Uzun Mehmet, 1829 yılında Karadeniz Ereğli, Köseağzı mevkisi Neyren Deresi yatağında taşkömürünü buluşunun 186. Yılında törenle anıldı. Zonguldak’ta Uzun Mehmet Anıtı’nda düzenlenen anma törenine, Vali Yardımcısı Ahmet Mailoğlu, Zonguldak Belediye Başkanı Muharrem Akdemir, Cumhuriyet Başsavcısı Necip Topuz, İl Jandarma Alay Komutanı Albay Haluk Selvi, Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Genel Müdürü Burhan İnan, Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı Ahmet Demirci, GMİS Genel Teşkilatlandırma ve Eğitim Sekreteri Satılmış Uludağ, TTK Genel Müdür Yardımcıları, Amelebirliği Başkanı Hasan Yılmaz, TMMOB MMO Şube Başkan Yardımcısı Hüsnü Meydan, CHP İl Başkanı Ertuğrul Koltuk, CHP Merkez  İlçe Başkanı Cemal Şahin, GMİS’e bağlı şubelerin başkan ve yöneticileri, meslek odası ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, siyasetçiler, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı. Tören saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. TTK, GMİS, MMO ve Amelebirliği çelenklerinin Uzunmehmet Anıtı’na konulmasının ardından öğrenciler, madencileri anlatan şiirleri okudular ve halk oyunları ekibi bir gösteri sundu. Törende TTK Genel Müdürü Burhan İnan, GMİS Genel Başkanı Ahmet Demirci, MMO Şube Başkan Yardımcısı Hüsnü Meydan birer konuşma yaptılar.

 

DEMİRCİ; TTK’NIN İŞÇİ AÇIKLARI ACİLEN GİDERİLMELİDİR

GMİS Genel Başkanı Ahmet Demirci, işçi sayısının azalmasıyla taşkömürü üretiminin de düştüğünü belirterek “TTK’nın işçi açıkları acilen giderilmelidir” dedi.  Ahmet Demirci şöyle konuştu; Bugün Uzun Mehmet’in kömürü buluşunun 186’ıncı ve Zonguldak’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 94’üncü yıl dönümünü birlikte kutluyoruz. Uzun Mehmet, 1829 yılında taşkömürünü buldu ama bu önemli yeraltı kaynağımız ancak 1848 yılında üretilmeye başlandı. Aradan geçen 167 yıllık üretim sürecinde, Uzun Mehmet, Kömür ve Zonguldak, birbirinden ayrılmaz hale geldi. Osmanlı İmparatorluğu döneminden, Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar; İngiliz, Fransız ve Almanlar başta olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinden gelen şirketler bu zenginliğimizi kendi ülkelerine taşıdılar. Atalarımız açlık, yoksulluk, sefalet içinde baskıyla, tehditle çalıştırıldı. Ağır bedeller ödeyerek madenciliği öğrendik.

“ÜLKEMİZ SANAYİLEŞTİ VE KALKINDI”

Biz Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları öncülüğünde verilen Ulusal Kurtuluş Savaşı ile birlikte madenlerimize sahip çıktık. Yabancı şirketler önce kontrol altına alındı, sonra kamulaştırılarak madenler devletleştirildi. Tam bağımsızlık için ekonomik bağımsızlığı öncelikli hedef olarak belirleyen Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları, taşkömürüne, madencilere ve Zonguldak’a sahip çıktılar. Zonguldak, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk ili oldu. Türkiye’nin dört bir yanından insanlarımız bölgemize geldi. Zonguldak büyüdü, ülkemiz sanayileşti ve kalkındı. Sanayimizin, demir-çelik sektörümüzün, elektrik santrallerinin ve diğer sanayinin çarklarını çevirdik.

