleri Bakanı ve İçişleri bakanı Yüksek Askeri Şura (YAŞ) üyesi olması gibi kararlar, üzerinde sivil-asker kanatlarınca uzun uzun ve dikkatlice çalışılmış projeler olmalıdır.

 

KAPSAMLI DEĞİŞİKLİKLER MECLİS’TE TARTIŞILARAK YAPILMALIDIR

 

Bu tür kapsamlı adımlar Meclis’te tartışılarak yapılmalı, şu an öngörülemeyen sonuçlar doğurup doğurmayacağı dikkatli şekilde hesaplanmalıdır.

Türk Silahlı Kuvvetleri`nin geleceği ile KHK`lar çıkarılmadan önce diğer partilerin görüşleri alınmalıydı. Unutulmamalıdır ki, kanlı darbe girişimi milletin, TBMM`nin ve medyanın duruşuyla geri püskürtmüştür. Bu nedenle AKP süreci siyasi amaçlarını gerçekleştirmek için değil, devleti yeniden sağlam temellere oturmak için `ortak akılla ve uzlaşıyla` atılacak adımlar için kullanmalıdır.

Zamanında cemaat için uyarı yapan bizler şimdi de atılan adımlarla ilgili uyarı yapıyoruz. O zaman dinlemediler ve 15 Temmuz darbe girişimini yaşadık.  

Yapılan çalışmalar sadece günü kurtarmaktan, yaraya pansuman yapmaktan ibaret olmamalıdır. Ülkenin yararına uzun vadeli bir sistem kurmalı, sistematik sorunları gidermeliyiz. Gidermediğimiz sürece her sonuç kendi sebebini daha beter hale geliyor. Bunun nedeni her sorunun çözümünün bir siyasi kazanım fırsatı olarak görülmesidir. Bunun yerine devletin yeniden yapılandırmasını sağlamamız gerekir, bunu da milletin oylarıyla seçilmiş olan TBMM`de yapabiliriz. Devlet tek akılla yönetilemeyecek kadar karmaşık bir yapıdır. Bu anlayışın bizi getirdiği nokta bellidir, bu nedenle daha fazla ısrar edilmemesi gerekir. Liyakat yerine sadakat dedikleri için bu günlere geldik. Geçmişten herkes ders çıkarmalıdır.

 

DARBECİLER VE İŞBİRLİKÇİLERİ HESAP VERMELİDİR ANCAK `KURUNUN YANINDA YAŞTA YANMAMALIDIR`

 

Darbeciler, tüm işbirlikçileri ile birlikte hukuk düzeni içinde yargı önünde hesap vermelidir. Hesap sorma sürecinde ve soruşturmalarda `kurunun yanında yaşta yanar` mantığıyla hareket edilmemeli, bu kılıf altında muhalifleri tasfiye etmek için kullanılmamalıdır. 

Bugün ülkemizin her yerinde bununla ilgili çalışmalar devam etmektedir. Bu örgütün bir parçası olan unsurlar tabi ki temizlenmelidir, ancak herkese potansiyel suçlu olarak bakmak da doğru değildir. Zonguldak özelinde baktığımızda Cemaat Okulları ve Bank Asya ile ilişkisi bulunan çok sayıda kişi ile ilgili işlem yapılmıştır. Bu sürecin suçlu ile suçsuzu birbirinden ayıracak şekilde, titizlikle yürütülmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu nedenle, TTK ve diğer kuruluşlarda yürütülen çalışmaların bu şekilde titizlikle yürütülmesi büyük önem taşımaktadır.

 

AKP TEK BAŞINA DEVLETİ YAPILANDIRAMAZ

 

Son olarak, siyasi partileri dışlayarak, darbeden yararlanarak değişiklikler yapan anlayışı kabul etmemiz mümkün değildir.  Siyasi partiler demokrasinin ayrılmaz parçasıdır. Bizim Meclisimiz Kurtuluş Savaşı’nı yürütmüş bir Meclis`tir. Çok zor ve karanlık bir dönmeden geçtiğimiz bu günlerde kurtuluş formülü çok açıktır. Cumhuriyetin kurucu değerlerine geri dönerek, ortak akıl ve uzlaşıyla demokrasinin güçlendirilmesi, kuvvetler ayrılığı ilkesinin gerçek anlamını bulması, parlamenter sistemimizin güçlendirilmesi ve devletin çökmüş olan liyakat sisteminin yeniden inşa edilmesidir.

14 yıldır bu ülkeyi yöneten ancak birçok isabetsiz karar veren,  yanılan, kandırılan bir AKP İktidarının bu kritik süreçte yine bütün kararları tek başına aldığında ne şekilde bir durumla karşı karşıya kalacağımız da ortadadır.”