ZONGULDAK VALİSİ SAYIN AHMET ÇINAR:
Değerli Öğretmenler

"Bir milletin gerçek kurtuluşu öğretmenlere verilen değerle ölçülür" diyen Atatürk'ün Millet Mektepleri Başöğretmenliğini kabul edişleri ile daha derin anlam kazanan öğretmenler günü vesilesiyle tüm öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutluyorum.


ZONGULDAK MİLLETVEKİLİ ÖZCAN ULUPINAR:

“Geçmişin öğreticisi, geleceğin kurucusu tüm öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Gününü en içten dileklerimle kutluyorum.

Yarınlarımız olan çocuklarımızı, eğitip, işleyip, şekillendirerek ülkemizin ve milletimizin aydınlık geleceğinin inşası için uğraş veren öğretmenlerimizin hakkını ne yapsak ödeyemeyiz. Sabırla, şefkatle, özverili ve fedakarca hizmet veren öğretmelerimiz karşılığı olmayan kutsal bir meslek icra etmektedirler.

Bu kutsal mesleğin temsilcileri öğretmenlerimizi, böyle özel günlerde değil, her an hatırlamalı, hak ettikleri değeri her daim göstermeliyiz. Çünkü öğretmenler, dünün ve bugünün olduğu gibi gelecek zamanın da belirleyicisi olacaklardır.  

Toplum içinde en önemli etken olan, kendisine güvenen, sorumlu ve ahlaklı bir nesil yetişmesinin teminatı öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Gününü bir kez daha kutluyor, ebediyete irtihal eden tüm öğretmenlerimizi rahmet ve minnetle anıyor, saygılarımı sunuyorum.” 

AK PARTİ ZONGULDAK MİLLETVEKİLİ FARUK ÇATUROĞLU:

“Öğretmenlerimiz yediden yetmişe her bireyin temelinde emeği olan, geçmişin öğreticisi, geleceğimizin kurucusu dünyanın en onurlu ve kutsal mesleğine sahip müstesna kişilerdir. Gazi Mustafa Kemal’e Başöğretmenlik unvanının verildiği bu anlamlı günde 24 Kasım Öğretmenler Gününü en kalbi duygularımla kutluyor, bu vesileyle meslek andı içmiş yeni, eski bütün öğretmenlerimizi tebrik ediyor, bu mesleğe ömrünü adamış vefakâr öğretmenlerimizin hürmetle ellerinden öpüyorum.

Her birey hayat boyu öğrenir. Yeni değerler üretebilmek, faydalı insanlar olabilmek için hayat boyu devam eden iyi bir eğitime ihtiyaç vardır. Milli, ahlaki ve kültürel değerlerine sahip çıkan yeni nesiller yetiştirmek, çağımızın gereği olarak kalkınmanın temelinde yer alan eğitimli işgücüne sahip, çağdaş, güçlü, bir Türkiye olmak bizlerin de en büyük hedefidir. Bu hedef doğrultusunda Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları olarak başta öğretmenlerimiz olmak üzere her birimize çok önemli görevler düşmektedir. Unutmamalıyız ki eğitim alanında atılan her ileri adım, ülkemizin aydınlık geleceğine yapılmış bir yatırımdır.

Bu duygu ve düşüncelerle mesleklerin en onurlusunu seçerek; çocuklarımızı çağdaş bilgi ve teknoloji donanımlı yetiştirerek geleceğe hazırlama sorumluluğunu üstlenen, geleceğimizin mimarı tüm öğretmenlerimizin öğretmenler gününü tekrar kutluyor, öğretmenlerimize sağlık, mutluluk ve başarılar diliyor, ebediyete irtihal etmiş öğretmenlerimizi rahmet ve şükranla anıyorum.”