 “DİRENDİK AMA”

Bu nedenledir ki Zonguldak, ülkemizi üreten değil tüketen bir toplum haline getirmek isteyenlerin ilk hedefleri arasında yer aldı. 1990’lı yıllarda Türkiye Taşkömürü Kurumu’nu, Erdemir’i, Kardemir’i kapatma, küçültme, satma politikalarını dayattılar. Bölge halkı olarak hep birlikte karşı çıktık. Direndik ama her seferinde birşeyler alıp götürdüler. Türkiye borçlandı, halkımız borçlandı. Halka işsizlik, yoksulluk, açlık, sefalet ve ölüm düştü. Artık katliam gibi taşeron cinayetlerine tanık oluyoruz. Bu vesileyle başta Uzun Mehmet olmak üzere, geçtiğimiz yıl Soma’da kaybettiğimiz 301 maden şehidimizi, Ermenek’te kaybettiğimiz 18 maden şehidimizi ve bugüne kadar iş kazalarında hayatlarını kaybetmiş tüm maden şehitlerimizi saygıyla ve rahmetle anıyorum.

 

ÜLKEMİZİN ÜRETİME İHTİYACI VAR

Türkiye, bugün taşkömürü için dışarıya yılda 4-5 milyar dolar öder hale geldi. Türkiye, yılda 26 milyon ton taşkömürü tüketiyor.   İhtiyacımızın yüzde 90’ından fazlasını dışarıdan alıyoruz. Biz üretmek istiyoruz. Çünkü ülkemizin üretime ihtiyacı var. Kamu ve özel sektör olarak bugünkü üretimi 2’ye, 3’e katlayabiliriz. Ve yılda 10 milyon ton üretebiliriz. Bölgemizdeki demir-çelik ve enerji santrallerinin ihtiyacının büyük bölümünü biz karşılayabiliriz. İthalatı azaltabiliriz. Paramız ülkemizde kalır, işsizimiz iş bulur. Yer altında yüzyıllık kömürümüz var ve sahip çıkılmayı bekliyor. TTK Genel Müdürlüğü 4 yıldır işçi talebinde bulunuyor. Biz Sendika olarak, geldiğimiz noktadaki sıkıntıları tüm ilgililere ve kamuoyuna anlatıyoruz.

 

“ACİLEN GİDERİLMELİ”

Genel Seçimler öncesinde ilimizde miting düzenleyen siyasi partilerin liderlerine de bu taleplerimizi ilettik. Siyasi liderler Zonguldak’a ve TTK’ya sahip çıkma sözü verdiler. Bu sözlerin takipçisi olacağız. TTK’nın norm kadrosu 14 bin olmasına rağmen bugün 9 bin işçiyle çalışıyor. İşçi sayısı azaldıkça üretim düştü, zarar arttı. TTK, tarihinin en az sayıdaki işçisiyle en az üretimi yapıyor. Emeklilikler sürüyor, risk artıyor. Bu tablo bir an önce değişmelidir. Bu tabloyu en kısa sürede değiştirmenin yolu ise TTK’nın işçi açıklarının acilen giderilmesidir. Biz maden işçileri olarak elimizden gelen gayreti gösteriyoruz.  Sağlıklı ve güvenli bir ortamda, çalışma barışını koruyarak üretmek istiyoruz. Ancak sözün bittiği noktaya geldik.  Tüm ilgilileri bir kez daha bu vesileyle uyarıyoruz. Türkiye’nin TTK’ya, Zonguldak’a ve taşkömürüne ihtiyacı var. Kendi özkaynaklarımızı değerlendirmekten başka çaremiz de yok. Biz TTK’ya mümkün olan en kısa sürede işçi alınmasını istiyoruz”.

 

“BAŞARI ORTAK ÇABALARIN ÜRÜNÜ OLACAKTIR”
Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Genel Müdürü Burhan İnan, TTK’nın kömür üretimi için yaptığı yatırımları anlattı. İnan şöyle konuştu; “Karaelmas serüveni ülkemizde bundan 186 yıl önce Bahriye erlerinden Uzun Mehmet’in 8 Kasım 1829 yılında Ereğli’nin Köseağzı köyünün Neyren Deresi yatağında taşkömürünü bulmasıyla başlamıştır. Karaelmas hem ülkenin hem de bölgenin kaderini etkilemiştir. Karaelmas, hem ülkenin hem de bölgenin kaderini etkileşmiştir. Ülkenin kalkınmasında ve sanayileşmesinde Zonguldak havzası yıllarca önemli bir lokomotif görevi üstlenmiştir. Zonguldak havzasındaki taşkömürü üretim faaliyetleri önemli bir istihdam kaynağı ve ülkenin sanayileşmesinde çok önemli rolü olan demir-çelik üretiminin de temel girdisi olmuştur.

