Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı Ahmet Demirci, Yönetim Kurulu adına bir basın açıklaması yaparak 4 Aralık Dünya Madenciler Günü'nü kutladı.

Demirci’nin açıklaması şöyle; "4 Aralık tarihi tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de "Dünya Madenciler Günü" olarak kutlanmaktadır. 4 Aralık tarihi, Roma İmparatorluğu döneminde babasının gazabından kaçarak, madencilerin çalışmakta olduğu bir mağaraya sığınan ve madenciliğin piri olarak kabul edilen Santa Barbara'ya adanmıştır. Madenciler tarafından azize kabul edilen Santa Barbara'nın aynı zamanda İzmit'te yaşamış olması ve efsanenin geçtiği mekânların Anadolu olmasının da ayrı bir önemi vardır.

4 Aralık tarihi önce Anadolu'da daha sonra Avrupa ve tüm dünyada "Dünya Madenciler Günü" olarak kutlanmaya başlanmıştır.

Zonguldak taşkömürü, yüksek kalorisi nedeniyle çimento fabrikaları, şeker fabrikaları, çay fabrikaları, ateş tuğla ve diğer sanayi alanlarında kullanılırken, koklaşabilir özelliği nedeniyle de demir-çelik sektöründe kullanılır. Önce Kardemir'in, sonra Erdemir'in Zonguldak bölgemize kurulmasının en önemli nedeni, koklaşabilir özellikteki taşkömürünün bu bölgede bulunmasıdır. Taşkömürü ülkemizin demir-çelik sektörü açısından tek güvencesidir. Türkiye’nin ihtiyacını uzun yıllar karşılayabilecek 1.5 milyar tonluk rezerv ise Zonguldak’ta mevcuttur.

 Özellikle 1990 sonrası izlenen yanlış ekonomik ve siyasi politikalar sonucu kurumun üretimi, azalan işçi sayısı ile birlikte düşmeye başlamıştır. Ülke ihtiyacı artarken, kömür üretimi azalmış ve ithalat artmıştır. Demir-çelik sanayisi enerji hammaddesi olarak dışa bağımlı hale gelmiştir. Bugün, Erdemir ve Kardemir; koklaşabilir kömür ihtiyacı karşılanamadığı için ithal kömür kullanmaktadır.

Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) tarihinin en düşük işçi sayısıyla en az üretimini yapıyor. Ülkemizin yıllık 35 milyon tonu aşan taşkömürüne ihtiyacı varken, biz bunun ancak, kamu ve özel sektör olarak yaklaşık 1,5 milyon tonunu üretebiliyoruz. Ülkemiz her yıl taşkömürü ithalatına 4 -5 milyar dolar öder hale gelmiştir. İthalata harcanan bu paranın önemli bir miktarının ülkemizde kalması mümkündür.

Biz, 169 yıldır havzada taşkömürü üreterek ülkemiz ekonomisine kazandırma mücadelesinde 5 bin şehit veren, yerin yüzlerce metre altında canı pahasına emek harcayan madenciler olarak bu tablonun değişmesi için mücadele veriyoruz.

Biz, ülkemizin yeniden üretim ekonomisine dönmesini istiyoruz.

Biz, TTK'nın 5 milyon ton üretmesi için nelerin yapılması gerektiğini her fırsatta anlatıyoruz. Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Mühendislik Fakültesi Maden Mühendisliği Bölümü tarafından hazırlanan “Zonguldak Kömür Havzası Potansiyeli ve TTK” raporu neler yapılması gerektiğini somut, bilimsel ve teknik olarak ortaya koymaktadır.

Biz, daha sağlıklı, daha güvenli ve daha verimli üretim yapmak için çalışıyoruz.

Türkiye’nin Zonguldak’a ihtiyacı var. Çünkü Zonguldak’ta kömür var. Üstelik dün silah zoruyla maden ocaklarına sokulan bölge insanı, bugün gönüllü olarak çalışmaya hazır.

İşçi açıklarının giderilmesi durumunda Türkiye Taşkömürü Kurumu, süratle üretimi artırabilecek durumdadır.

TTK’nın işçi açıkları acilen giderilmeli ve kurumun norm kadro ile istikrarlı şekilde çalışması sağlanmalıdır.

TTK’ya sahip çıkmakla; Zonguldak’ta istihdam yaratacağının, ekonominin canlandırılacağının, cari açığın önemli faktörlerinden olan taşkömürü ithalatının ve ithalata ödenen paranın azalacağının tüm kamuoyuna anlatılması herkesin görevidir.