CHP ZONGULDAK MİLLETVEKİLİ ŞERAFETTİN TURPCU:

“Yaşadığı çağı ve geleceği çok iyi okuyabilen bir lider olan Mustafa Kemal Atatürk, bir milletin geleceği üzerinde eğitimin oynadığı rolü çok iyi bilmekteydi. Atatürk’e göre, ekonomide, sağlıkta, sanatta, sporda nerede bir problem varsa onun temelinde eğitim olduğu için Cumhuriyet Devrimlerinin en önemli ayağını eğitim oluşturmuştur. Bu nedenledir ki gelişmiş toplumlar en fazla yatırımları eğitim alanına yapar, bütçelerini eğitime ayırır, eğitim emekçilerini el üstünde tutarlar. Bir ülkenin geleceğine yapabileceği en büyük yatırım eğitim yatırımlarıdır. Eğitimin bir ülkenin bugünü ve geleceği için önemi ortadayken, AKP'nin yıllardır sürekli değiştirdiği ve laik bilimsel eksenden çıkararak dinselleştirdiği eğitim sisteminin, eğitimin kalitesini getirdiği durum da ortadadır. Koltuğa geçen her Milli Eğitim Bakanı ile birlikte ders programları ve sınav sistemleri değişmiştir. Eğitimin uğradığı tahribat çok ciddi boyutlardadır. Laik-Demokratik- Bilimsel Eğitim olmadıkça Büyük, Gelişmiş Türkiye laflarının hepsi hayaldir. AKP’nin eğitim politikasındaki yıkımı, dış ve iç siyaset, ekonomi, bilim, çevre, tarım politikalarına da sirayet etmiştir. Öğrencilerimiz ve velilerimiz sınav sistemindeki belirsizlikten dolayı artık usanmışlardır. Öğretmenlerimizin ciddi ekonomik ve sosyal sıkıntıları vardır. Atanamayan, atanmadıkları için psikolojileri bozulan hatta intihar eden öğretmenlerimiz bulunmaktadır. Tabi bu öğretmenlerimize birde OHAL KHK’sı ile haksız yere işinden edilen öğretmenlerimiz eklendi. Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren toplumda öncü görevini üstlenen, insan yetiştirmek gibi zor bir sanatı üstlenen öğretmenlerimizi yoksulluğun kıskacına alan, mesleğine küstüren uygulamalara karşı durmak zorundayız. Laik, bilimsel, demokratik, nitelikli bir eğitim sistemi yaratmak ve tüm eğitim emekçilerini ekonomik ve sosyal açıdan tatmin eden bir çizgide olması için değerli eğitim emekçilerimizin her zaman yanlarında olacağımın bilinmesini isterim. Bu düşüncelerle başta Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere hayatlarını kaybetmiş tüm öğretmenlerimizi rahmet ve şükranla anıyor, ülkenin aydınlık geleceğine sahip çıkacak yeni nesilleri yetiştirecek olan tüm öğretmenlerimizin, 24 Kasım Öğretmenler Gününü kutluyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.”

 

CHP ZONGULDAK MİLLETVEKİLİ ÜNAL DEMİRTAŞ:

