1999 yılında 15 günlük gazetecilik semineri için Almanya’ya gittiğimde, Brandenburg Kapısı’na yakın 368 metre yüksekliğindeki Berlin TV kulesi’ne çıkarken, soğuk savaş döneminde yapılan ve Batı ile Doğu Berlin’i ayıran Utanç Duvarı’nın yıkıldıktan sonra küçük moloz parçalarını mika kutularda satıldığını görünce şaşırmıştık.
Sistem, taştan bile para kazanmayı biliyor.
Bir de tarihten.
Dünyada bütün ülkeler tarihlerini öne çıkarıp iç ve dış turizmden para kazanmanın akıl olmaz yol ve yöntemleri ile yarışırken, bizim bölgemizde ne var ne yok?
Hele ki, konu Kdz. Ereğli ise!
Bu ilçenin öyle zengin bir tarihi var ki, ah bir değerlendirmeyi düşünecek ve özellikle sponsorları harekete geçirip bu büyük özellikleri sosyo-ekonomik fırsata çevirecek kişi ve kurumlar en öne çıkabilse.
Sadece iyi niyetli bir dilek bizimki.
Çünkü umut yok.
Umutsuzluk sarmış dört bir yanı.
 
İşte bir fırsat daha çıktı önümüze.
Kim değerlendirebilir?
Kim?
Ya da kimler?
 
Ne mi fırsat?
Hepimizin gözünün önünde ki  Eski Belediye Binası.
Bu binayı iyi ki yıkmışlar.
Yıktılar da, altından Roma dönemine ait olduğu tahmin edilen tarihi hamam çıktı.
Çıktı da, iyi ki üzerini kapatmazlar/kapatamazlar.
Kapatmazlar ve kazıya da başlarlar.
Başladıkları kazıyı derinleştirerek, o bölgede saklı tarihinin tümünü gün ışığını çıkarırlar.
Böylelikle  Kdz. Ereğli’nin unutulan ve araştırılması gereken zengin ve büyük tarihi araştırmacıların dikkatleri çeker.
Belki de bırakın Türkiye’yi, dünyanın tüm arkelogları ve tarihçileri bizim ilçemize akın  eder.
Ve farkında olmayarak ilgilenmediğimiz turizm sektörü ile bile tanışırız.
Öyle ya, binası olmayan ama eğitimine başlanan turizm ve otelcilik lisesi ile yapılacağı açıklanan turizm fakültesinin de tam isabet olduğu belirlenir.
Ereğli bir anda dünyanın gözbebeği olur.
Kim bilir Hristiyanlardan hacı olmaya gelenler bile çıkabilir.
Demeyin olmaz olmaz.
Demeyin…
 
Ama…
Bu hayal ve hayalleri düşünebilmeli.
Öncelikle belediye binasının yapımından vazgeçilmeli.
Sonra, bu çevredeki binaların tümü de günümüzün değerinden kamulaştırılarak o alanda kazılara başlanabilmeli.
Sonra….
Sonrası zaten gelir.
İşi uzmanlara bıraktıktan sonra, hayaller fren tutar mı?
 
Bir “ama” daha çektikten sonra, iş gelip tıkanıyor çam kertmesine.
Bu kertmeyi kim açabilir?
Ben, sen, o…
Yani O !.
O kim?
Yönetenler.
Milletvekili, vali, kaymakam, belediye başkanı. Diğer “yetki bende” diyenler.
Onlarda…Onlarda…