Bu düşüncelerle tüm madencilerimizin ve bölgemiz halkının Dünya Madenciler Günü’nü kutlarız.

27 Kasım 2017 tarihinde Karadon Müessesesi’nde meydana gelen kazada kaybettiğimiz maden şehitlerimiz Cafer Tepebaşı ve İsa Çeltik kardeşimize Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır ve başsağlığı diliyoruz.

Tüm maden şehitlerimizi bir kez daha sevgi, saygı, şükran ve rahmetle anıyoruz”.

 

Program:

 

4 ARALIK 2017 - Pazartesi                                                                                                                                                        

 

MADEN ŞEHİTLERİ ANITI’NA ÇELENK KONULMASI

Tarih: 4 Aralık 2017 Saat: 13.00

Yer: Maden Müzesi Alanı-Üzülmez/Zonguldak

Genel Maden İşçileri Sendikası

 

5 ARALIK 2017 - Salı                                                                                                                                    

MADEN VE METAL İŞÇİLERİ RESİM SERGİSİ – İRFAN ERTEL

Tarih: 5-10 ARALIK 2017

Açılış: 5 Aralık 2017 Saat: 12.30

Yer: Tekel Güzel Sanatlar Galerisi/Zonguldak

Genel Maden İşçileri Sendikası -  Zonguldak Fotoğraf Derneği

 

6 ARALIK 2017 - Çarşamba                                                                                                                       

ÜÇ YÜZ BİR Belgesel Filmi Gösterimi – Yönetmen: ALİCAN MANSUROĞLU

Tarih: 6 ARALIK 2017  Saat: 16.30

Yer: GMİS Küçük Salon/Zonguldak

Genel Maden İşçileri Sendikası

 

FOTOĞRAF VE İŞÇİLER – Sunum: İRFAN ERTEL

Tarih: 6 ARALIK 2017   Saat: 18.00

Yer: Zonguldak Fotoğraf Derneği/Zonguldak

Genel Maden İşçileri Sendikası -  Zonguldak Fotoğraf Derneği

 

7 ARALIK 2017 - Perşembe                                                                                                                      

SOLUK Belgesel Film Gösterimi – Yönetmen:  METİN KAYA

Tarih: 7 ARALIK 2017  Saat: 17.30

Yer: GMİS Küçük Salon/Zonguldak

Genel Maden İşçileri Sendikası ­­­­­­­­­­­­­­

 

 

CHP ZONGULDAK MİLLETVEKİLİ ŞERAFETTİN TURPCU:

 

MADEN EMEKÇİLERİNİN HAYAT HİKAYELERİ ZORLUK VE FEDAKARLIK ÜZERİNEDİR

 

“Bugün, 4 Aralık Dünya Madenciler Günü, emekçi insanların, madencilerin günü. Maden emekçilerinin hayat hikayeleri zorluk ve fedakarlık üzerinedir. Dünyanın her yerinde insanlar yaşam için mücadele verirken, madenciler ucunda ölüm olan bir işte evlerine ekmek götürmek uğruna mücadele ediyorlar. Madencilerimiz, ülkenin kaderinin değişmesi ve kalkınması için verilen mücadelenin de sembolüdür.

 

“MADEN ŞEHİDİ AİLELERİMİZ HAKLARINI ALMAK İSTİYORLAR”

 

Bu uğurda çalışırken ne yazık ki çok sayıda maden emekçimizi şehit verdik. Zonguldak`ta beş binden fazla maden şehidimiz var. Yaşadığımız acı olaylar nedeniyle kaybettiğimiz tüm maden şehitlerimizi saygıyla anıyorum. Bugün hamasi söylemler vermenin ötesine geçmelidir. Madencilerimiz daha iyi koşullarda çalışmak, madende şehit olmuş emekçilerimizin yakınları ise haklarına kavuşmak istiyor. Maden kazası olduğunda herkesin yanında olduğu maden emekçilerimizin aileleri, madenci toprağa verildikten sonra kaderine terk ediliyor. Madenciler öldüklerinde değil, yaşarken de yanlarında olmamızı bekliyor. Bu konuda siyaset kurumuna çok önemli görevler düşüyor.

 

 “MADEN ŞEHİDİ AİLELERİMİZ İÇİN VERDİĞİM KANUN TEKLİFİM AKP MİLLETVEKİLLERİNİN OYLARIYLA REDDEDİLDİ”

 

2014 yılında Soma ve Ermenek’te yaşanan facialar sonrasında hayatını kaybeden madencilerimizin ailelerine tanınan hakların genişletilmiş haliyle Zonguldak’taki ve Türkiye’nin diğer illerindeki tüm madenci ailelerine tanınması amacıyla tarafımdan verilen ve 12.07.2016 tarihinde TBMM Genel Kurulu`nda gündeme alınması görüşülen kanun teklifim, diğer muhalefet partilerinin milletvekillerinin de `evet` demesine rağmen AKP milletvekillerinin `hayır` oylarıyla reddedildi.