“REKABET ETME ZORUNDA KALMIŞTIR”

Havzanın stratejik önemine paralel olarak geliştirilen devlet politikaları günümüzde alternatif enerji kaynaklarının bulunması, ulaşım ve madencilik teknolojisindeki gelişmeler sonucu ticaret küreselleşmiş ve dünya tek Pazar haline gelmiştir. Bir zamanların en önemli enerji kaynağı olan taşkömürü hem petrol hem de doğalgaz gibi çeşitli enerji kaynakları ile hem de Avustralya ve Güney Afrika gibi ülkelerdeki açık ocak yöntemi ile çok düşük maliyetlerle yapılan taşkömürü üretimi ile rekabet etmek zorunda kalmıştır.
Devlet işletmeciliği 1929 yılındaki büyük bunalım sonrası bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de rağbet görmüş ve bu tür işletme sayıları 1980 yılına değin artmıştır. 1980’li yıllardan sonra ekonomi politikalarında devletin rolü, sorumlulukları, öncelikleri değiştirilmeye başlanmıştır. Mal, hizmet ve sermayenin önündeki engeller kaldırılmakta, korumacı politikalar terk edilmekte ve bu bağlamda enerji politikaları serbestleştirilmektedir.



“26.6 MİLYON TON DÜZEYİNE ÇIKTI”

Uzun süre ülkemizin taşkömürü talebini karşılayan TTK, 1970’li yıllarla birlikte talebi karşılamakta yetersiz kalmıştır. 1987’de yüzde 50’nin altına, 2000’li yıllarda yüzde 16’ya kadar düşmüştür. 1973’de 16 bin ton olarak başlayan taşkömürü ithalatı, 2013’de 26.6 milyon ton düzeyine çıkmıştır. Kuyu ve galeriler bir maden işletmesinin en önemli alt yapı yatırımlarıdır. Bu alt yapı tesislerinin projelendirilmesi ve gerçekleştirilmesi uzun süreler almaktadır. Zaman zaman gecikmeler yaşanmaktadır. Bu yatırımların kuruma maliyeti çok yüksek olmaktadır. Bir kuyunun ömrü yaklaşık olarak 40 yıldır. Mevcut kuyuların dip kotundan daha derin kotlarda üretim ve hazırlık çalışmalarının yapılması zorunluluğu, personel ve malzeme nakliyatında, taş ihracında ve havalandırmada problemler yaşanmasına ve madencilik faaliyetlerinin verimsizleşmesine neden olmaktadır.
Kömür üretimini sağlıklı ve güvenli bir şekilde idame ettirebilmek için personel ve malzeme nakliyatı ile havalandırma gibi hizmetleri sağlayacak şekilde yeni kuyuların zamanında açılarak hazırlanması gerekmektedir. Kurumda yıllardır çeşitli nedenlerle geciktirilmiş ana alt yapı yatırımlarına 2003 yılından itibaren hız verilmiş ve bu kapsamda; Gelik 75. Yıl Cumhuriyet Kuyusu, Karadon Yeni Servis Kuyusu, Uzunmehmet-1 Kuyusu ve Armutçuk 13 Nolu Kuyuları derinleştirme çalışmaları ve teçhizi tamamlanarak hizmete alınmıştır. Ayrıca, Kilimli Havalandırma Kuyusu ile İncirharmanı Havalandırma Kuyularının kazı işlemleri tamamlanmış olup aspiratör montajları yapılarak devreye alınmıştır.