CHP Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş mesajında şunları belirtti: "Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk'ün ortaya koyduğu "muasır medeniyet" hedefine ulaşma yolunda en büyük görev öğretmenlerimize düşmektedir. Çağdaş, akılcı, bilimsel bir eğitim sistemine ancak Atatürk ilkelerine ve Cumhuriyetin değerlerine yürekten bağlı öğretmenlerle ulaşılabilir. Son dönemde öğretmenlerin ekonomik ve sosyal hakları büyük ölçüde gerilemiştir. Öğretmenlerimizin hak ettiği değer ve ilgiyi gördüğünü söylememiz mümkün değildir. Eğitimin dini referanslara göre biçimlendirilmeye çalışıldığı, liseye ve üniversiteye giriş sisteminin tek kişinin isteği doğrultusunda ani ve plansız şekilde değiştirildiği, müfredatın sürekli alt üst edildiği bir ortamda öğretmenlik yapılması elbette güçtür. Üstelik öğretmenlerimiz diğer ülkelerdeki meslektaşlarından daha fazla çalışıp daha az maaş almakta, öğretmenlerin birçoğu kadrosuz çalıştırılmaktadır. Ücretli ya da sözleşmeli gibi statülerle adaletsiz bir ortam oluşturulmuştur. Hükümetin yanlış politikalarıyla yıllardır binlerce öğretmen adayı da atanamamış, öğretmenler öğrencilerine, öğrenciler öğretmenlerine kavuşamamıştır. Ticarileştirilmeye karşı eşit, parasız, bilimsel eğitim için mücadele etmek zorundayız. Liyakata değil yandaşlığa dayanan atama sistemine, bilimsellikten ve laiklikten uzak eğitim anlayışına daha güçlü biçimde karşı çıkmalıyız. Hepimizin üzerinde emeği olan öğretmenlerimize şükran ve vefa borcumuz olduğunu unutmamalıyız. Çocuklarımızı ve gençlerimizi aydınlık geleceğe hazırlayan tüm öğretmenlerimizin "24 Kasım Öğretmenler Günü" kutlu olsun...

 

EREĞLİ BELEDİYE BAŞKANI HÜSEYİN UYSAL

Kdz. Ereğli Belediye Başkanı Op. Dr. Hüseyin Uysal, ’24 Kasım Öğretmenler Günü’ dolayısıyla bir kutlama mesajı yayınladı. Başkan Uysal mesajında şu ifadelere yer verdi: “Öğretmenlik emek, özveri, sabır ve hoşgörü isteyen, bedeli hiçbir maddi karşılıkla ölçülmeyecek kadar değerli ve saygın bir meslektir. Tarih boyunca bilginin, çağdaşlığın, sevginin, saygının ve aydınlanmanın öncüsü, toplumun bütün kesimlerine yol gösteren önder insan olan öğretmenlerimiz, ülkemizin aydınlık geleceğinin teminatı olan çocuklarımızın yetişmesinde ortaya koydukları fedakârca mücadele ile her türlü takdiri hak ediyor. Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, aramızdan ayrılan ve görevi başındayken şehit olan bütün öğretmenlerimiz ve eğitimcilerimizi rahmet ve minnetle anıyor, tüm eğitimcilere bundan sonraki yaşamlarında sağlık ve mutluluklar diliyorum.”

 

ZONGULDAK BELEDİYE BAŞKANI MUHAMMER AKDEMİR:

‘24 Kasım Öğretmenler Günü’nü’ kutlayarak yazılı bir açıklama yaptı. Belediye Başkanı Muharrem Akdemir, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aydınlattığı yolda ilerleme kararlılığında olan ve onun anlatımıyla “fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür” kuşaklar yetiştirmenin gereğini gönülden benimseyen öğretmenlerimizin, ilkeleri, düşünceleri, yaşam biçimleri ve yaşama bakışlarıyla insanları doğrudan etkilemekte, toplumun biçimlendirilmesinde yadsınamaz rol üstlenmektedirler” şeklinde konuştu. Bir ulusun geleceğini belirleyen genç nesiller ve onların aldığı eğitimde büyük katkısı olan ve çocuklarımızın yetişmesinde en önemli etken olan, her türlü fedakârlığı gösteren öğretmenler olduğunu belirten Başkan Akdemir; “Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e başöğretmenlik unvanının verildiği 24 Kasım tarihi, 1981 yılından itibaren öğretmenler günü olarak kutlanmaktadır. Cumhuriyet nesillerini, öğretmenlere emanet eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk, çağdaş ve demokratik bir toplum oluşturmak adına en büyük sorumluluğu öğretmenlerimize vermiştir. Hiç şüphesiz öğretmenlik mesleği, toplumumuzun en saygın ve kutsal görevlerindendir. Çocuk ve gençlerimizin yarınlara hazırlanması gibi güç, ancak o ölçüde anlamlı bir görevi üstlenen öğretmenlerimizin, ülkemizin geleceğinin kurulmasındaki belirleyici rolü asla yadsınamaz. Öğretmen, öğrencinin gören gözü, işiten kulağı, hisseden kalbi, düşünen beyni, konuşan dili, yazan kalemidir. Özgürlüğü, bağımsızlığı, ulusal egemenliği, cumhuriyeti ve demokrasiyi koruyan bu değerleri koruyup yüceltecek kuşakları yetiştiren öğretmenlerimizin varlığı sayesinde en ufak kaygımız ve endişemiz yoktur. Özgürlüğü, bağımsızlığı, ulusal egemenliği, cumhuriyeti ve demokrasiyi koruyup yüceltecek kuşakları yetiştiren değerli öğretmenlerimizin varlığıyla, gelecekten en ufak kaygımız ve endişemiz yoktur. Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi, “Eserinin üzerinde imzası olmayan yegâne sanatkâr, öğretmenlerdir” sözü ile de öğretmenlerimize olan değeri bir kez daha görmemizi sağlamıştır. Çağdaş medeniyet düzeyine ulaşmak, refah düzeyi yüksek, mutlu bireylerin yaşadığı bir toplum yaratmanın yolu, öğretmenlik mesleğini her bakımdan donanımlı ve çekici hale getirmek, kaliteli öğretmen yetiştirilmesi için her türlü ortam ve imkân sağlamaktan geçmektedir. Bu sayede, dünyada yaşanan ve yaşanacak çağdaş adımlar daha emin adımlarla atılmalıdır. Bu duygu ve düşüncelerle, ülkemizin her köşesine ulaşarak fedakârlıkların en büyüğünü gösteren, eğitmeyi ve öğretmeyi bir ideal olarak benimseyip ülkemizi çağdaş medeniyet seviyesine çıkarma gayreti gösteren tüm öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutluyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum”

 

ÇAYCUMA TSO BAŞKANI RIFAT SARSIK:

Eğitime destek, her zaman öncelikli hedeflerimiz arasında olmuştur. Yurdun her köşesinde görev yaparken, karşılaştığı ekonomik ve sosyal sorunlar karşısında bile, çocuklarımızı geleceğe en iyi şekilde hazırlama idealinden taviz vermeyen öğretmenlerimizin hakkı ödenemez. Hayat kaynağımız çocuklarımızı, sabırla, sonsuz sevgi ve fedakârlıkla yetiştirerek, kutsal bir görevi yerine getiren; her zaman daha iyiyi, daha yeniyi ve daha fazlasını öğretmek amacıyla canla başla mücadeleyi kendilerine ilke edinmiş Değerli Öğretmenlerin ve eğitim camiasının “ÖĞRETMENLER GÜNÜ” nü kutlar; Sağlık, başarı ve mutluluk dileklerimle, sevgi ve saygılar sunarım.

 

ÇAYCUMA BELEDİYE BAŞKANI BÜLENT KANTARCI:

 

 Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Ulu Önder Atatürk’ün başöğretmenliği kabul ettiği 24 Kasım, ülkemizde, Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır. Çocuklarımızı ülkemizin aydınlık geleceği için donanımlı birer birey olarak yetiştirmeye çalışan öğretmenlerimiz Türkiye’nin her köşesinde, hiçbir olumsuz koşula aldırmadan görevlerini yapmaktadır. Eğitim sistemimiz, ne yazık ki, sorunlarla doludur. Milli Eğitim Bakanlığı müfredat, ölçme değerlendirme sistemi ve okulların eğitsel yapılarında sık sık değişiklik yaparak, sorunların üzerini kapatmaktadır. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD)’nün Uluslararası Değerlendirme Ölçütü Programı olan PISA sonuçlarından da anlaşıldığı gibi, eğitimin niteliğinde ciddi bir bozulma vardır. Başarısı ve niteliğinde büyük gerilemeler yaşanmaktadır.