 

“KANUN TEKLİFİNİ AKP SUNSUN, BİZ DESTEKLERİZ, YETER Kİ MADENCİ AİLELERİMİZİN MAĞDURİYETİ SON BULSUN!”

 

Bu reddin bir izahatı olamaz ama biz arkasından onların bir teklifle gelmesini bekledik. Burada AKP`nin Zonguldak Milletvekillerine bir kez daha çağrıda bulunuyorum, bu konunun partisi olmaz,  `siz getirin, biz destekleyeceğiz` yeter ki madenci ailelerimiz için mağduriyet son bulsun!

 

Bu düşüncelerle, yaşadığımız acı olaylar nedeniyle kaybettiğimiz tüm maden şehitlerimizi saygıyla anıyor, maden emekçilerimize kazasız günler diliyor, tüm dünya madencilerinin 4 Aralık Dünya Madenciler Günü’nü kutluyorum.”​

 

CHP ZONGULDAK MİLLETVEKİLİ ÜNAL DEMİRTAŞ:

 

İş  cinayetlerinde can veren tüm maden şehitlerini rahmet ve saygıyla anıyor, maden ocaklarında zor koşullarda çalışan, ter döken, kazma sallayan tüm maden emekçilerinin Dünya Madenciler Gününü kutluyorum. Tüm işçilerin emeklerinin karşılığının verildiği,   iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alındığı madenlerde çalışmalarını diliyorum.

MADENLERİ TBMM ARAŞTIRSIN!

Taş kömürü, stratejik üründür. Türkiye ekonomisinin Taşkömürüne ihtiyacı vardır. Son yıllarda Türkiye Taşkömürü Kurumu’nu ve özel sektörü küçülten ve üretim yapamaz hale getiren yanlış politikalar nedeniyle, işçi sayısı azalmış, işsizlik patlamış, Zonguldak ekonomisi TTK küçüldükçe küçülmüş, Zonguldak’tan göç artmış, taş kömürü üretimi yok denecek kadar azalmış, taş kömüründe dışa bağımlı hale gelinmiş, milyarlarca dolar döviz dışa ödenmek zorunda kalınmış ve madenlerde toplu iş cinayetleri artmıştır. Taş kömüründe  hem kamu hem de özel sektörün sorunların tespit edilerek çözülmesi, taşkömürü üretiminin ve istihdamının artırılması amacıyla  meclis araştırma komisyonu kurulmasını istedik.

 “KÖMÜRDE İTHALATA BAĞIMLIYIZ!

Kömür, dünyada ve ülkemizde stratejik öneme sahip enerji kaynaklarından biridir. Artan enerji ihtiyacıyla, yüksek kalorili ve koklaşabilme özelliği olan taş kömürünün de önemi artmaktadır. Çünkü koklaşabilme özelliğiyle taş kömürü, ağır sanayi ve demir çelik sektörünün temel girdilerinden biridir.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın, Mayıs 2017 tarihli “2016 yılı Taşkömürü Sektör Raporu”na göre: 2016 itibariyle Türkiye’de, enerji arzında, doğalgaz ve petrolden sonra taş kömürü kullanılmaktadır. Buna rağmen 2016’da 36.195.000 ton olarak gerçekleşen taşkömürü tüketiminin sadece %3.63’ü(1.315.970 ton) yerli kaynaklardan karşılanmıştır. Havzadan karşılanan %3.63’lük üretimin ise %2.52’si(911.002 ton) TTK’dan, %1.11’i(404.962 ton) rödovanslı sahalardan karşılanmıştır. Bugün ülkemiz maalesef Kolombiya’dan, Güney Afrika’dan, Rusya’dan, Avusturalya’dan, yılda ortalama 4 milyar dolar karşılığında, 35 milyon ton  taşkömürü ithal etmektedir. Yerli ve milli enerji hedefi olduğunu iddia eden Ak Parti hükümetinin yanlış politikaları sonucunda kömürde ithalata tamamen bağımlı hale gelinmiştir.

TTK’YA  TÜRKİYE’NİN İHTİYACI VAR!

