Dönem tam bir fırsat.

Ne için?

Sahte isimlerle sevmediklerini ihbar için.

Tak kulpu.

Fetö de.

Şöyle de.

Böyle de.

De birşeyler de önün açılsın.

Önün derken?

Ön makam tabi ki.

İhbar ettiği gidecek ki, o gelsin.

Ballı mallı.

Kaymaklı.

 

Gazetemizin haber merkezine de geliyor böyle yorumlar. Onay verenlerden biri olarak boşluğa düştüm bir ikisine onay verdim.

15 Temmuz gecesi sabahlayınca benim sol göz dandikleşti. Bir sinek kondu gözbebeğim nereye dönüyor ise oraya gidiyor.

Sağ-sol.

Üst alt.

Yan –man!

Yok  yapıştı oraya kovsam da “artık sen benimsin, ben seninim” diyor.

Vay hergele!

Gittim Devlet Hastanesi’ndeki Çetin Göktaş’a “Yüzde bir bile olasılık yok ama bizdeki cihazlar yeterli değil. Bir de Araştırmaya git” dedi.

Hatta sıra beklememem için de sevk yazdı.

Elimde sevk Zonguldak araştırmaya gittim sabahın erken saatinde, verilen sıranın numarası 62.

Sordum “Bize sıra ne zaman gelir?”

“Sen öğleden sonra gel” dedikleri için gazeteye geri döndüm işlerimi yapıp tekrar bu kez öğleden sonra  Zonguldak’a gittim ki, sıra 27’de.

Bize ne zaman sıra gelir?

35 kişi var önümde.

Yine gidip sordum “Benim sevk kağıdım var önceliklisin dediler Ereğli’de” diye.

Yemediler.

Orada sevk-mevk geçmez imiş!

Of !

Öğrendim parayla muayene olur isem sıra beklemezmişim.

Yaşasın!

84 lirayı karttan cırtlatıp çıktım doktorun karşısına. Eşi Ereğli öğretmenlik yapan Orhan Doktor baktı baktı “retine de incelme var ama yırtık yok” dedi.

Ama sinek duruyor.

Arkadaş olduk.

 

Neyse bağlamayı bırakıp konuya döneyim.

Gözdeki dalgalanma sonucu onay verdiğim bir iki yorum sonradan çok  canımı sıktı. Yani, bize uymadı. Adı sanı belli değil. Sahte isimle klavye kahramanlarının aleti olmamalıydım.

Bu nedenle üzdüğüm insanlardan özür diliyorum.

Ve sonuç olarak, bu dönemde yaşanacak kurunun yanında yaşı/yaşları da yakacak tezgahlara düşmemeliyiz.

Hepimiz.

Hepimiz bu bataklığı beslememeli ve insanların geleceğine ipotek koyabilecek yanlışların göbek taşına yatmamalıyız.

Gün o gün !..