Bir eğitim kurumunun yaptığı araştırmaya göre, Türkiye’de çalışan öğretmenler, OECD ülkeleri içinde en çok çalışan, buna karşın en az maaş alan grup içindedir. Öğretmenler, sık sık değişen müfredat ve eğitim politikaları nedeniyle sistemin adeta oyuncağı haline getirilmiştir. Ataması yapılmayan öğretmenler sorunu büyüyerek devam etmektedir. Bitmek bilmeyen bir çaresizliğin içindeki yüzbinlerce öğretmen atama beklerken, kimi okullarda, öğretmensizlik nedeniyle derslerin boş geçtiği haberleri gazetelere yansımaktadır. Kısaca eğitimdeki bozuk sistemin tüm faturası önce öğrenciler, sonra da öğretmenler tarafından ödenmektedir. Kaybeden de doğal olarak ülkemiz olmaktadır.

 

 Eğitimde temel hedefimiz bilgi ve teknoloji üreten toplumlarla yarışacak bir ülkeyi yaratmak olmalıdır. Türkiye’yi bu toplumlar seviyesine yükseltmenin biricik yolu, çağın bilgisiyle donanmış bir nesil yetiştirmekten geçmektedir. Konunun tüm taraflarının bir araya geldiği bir şurada, bu konu enine boyuna tartışılmalı, alınan kararlarda değişen her iktidar ya da bakanın değişiklik yapmasına izin verilmemelidir. Ülkemizin birliğini, bağımsızlığını koruyup, huzur ve ekonomik refahını sağlamanın eğitimle doğrudan ilişkili olduğu asla unutulmamalı, laik eğitimin önemi tartışma konusu olmaktan çıkarılmalıdır. Bu hedeflere ulaşmada öğretmenlerimizin payı büyük olacaktır. Bu duygularla,  gönül evimizde her zaman farklı bir yeri olan öğretmenlerimize saygılarımı sunuyor,  Başöğretmen Atatürk’ü rahmetle anıyor, tüm eğitim camiasının Öğretmenler Gününü kutluyorum.

 CHP MERKEZ İLÇE BAŞKANI EBRU UZUN

 Ülkemizin aydınlanmasını ve çağdaş uygarlık yolunda ilerlemesinin önünde engel olan,çağdışı uygulamaların ortadan kaldırılması sürecinde Alfabe devriminin yapılması bir uygarlık tercihidir. Cumhuriyet ve devrimler tehdit altındadır. Cumhuriyet’imizin emanet edildiği öğretmenler,günümüzde ATATÜRK ilke ve devrimlerine bağlı gençlik yetiştiremeyeceklerdir.

Eğitim dinselleştirilmiş ve özelleştirilmiş. Eğitim araştırma, geliştirme çalışmalarında kamu yararı öncelikli olması gerekirken, sermayenin yararını gözeten bir yapıya dönüştürülmüş. Çağdaş, bilimsel eğitim yok edilmiş ve öğretmenlik mesleği ise büyük değer kaybettirilmiştir. Öğretmenlerimiz iİçinde bulundukları kötü koşulları hiç hak etmemektedir. Oysa ki Kurtuluş Savaşı  sürecinde Mustafa Kemal ATATÜRK ,öğretmenlik mesleğini önemsemiş ve onurlandırmıştır.

Çağdaş, bilimsel ve demokratik eğitimin ilke alındığı aydınlık günlere ulaşacağımız, görevi başında olan ve atanamayan öğretmenlerimizin , eğitim sistemindeki sorunlarının son bulması umuduyla başta; Başöğretmen Büyük Önder Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere Cumhuriyet’in özgür yurttaşlarını yetiştiren, cumhuriyet devrimlerini yaşatma kararlılığını sürdüren öğretmenlerimizin gününü kutluyorum.

GENEL MADEN İŞÇİLERİ SENDİKASI YÖNETİM KURULU;

 

 “24 Kasım 1928 tarihi Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucusu Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün "Millet Mektepleri’nin Başöğretmenliği"ni kabul ettiği gündür. Bu nedenle 24 Kasım günü, ülkemizde her yıl Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır.

Tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü kutlu olsun.

Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere ebediyete intikal etmiş öğretmenlerimize Allah’tan rahmet diliyor, tüm öğretmenlerimize sevgi, saygı ve şükranlarımızı sunuyoruz.

Öğretmenlik; gece gündüz demeden günün 24 saati hayatın her alanında insana görev ve sorumluluk yükleyen, mesai sınırlarını aşan, emeklilikte bile topluma örnek olmayı gerektiren dünyanın en kutsal mesleklerinden biridir.

Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün “Öğretmenler; Yeni nesli, Cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcilerini, sizler yetiştireceksiniz ve yeni nesil, sizin eseriniz olacaktır” sözündeki gibi öğretmenlerimiz, geleceğimiz için umut ışığıdır. Ülkemizin geleceği, öğretmenlerimizin taşıdığı eğitim ateşi ile daha da aydınlık olacaktır. Öğretmenlerimiz, dün ve bugün olduğu gibi, yarın da geleceğin mimarı olmaya devam edeceklerdir.

Ülkemizin ve dünyanın geleceğini şekillendiren öğretmenlerimizin ekonomik ve sosyal sorunlarını çözmek, onların daha sağlıklı şartlarda ve daha iyi koşullarda görev yapmalarını sağlamak zorundayız.

Biz Genel Maden İşçileri Sendikası olarak değerli öğretmenlerimizin sendikal mücadelelerine her zaman destek olduk, olmaya da devam edeceğiz. Tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü kutluyoruz”.

EĞİTİM SEN ZONGULDAK ŞUBE BAŞKANI ORHAN YILMAZ

Her yıl olduğu gibi bu 24 Kasım’da da hükümet, MEB, bürokratlar tüm sahtelikleriyle öğretmenlere övgüler dizecek. Tıpkı, 12 Eylül cuntacılarının “5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü” yerine, 24 Kasım’ı “Öğretmenler Günü” olarak ilan ederken yaptıkları gibi…

Evet, eğitimin çivisini çıkaranların tüm riyakarlıkları her 24 Kasım’da yanımızda duruyor. Ancak, öğrencilerimizden ve velilerimizden duyduğumuz her güzel sözün üstümüzde bıraktığı içten ve gerçekçi  duygu, tüm olumsuzluklara rağmen bizleri bu mesleğe daha güçlü bağlıyor.  

Sanki 15 Temmuz Darbe girişimini öğretmenler, akademisyenler planlayarak yürütmüş gibi, haksız ve hukuksuz olarak ihraç edilen 113 bin 440 kamu görevlisinden 40 bin 260’ı, yani %36’sı MEB ve yükseköğretim kurumlarından oldu.

Hükümet çıkardığı bir KHK maddesiyle, yıllardır arzuladığı ama bir türlü yaşama geçiremediği sözleşmeli öğretmenlik uygulamasını da yaşama geçirdi. Darbeden bu yana atanan 38 bin sözleşmeli öğretmene, “hükümet memuru” gibi hareket etmezlerse işten atılma yolu açıldı.

Ayrıca hiçbir güvencesi olmadan çalışmak zorunda bırakılan; işten atılması müdürün iki dudağı arasına sıkışmış olan yaklaşık 100 bine yakın ücretli öğretmene görev verildi.

Kısacası OHAL ve KHK’ler tüm öğretmenlerin üzerine karabasan gibi çöktü. Öğretmenler, “Acaba yarın başıma ne gelecek?” sorusuna mahkum edildi, işten atılma kaygısıyla çalışmaya ve yaşamaya mecbur bırakıldı.

 

SORUYORUZ; Bu güvensizlik ve belirsizlik ikliminde, mesleğimizi hakkıyla yerine getirmemiz ne kadar mümkündür?