Ülkemizde taş kömürü rezervleri, Zonguldak Havzası’nda bulunmaktadır. Havzada  yapılan rezerv arama çalışmalarında -1200 metre derinliğe kadar tespit edilmiş toplam rezerv 1.5 milyar tondur. Havzadaki koklaşabilir rezervlerin, toplam rezervdeki payı %57 civarındadır.

TTK’nın Ekim 2017 tarihli raporunda ülkemizin yıllık koklaşabilir taşkömürü ihtiyacının 6 milyon ton olduğu, gelecekte bunun 7-8 milyona ulaşacağı, TTK’nın kurulu kapasitesinin 5 milyon ton olduğu belirtilmektedir. TTK’nın üretim kapasitesinin tamamının kullanılması ve yeni yatırımlarla desteklenmesi durumunda ülkemizin koklaşabilir taş kömürü ihtiyacının büyük bir kısmının, yerli üretimden karşılanması mümkün olacaktır. Oysa Ak Parti hükümetlerinin yanlış politikaları sonucu TTK’nın madencilik konusundaki 170 yıllık tecrübesi yok sayılmakta, işçi alımı ve yatırım yapılmayarak, üretim yapılamaz hale getirilen kurum kasten zarar ettirilmektedir. Torba Yasadaki düzenlemeler ile TTK’nın zarar ettiği gerekçe gösterilerek, özelleştirme amacıyla TTK’nın uhdesinde bulunan ruhsat,  bölünüp parçalanarak, havza madenciliğinden vazgeçilmesi ve  kurumun kapatılması hedeflenmektedir. Maalesef  ülkemizdeki taşkömürü politikaları özel sektörün görüş ve beklentileri doğrultusunda oluşturulmaktadır. Taş kömüründe özel sektörün görüşleri ile milli politikalar oluşturulamaz. Sahip olduğu stratejik önem nedeniyle taş kömürü üretiminde, milli enerji politikası çerçevesinde kar –zarar hesabı yapılmamalıdır.

TTK, Türkiye’nin ihtiyacı olan koklaşabilir taşkömürünü verimli ve etkili şekilde çıkarabilecek tek kurumdur.

HAVZA MADENCİLİĞİNDEN VAZGEÇİLMEMELİ!

2004’te,Maden Kanunu’ndaki değişikle rödovans yöntemiyle  başlayan madenlerdeki özelleştirilme politikaları başarısız olmuş ve fiyaskoyla sonuçlanmıştır. Özelleştirmelerle yüksek kar hırsı, üretim zorlaması büyük iş cinayetlerine ve çok sayıda işçimizin yaşamını  yitirmesine neden olmuştur. Yanlış politikalar, kamudaki üretimi ve istihdamı düşürdüğü gibi, özel sektördeki üretimi ve istihdamı da düşürmüştür.

Türkiye’nin taşkömürü politikalarının özkaynaklara dayalı, sürdürülebilir bir biçimde yaşama geçirilmesi için Zonguldak havzasının “ havza madenciliği” ilkelerine  uygun şekilde yeniden yapılandırılması gerekir. Havzanın, ulaşılabilir hedeflerle yeniden planlanması ve istihdamı artıracak politikalarında bu planlamada yer alması gerekir. TTK’nın, TTK 5 milyon, özel sektör 5 milyon olmak üzere toplam 10 milyon ton yıl hedefine ulaşılabilmesi için, özel sektörün üretime katılımı havza bütünlüğü ve tek elden yönetim ilkesi bozulmadan gerçekleşmelidir.

TAŞ KÖMÜRÜ TALEBİ YERLİ ÜRETİMDEN KARŞILANSIN!

Ülkemizdeki taş kömürü sektöründe kamunun ve özel sektörün sorunlarının ve çözüm yollarının, son  yıllarda TTK’da ve özel sektörde taşkömürü üretiminde ve istihdamında yaşanan düşüşün nedenleri, sektörün sürdürülebilir ve güvenli üretim  ve istihdam artışını sağlayabilmesi için yeniden yapılandırılması ilkelerinin ve sonuç olarak iç piyasadaki  taş kömürü talebinin tamamen yerli üretimden karşılanmasını sağlayacak düzenlemelerin tespiti amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin konuyu kurulacak bir komisyon aracılığı ile araştırması gerekmektedir.

 

 

DSP ZONGULDAK İL BAŞKANI SERCAN GÜNARSLAN

‘’ İŞÇİ DOSTU ECEVİT , HEP MADENCİLERLEYDİ ‘’

4 Aralık, dünyada uzun yıllardan beri Dünya Madenciler Günü olarak kutlanmaktadır. Ülkemizde de Roma İmparatorluğu zamanında babasının gazabından kaçarak, madencilerin çalışmakta olduğu bir mağaraya sığınan ve bu madenciler tarafından koruyucu azize kabul edilen Santa Barbara‘nın mağaraya sığındığı gün olan. 4 Aralık, Dünya Madenciler Günü olarak kutlanmaktadır.

