Zonguldak Eğitim-İş Genel Başkanı Metin Kahveci, “Hükümet adeta “alemi kör, milleti sersem sanıyor”.diyerek 12 Eylülde yapılacak halk oylamasında “hayır” çağrısı yaptı.

* 12 Eylül’de yapılacak olan halk oylamasıyla ilgili olarak yazılı bir açıklama yapan Zonguldak Eğitim-İş Genel Başkanı Metin Kahveci, daha çok demokrasi sloganının AKP’nin bir aldatmacası olduğunu belirterek “12 Eylül’de hayır” dedi.

Kahveci;  “iktidar gücü” kötüye kullanıldığında toplumların büyük felaketlerle, yıkımlarla yüz yüze kaldığını gösterir sayısız örneklerle doludur.  Yine tecrübeyle sabittir ki, büyük felaketlerin faili olan sorumsuz iktidar sahipleri, toplumları yıkıma götürecek yola girerlerken onları yalan ve yutturmacalar la uyutarak günahlarına meşruiyet sağlamışlardır. Bugün ülkemizin dayatma yoluyla gündemine sokulan 12 Eylül referandumu, benzer bir siyasi felaket ve kaos potansiyeli taşımaktadır” sözlerinin ardından görüşlerini şu şekilde ifade etti:

“Sözde “daha çok demokrasi” sloganıyla, yeni bir 12 Eylül düzeni peşinde olan AKP’nin başarıya ulaşması halinde, ülkemiz zaten ağır aksak yürüdüğü demokrasi kulvarından hayli uzaklara sürüklenecek. Hukuk devleti ve onun ayrılmaz parçası olan bağımsız yargı tahrip olacak, toplum bugün olduğundan daha derin bir gerilim ve kamplaşma sürecine doğru hızla yol alacak. 

Halkımız uyanık olmalı,  ülkeyi bıçak gibi bölme pahasına dayatılan “paketin içerisine yerleştirilen tuzağı” görmelidir.

Bu gerçeği görmek için uzun  uzadıya değerlendirme yapmanın gerekli olmadığı  kanısındayız. Gerçek, AKP’nin “geçmişte söyledikleri ile bugün söyledikleri” kıyaslandığında net biçimde ortaya çıkıyor. Yalan ve ilkesizlik üzerinde inşa edilen siyasi anlayış, “parti ve yandaş menfaati” ne göre değişkenlik gösterdiği için sürekli çelişkiye düşmekte, hemen her adımında kendini ele vererek, sapır sapır dökülmektedir.

Elimizi vicdanımıza koyduğumuzda şu gerçeği rahatlıkla ifade edebiliriz : Türkiye, bugünkü iktidar kadar  sözünde durmayan, dış etkilere karşı dik duramayan, bazen yanar bazen söner   bir iktidar örneğine daha rastlamamıştır. Örnekleri saymakla bitmez :

  • Cumhurbaşkanı tarafsızken bu makamın kullandığı yetkilerin demokrasi adına(!) törpülenmesi için ortalığı ayağa kaldırırlarken ; “kendi içlerinden birisi” koltuğa oturduğunda ise bu defa, hiç yüzleri kızarmadan makamın yetkilerinin artırılmasının daha fazla demokrasinin(!) zorunlu sonucu olduğunu söyleyebiliyorlar.

 

  • YÖK tarafsız bir yapıda iken, kaldırılması gereken “antidemokratik” bir kurum olduğunu iddia ederlerken, YÖK yandaşlarla doldurulup AKP’ye  hizmet eden bir kurum haline geldiğinde ise, “demokrasiyle uyumlu”(!) olduğu kabulüyle onu koruma altına alabiliyorlar.

 

  • TRT tarafız yayın yaparken yayın politikasını yerden yere vururlarken, kurumu yoğun kadrolaşma ile AKP propagandası yapacak şekilde dizayn ettiklerinde ise onu“demokrasi projesinin”(!) ayrılmaz parçası olarak gösterebiliyorlar.       

 

  • Dokunulmazlığı kaldıracağız diye yola çıkıyorlar, iktidara gelince ise dokunulmazlığı laf cambazlığı ile muhafaza ederek ; bin türlü suça bulaşmış, yetim hakkı yemiş, sahtecilik yapmış, binlerce gurbetçinin dişinden tırnağından artırdığı paraları zimmetine geçirmiş yandaşlarına kalkan haline getiriyorlar.

       Liste uzar gider…

Her şey bir yana bu pakete HAYIR oyu vermemiz için,  salt milyonlarca kamu emekçisini aşağılayan, hor gören, onların onuruyla oynayan hükümlerine bakmak bile tek başına yeterlidir.

Kamu emekçileri olarak onlarca yıldır faşist darbe düzeninin lanetli kalıntılarını yok etmek için, hakkımız olan “grevli toplu sözleşmeli sendikal düzen” için mücadele ediyoruz. Bu büyük mücadele sonucunda ortaya çıkan büyük beklentiyle ilgili olarak paket bizlere ne sunuyor ? Grev hakkımız Anayasal düzeyde yasaklanıyor, milyonlarca emekçi ve bakmakla yükümlü olduğu yakınlarının kaderi, hükümetin atadığı ve “kararları yargı yoluna kapalı olan” bürokratların keyfine bırakılıyor. Hükümet adeta “alemi kör, milleti sersem sanıyor”.

 Hazırlanan bu anayasada  kamu çalışanlarına ( MEMURLARA) GREV hakkını vermeyen  sendikal eylemi yasaklayan  zihniyete  emekçi HAYIR diyecektir. 

 

12 Eylül’de; 12 Eylüllere, 12 Eylülcülere  12 Eylülcülerin devamına HAYIR!…. “