Yıllardır hükümetin ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın toplumda kabul görmeyen, eleştirilen politikalarının sorumlusu öğretmenlermiş gibi gösteriliyor. “Öğretmenler çalışmıyor”, “Öğretmenler çok tatil yapıyor”, “Öğretmenler dersleri iyi anlatmıyor” denilerek sadece mesleğimize değil, kişilik haklarımıza da saldırılıyor. Bunun sonucunda kimi zaman şiddete varan eylemlere, kimi zaman ise yeni angaryalara maruz kalıyoruz.

Gecemizi gündüzümüze kattığımız; hastalık, yorgunluk, tükenmişlik bilmeden bin bir fedakarlıkla derslerimize gittiğimiz; kimi zaman okullarımızı, sınıflarımızı dahi kendimiz boyadığımız bilinmiyormuş gibi, “performans denetimine” maruz bırakılıyoruz. Siyasi hesaplarla atanan müdürlerin verdiği notlarla sürgün edilmemizin, işten çıkarılmamızın yolları döşeniyor. İşimizi basit bir işe indirgeyen, meslektaşlarımızla dayanışma yerine rekabet halinde olmamız istenen bir çalışma biçimine zorlanıyoruz.

UNESCO’nun 2016 yılı için yayınladığı Küresel Eğitim İzleme Raporu verileri ise gerçeği gözler önüne seriyor. Türkiye'de de öğretmenlere duyulan güvenin eğitim sistemine duyulan güvenin üzerinde olduğu, öğretmenlere duyulan güven 10 üzerinden yaklaşık 6,5 iken, eğitim sistemine duyulan güvenin yaklaşık 4,5 oranında kaldığı görülüyor.

 

SORUYORUZ; Öğretmeni değersizleştiren, mesleğine küstüren bir eğitim politikası ve uygulamalarla eğitimi daha nitelikli hale getirmek mümkün müdür?

Herkes gibi bizler de gerek çalışma gerekse yaşama koşulları açısından her geçen yıl, bir önceki yılı mumla arıyoruz. Çalışma ve yaşam koşullarımız sürekli kötüleşiyor. Temel ekonomik, demokratik sorunlarımıza kalıcı çözümler üretilmediği gibi, yeni sorunlarla karşı karşıya bırakılıyoruz.

2008 yılında bir öğretmen, maaşıyla 920 ABD doları alabiliyorken, Kasım 2017 itibariyle 743 ABD doları ancak alabiliyor. Son on yılda bir öğretmenin maaşındaki kayıp dolar bazında 177 ABD doları olarak karşımıza çıkıyor. Benzer bir kıyaslamayı çeyrek altın üzerinden yaptığımızda 2008 yılında 1196 TL ücret alan bir öğretmen, maaşıyla 16 çeyrek altın alabiliyorken; Kasım 2017 itibariyle 2 bin 892 TL alan bir öğretmen ancak 11 çeyrek altın alabiliyor. Sadece çeyrek altın üzerinden hesaplandığında bile iktidarın öğretmenlere 5 çeyrek altın (1.350 TL) borçlu olduğu görülüyor.

Öğretmenlerin yüzde 80’i borçlu yaşamak zorunda bırakılırken, en az üçte ikisi geçinebilmek için ek iş yapmak zorunda bırakılıyor. Ücretlerimiz enflasyon ve dolar karşısında hızla eriyor. Son bir yıl içinde TL’nin yüzde 20 değer kaybetmesi, tüm toplum kesimleri gibi, bizleri de etkiliyor. İktidar, kaşıkla verdiği maaş zamlarının daha fazlasını kepçeyle geri alıyor. Eğitim-öğretim sürecinin emektarları olan yardımcı hizmetliler ve memurların durumu ise çok daha vahim durumda.

 

SORUYORUZ: Güç bela geçinebilen, ek iş yapmak zorunda kalan, sürekli ödenecek borçları düşünen bir öğretmen öğrencilerine ne kadar faydalı olabilir?