KAZI YÖNTEMİNE İLİŞKİN ÇALIŞMALAR

Diğer taraftan ana kat hazırlıklarımız süratle devam etmektedir. Üzülmez TİM’de -250 katı, Karadon TİM’de -540 katı, Kozlu TİM’de -630 katı ve Armutçuk TİM’de -500/-550 kat hazırlıklarında önemli mesafeler kat edilmiş olup, kısa vadede bu katlarda üretim sürecine geçilecektir. Ayrıca; Kozlu, Üzülmez ve Karadon Müesseselerinin kömürlerinin yıkattırılması işi hizmet alımı yoluyla 2006 yılından itibaren 3. Şahıslara yaptırılmakta ve bu şekilde piyasanın istediği nitelikte kömür hazırlatılmaktadır. Kömür üretiminde mekanizasyonun sağlanarak üretim ve randımanlarında önemli oranda iyileştirme sağlanması amacıyla mekanize kazı yöntemlerinin uygulanmasına yönelik çalışmalar sürdürülmektedir. Bu kapsamda başlangıçta dik damarlarda uygulanmak üzere Amasra TİM’de pilot bir kömür panosunda mekanize üretim metodunun uygulanması yapılmış ve başarılı olmuştur.

3 ADET SONDAJ

Teçhizatın Karadon TİM, KOZlu TİM ve Üzülmez TİM’deki dik damarlarda kullanılmasına yönelik planlama yapılmış olup, Karadon TİM Gelik İşletmesinde uygulanmak üzere ihaleye çıkılmıştır. Süreç devam etmektedir. Teçhizatın diğer müesseselerimizde yaygınlaştırılması halinde üretimde önemli miktarda artış sağlanacaktır.
Yeraltı işletmeciliği esnasında tehlike arz eden metan gazının ortamdan çekilerek kullanıma sunulması ve ülke ekonomisine katkıda bulunması amacıyla 2 sahamız için ayrı aynı ihale yapılmıştır. 1 No’lu sahada Hema Doğal enerji Kaynakları A.Ş. faaliyet göstermekte olup 11 adet sondaj ve sondaja müteakip kömür çatlatma çalışmaları yaparak ticari mahiyette gaz üretim çalışmalarını sürdürmektedir. 2 No’lu sahada ise Delta A.Ş., 2013 yılı içerisinde 3 adet sondaj yapmış ve sondajlara ait jeoteknik, jeofizik ve gaz araştırma çalışmalarını yürütmektedir.

“RÖDÖVANS KARŞILIĞI 3. ŞAHISLARA VERİLDİ”

5177 Sayılı Yasa ile değişik 3213 Sayılı Maden Kanununda yapılan değişiklik ile Havza, Maden Kanunu kapsamına alınmıştır. Kanunla getirilen düzenlemelerle, özel sektörün Zonguldak Havzası’nda rödövans yoluyla üretim yapmasının önü açılmış ve kurum tarafından işletilmeyen 4 büyük, 27 küçük ölçekli taşkömürü sahası ile 3 kuvars kumu ve 1 boksit sahası rödövans karşılığı 3. Şahıslara verilmiştir. Bu kapsamda toplam 1.3 milyar tonluk havza rezervinin yüzde 45’i, yani 610 milyon tonluk bölümü özel sektör işletmeciliğine açılmıştır. Böylece ruhsat sahamızdaki taşkömürü potansiyelimizin ve 4. Grup diğer madenlerin en iyi şekilde değerlendirilmesi ve üretimin artırılması ile yaratılacak istihdam marifetiyle bölge ekonomisi canlandırılmıştır.
Kurumun varlığını sürdürebilmesi, ancak üretim artışı ve maliyetlerin düşürülmesi ile mümkün olacaktır. Bunun için işçimize, memurumuza, mühendisimize, yöneticimize ve hatta kurumda çalışmayan Zonguldak halkımız olmak üzere hepimize önemli görevler düşmektedir. Bu konuda herkesin sorumluluk alması gerekmektedir. Başarı ortak çabalarımızın ürünü olacaktır”.

