Geçen 55 yılda gazetecilerin kazanımlarının büyük ölçüde budandığını ifade eden Ayaroğlu, ' Ülkemizde basın özgürlüğü, düşünceyi ifade özgürlüğü ve bireylerin temel hak ve özgürlükleri 55 yıl öncesinden daha kötü durumdadır" dedi.

Devleti yöneten kadronun basını ve düşünce özgürlüğünü kendilerine engel olarak gördüklerini belirten Ayaroğlu açıklamasında şu görüşlere yer verdi:

"1961 yılında çalışan gazeteciler lehine 212 sayılı yasanın değiştirilmesinin yıl dönümlerini “Çalışan Gazeteciler Günü” olarak 10 Ocak’larda kutluyoruz. 

Yasanın çıkışından bugüne dek geçen 55 yılda ne yazık ki gazetecilerin kazanımları büyük ölçüde budanmış sendikalaşma hakkı kullanılamaz hale getirilmiş, taşeronlaşma yaygınlaştırılmıştır. İş güvencesi ortadan kalkmış toplu işten çıkarmalar günlük olaylar haline gelmiştir. Sadece son bir yılda yüzlerce basın emekçisinin işine son verilmiştir. Ülke genelinde yerel basında görev yapan arkadaşlarımızın büyük bir çoğunluğu sigortasız boğazı tokluğuna çalışmaktadır.

Ülkemizde basın özgürlüğü, düşünceyi ifade özgürlüğü ve bireylerin temel hak ve özgürlükleri 55 yıl öncesinden daha kötü durumdadır.

Cumhurbaşkanı’ndan Başbakan’a, bakanlara, bürokratlara kadar devleti yöneten kadro, basını ve düşünceyi ifade özgürlüğünü kendilerine engel olarak görmektedirler.

Meslektaşlarımız habercilik görevlerini yaparken “iktidarın memurları” olmaya zorlanmaktadırlar. Zonguldak’a gelen bakanlar bağımsız gazetecilik görevi yapan arkadaşlarımızı dışlamakta onları yandaş olmaya zorlamışlardır. Siyasal iradenin ayrıcalık uygulaması habere ulaşmak haklarına getirilen bir yasaklamadır. 

Bu iktidar döneminde 25O dolayında gazeteci ceza evlerine tıkılmıştır.12 Eylül darbesinden kalma yasalarla ve Terörle Mücadele Yasasından kaynaklanan maddelerle de halen çok sayıda gazeteci cezaevlerinde bulunmaktadır. Gazetecilik görevini yapan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara temsilcisi Arkadaşımız Erdem Gül tutsak edilerek Silivri zindanların tıkılmıştır.

Bütün bunlar kadar vahim olan da, çok sayıda gazeteci ve yazarın,  iktidara ters düşmemek için bu kötü gidişe karşı sessiz kalışıdır. Bu tür gazeteciler ağır baskılar altında tutulan mesleklerini, kanunsuzluğa, haksızlığa uğrayan meslektaşlarını değil çıkarları doğrultusunda iktidar yöneticilerine sırtını dayamış ve onları savunmayı görev edinmişlerdir. Yandaş gazetecilik ekol haline getirilmiştir.

Bizler halkın haber alma, gerçekleri öğrenme ve bilgilenme hakkının savunucusu olmayı sürdüreceğiz.1O Ocak “Çalışan Gazeteciler Günü” olmaktan çıkmıştır."