Milli Eğitim Bakanlığı’nın resmi verilerine göre ataması yapılmayan öğretmen sayısı, Türkiye’deki 37 ilin nüfusundan daha büyük bir sayıya 438 bine ulaşmıştır. Son 10 yılda açılan üniversitelerle birlikte her yıl yaklaşık 70 bin öğretmen de üniversitelerden mezun olmaktadır. Ancak MEB tarafından yayınlanan resmi rakamlara göre öğretmen açığı 81 bindir. Ataması yapılmadığı için bugüne kadar 45 öğretmen intihara sürüklenmiştir.

Ne yazık ki yaşamına son vererek aramızdan ayrılan öğretmenimiz İsa Erdoğan’ın geride bıraktığı not, her birimizin bu sözler üzerine uzun uzun düşünmesini zorunlu kılıyor: “Uzun zamandır mutsuzum. Mutlu nasıl olunur, onu bile bilmiyorum aslında. Hayatımın geri kalanını devam ettirmek için umudumu, ışığımı kaybettim. Bu paradoksu kıramadım. Başka bir sebep aramanıza gerek yok.”

 

SORUYORUZ: İşsiz öğretmenleri “Eminönü’nde yem bekleyen güvercinlere” benzetip, ısrarla yeni Eğitim Fakülteleri açanlar değilse, kimdir bu yiten canların sorumlusu?

Bizler, öğretmenlerin “hükümet memuru” yapılmasını, idarecilerin siyasi çıkar hesaplarıyla atanmasını değil; öğretmenlerin daha nitelikli bir eğitim hizmeti sunabilmesi için gerekli koşulların yaratılmasını istiyoruz. Bunun yolunun öncelikle herkese güvenceli çalışma yaşamı sunulmasından, baskıların, tehditlerin ve şantajların son bulmasından geçtiğini de çok iyi biliyoruz. Öğretmenin siyasi iktidarlara değil; halka karşı sorumluluk hissetmesi gerektiğini, nitelikli eğitimin ancak nitelikli öğretmenle mümkün olduğuna inanıyoruz.

Her 24 Kasımda tekrarlanan göstermelik kutlamalar, hamasi nutuklar değil, sorunlarımıza kalıcı çözümler üretilmesini, öğretmeniyle, öğrencisi ve velisiyle herkesin memnun olacağı bir eğitim sisteminin oluşturulmasını istiyoruz.

 

¨      Başta insanca yaşayacak ücret talebimiz olmak üzere, eğitim emekçilerinin bugüne kadar yaşadığı ekonomik mağduriyetler giderilmeli, son 15 yıl içinde satın alım gücümüzdeki azalmayı telafi eden adaletli bir ücret artışı sağlanmalıdır.

¨      Ek ödemelerin tamamı temel ücrete ve emekliliğe yansıtılmalı, vergi dilimi uygulaması sabitlenerek ücretlerde yaşanan erimenin önüne geçilmelidir. Ek ders ücretleri günün şartlarına uygun bir şekilde yeniden düzenlenmeli ve en az iki kat arttırılmalıdır. 

¨      Eğitim-öğretim yılı başında öğretmenlere yapılan eğitim-öğretime hazırlık ödeneği, her dönem başında olmak üzere yılda iki kez olmalı ve bütün eğitim ve bilim emekçilerinin yararlanması sağlanmalıdır.

¨      Sözleşmeli/ücretli öğretmenlik gibi her türlü güvencesiz istihdam uygulamalarına esnek, kuralsız ve angarya çalışmaya son verilmelidir.

¨      Hizmetli ve memurlara özel hizmet tazminatı ödenmelidir.

¨      Kamu emekçilerinin grevli toplusözleşme hakkı önündeki engeller kaldırılmalı, gerçek bir toplusözleşme düzenin yaratılması sağlanmalıdır.  

¨      Öğretmenler günü olarak 12 Eylül ürünü olan 24 Kasım değil, Dünya Öğretmenler Günü olan 5 Ekim tarihi esas alınmalı, öğretmenlere hak ettiği değer verilmelidir.