 

“KAMUSAL BAKIŞLA HAVZA POLİTİKALARI ÜRETİLMELİDİR”

Maden Mühendisleri Odası (MMO) Zonguldak Şubesi Başkan Yardımcısı Hüsnü Meydan da taşkömürü üretiminin arıttırılması için TTK’nın işçi açıklarının giderilmesi gerektiğine dikkat çekti. Meydan şöyle konuştu; “Uzun Mehmet’in kömürü bulması Zonguldak şehrinin tarihinin de başlangıcı olmuştur. Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte Cumhuriyet döneminin ilk vilayeti olarak tarihe geçmiş, ülke sanayisinin kalkınmasında ve madencilik sektörünün gelişmesinde önemli bir görev üstlenmiştir. Özellikle demir-çelik ve elektrik üretiminde ülke sanayisinin lokomotifi olmuştur. Ancak 1980 den sonra uygulanan özelleştirme, taşeronlaşma, rödövans, hizmet alımı gibi politikalar kamu madenciliğini küçültmüş, kamu kurum ve kuruluşlarında uzun yıllar sonucu elde edilen madencilik bilg ve deneyim birikimini dağıtmıştır. İzlenen bu politikalardan bölgemizde nasibini almıştır. TTK’ya yatırım yapılmayarak daraltılmış, işçi sayısı azalmış adeta kendiliğinden kapanmasının önü açılmıştır.

 

“İŞ KAZALARINI EN AZA İNDİREN”

Kömür havzası dışa bağımlı yapı ve uygulanan yanlış politikalar nedeniyle uğradığı ekonomik ablukayı kıracak yepyeni bir ruhu ve heyecanı arıyor.  Maden Mühendisleri Odası olarak, ülke kaynaklarının en akılcı bir şekilde kullanmayı hedefleyen, işçi sağlığı ve iş güvenliği kurallarını eksiksiz uyarak iş kazalarını en aza indiren, toplumsal bir varlık olan kaynaklarımızdan en çok fayda yaratmayı amaçlayan kamusal bir bakışla havzaya yönelik tüm politikaların yeniden üretilmesini, yaşamsal önemde buluyoruz. Daha önce de belirttiğimiz gibi: Dünyadaki madencilik sektöründeki teknolojik gelişmeleri inceleyecek, uygulanabilirliğini araştıracak, havza madenciliğini planlayacak, Üniversite ve TTK’nın birlikte oluşturacağı bir Ar-Ge komisyonu oluşturulmalıdır.

Maden Mühendisliği Fakültesi’nin burada açılmasının temel amacı bilim ve tekniğin, teori ve pratiğin bir arada uygulanmasını sağlayarak sektöre hizmet edecek nitelikli mühendisleri yetiştirmektir. Bu nedenle maden mühendisliği eğitimi yeniden gözden geçirilmeli, teorik ve pratik eğitimin bir arada sağlandığı bir yapıya kavuşturulmalıdır.

 

“EN BÜYÜK İSTİHDAM ALANI”

Geçtiğimiz yıllarda Amasra İşletmesi’nde uygulanan mekanize kazı sisteminin bütün işletmelerde uygulanmasını sağlayacak yatırımlar hızlandırılmalıdır. TTK’yı ekonomik yapısı iyileştirilmiş, demir-çelik sektörünün metalürjik kömür ihtiyacının önemli bir kısmını karşılayan bir kuruluş haline getirecek taşkömürü politikaları oluşturulmalıdır. TTK, Üniversite, Meslek Odası ve İşçi sendikalarının birlikte yapacak olduğu çalışmalarla, TTK hazırlıktan-üretime, zenginleştirmeden-pazarlamaya, işin sevk ve idaresine kadar yeniden yapılandırılmalıdır.

1980’den önce 1000 kişinin çalıştığı, kurumun maden ekipmanlarının büyük bir kısmını üreten Maden Makinaları Fabrikası yeniden yapılandırılmalı, ülkemizin ihtiyacı olan bütün maden ekipmanlarını üreten, ayrıca istihdam sağlayan büyük bir sanayi kuruluşu haline getirilmelidir. Bölgemizin en büyük istihdam alanı olan TTK’nın işçi açıkları giderilmelidir.”

 

(Haber Merkezi)