Yeraltı kaynaklarımızı insanlığın ve ülkemizin hizmetine sunmak için dünyanın en zor ve en anlamlı mesleğini icra eden ve bunu yapabilmek için gerektiğinde yerin metrelerce altında canlarını hiçe sayarak mücadele veren, birliktelik ve dayanışmanın en güzel örneklerinden birini sergileyen bir mesleğin saygıdeğer temsilcileri olan maden emekçilerine  toplumun bir vefa borcu olduğunu öncelikle belirtmek istiyorum.

Doğal kaynakların, insanların yaşamındaki önemi herkes tarafından bilinmektedir. Çağdaş bir yaşam için madencilik faaliyetleri vazgeçilmezdir. Bugün yaşamımızda kullandığımız ürünlerin hemen hemen tamamı madencilik faaliyetlerinin birer sonucudur. Madenler,  milyonlarca yılda oluşan ve tüketildiklerinde yenilenemez kaynaklardır ve bulundukları yerlerde işletilirler. Genellikle kırsal kesimde yapılan bu faaliyetler, sosyal yapıyı güçlendirir. Madencilik, emek yoğun bir sektör olması nedeniyle istihdam yaratan bir sektördür. Sektörde her çalışan, dolaylı olarak 10 kişiye de iş olanağı sağlar. Bu nedenle de sektörün işsizliği önleyen ve iç göçü azaltan bir yönü de bulunmaktadır.  Madenciliğin kritik önemi, madenleri üretip kendi ülke sanayisinde kullanıldığı ve uç ürün üretildiği ölçüde artar. Bunun için de madencilik sektörünün; sanayi, enerji, kimya, tarım ve inşaat gibi diğer sektörlerle entegrasyonu şarttır.  Madencilik sektörünün ülke kalkınmasındaki önemi, madenlerimizin fazla miktarlarda üretilip yurt dışına satılarak döviz elde edilmesinde değil, yerli sanayiye düşük maliyette ve kaliteli girdi sağlamasındadır. Bu noktada yapılması gereken,  sağlıklı bir sanayileşme ve madencilik politikasının acilen oluşturulması ve uygulanmasıdır. Bilindiği üzere işçi dostu olan rahmetli ECEVİT, siyasi hayatı boyunca işçilere ve özellikle maden işçilerine gereken önemi vermiş ve hep onlarla olmuştur. DSP olarak dün olduğu gibi, bugün ve yarında Ecevit öğretisi ile her zaman İşçilerin yanında olmaya devam edeceğiz. Maalesef bu günkü AKP hükümeti ne iş güvenliği ile ilgili ne de sosyal haklarla ilgili bir adım atmamıştır.

Maden işletmelerinin çoğunda; gerekli olan iş güvenliği önlemlerini almak, işin özelliklerine uygun çalışma ortamı  yaratmak yerine, daha fazla kar uğruna çalışma koşulları zorlanmaktadır. Böylesi gayri insani koşullar ancak insan haklarının, hukukun ve demokrasinin yerleşmediği geri kalmış ülkelerde görülmektedir. Kar hırsının öne çıktığı, denetimlerin yeterince yapılmadığı, eğitimin önemsenmediği, teknolojinin kullanılmadığı bir ortamda kazaları önlemek mümkün değildir. Maden kazaları son yıllarda belirgin olarak artmaktadır. 2008 yılında 43 maden çalışanı yaşamını yitirmiş iken, bu sayı 2009 yılında ise 55‘e çıkmıştır. 2017 yılına kadar ise bu sayı daha da artmıştır.

Ölümlere, yaralanmalara ve maddi kayıplara neden olan kazaların önlenebilmesi için öncelikle insana ve insan emeğine değer veren politikalar temel ilke olarak hayata geçirilmelidir. Kazaların önlenebilmesi amacıyla tüm madencilik sektörü, üniversiteler, sendikalar ve Sivil Toplum Örgütlerinin birlikteliği çok önemlidir.

Bu düşüncelerle yaşamını kaybeden maden emekçilerini bir kez daha saygıyla anıyor, hayatta olan tüm madencilere sevdikleriyle birlikte sağlıklı, mutlu bir yaşam diliyor, tüm madencilerin Dünya Madenciler Gününü kutluyorum.