EMEP İl Başkanı Türeli, 1 Mayıs İşçi Bayramı'yla ilgili açıklama yaptı

Emek Partisi (EMEP) Zonguldak İl Başkanı Ateş Türeli, yaklaşan 1 Mayıs İşçi Bayramı'yla ilgili açıklama yaparak, halkı sermayeye karşı birlik olmaya çağırdı. 1 Mayıs'ın, zulmün rüzgarlara savrulduğu, emeğin ve özgürlüğün günü olduğunu ifade eden Türeli, açıklamasında şunları söyledi:
"NİSAN AYININ İLK 15 GÜNÜNDE 50'YE YAKIN İŞÇİ, İŞ KAZALARINDA KATLEDİLDİ"
"1 Mayıs'ın üzerinden tam 126 yıl geçti. Ancak sermaye cephesi dünyanın her yerinde aynı vahşilikle ve aynı kararlılıkla saldırılarını sürdürüyor. Emekçi düşmanı politikaları hayata geçirebilmek için Yunanistan ve İtalya 'da olduğu gibi halkın oylarıyla seçilmiş hükümetler yıkılıp yerine teknokratlardan oluşan hükümetler atanıyor. İşçi sınıfının ve ezilen halkların taleplerine sırtını dönen parlamentolar sermayenin noteri gibi çalışarak peş peşe gerici kararlar alıyor. Dünyada ve ülkemizde son otuz yılda işbaşına gelen hükümetlerin hiçbirisi bu konuda AKP'nin eline su dökemezler. 2002 yılından beri her vesileyle patronlara 'yolunuzdaki dikenleri ve taşları kaldırmak için çalışıyoruz' diyen Başbakan Erdoğan ve hükümeti, hizmette sınır tanımıyor. İşsizlik kronik bir hal alırken sermayenin kar hırsı, işçi sağlığını ve hayatını hiçe sayan yaklaşımlar ve ağır çalışma koşulları işyerlerini adeta 'cinayet evleri'ne dönüştürdü. Mart ayında 59, Nisan ayının ilk 15 gününde 50'ye yakın işçi iş kazalarında katledildi. Hükümet iş güvenliğiyle ilgili tedbir alacağı yerde 'ölmek işçiliğin fıtratında var' diyerek işi arsızlığa ve hayasızlığa vardırdı. Patronlara vergi kıyakları, teşvikler, sigorta primleri affı, işsizlik fonundan yardım adı altında yeni kıyaklar çekilirken, asgari ücretin açlık sınırının altında olması sermaye ve hükümeti kesmedi. Şimdide bölgesel asgari ücret tartışılıyor, kıdem tazminatına göz dikiliyor."
"KÖTÜ-RÜMLEŞTİRMİŞ POLİTİKALARI TEKRAR DEVREYE SOKARAK YENİ ACILARA VE YIKIMLARA KAPI AÇMIŞTIR"
"AKP hükümetinin demokrasi karnesi de, ekonomik ve sosyal alandakinden daha iyi değildir. Demokratik sendikal haklarını isteyen Kamu emekçisi; işçi kıyımına karşı çıkan, insanca yaşayacak bir ücret ve çalışma koşulu isteyen, sendikal örgütlenme hakkını kullanan işçi; bilimsel, parasız, anadilde ve laik bir eğitim isteyen öğrenci; çevre katliamına karşı yaşam ve üretim alanlarını savuna halk; kentsel dönüşüme karşı barınma hakkı isteyen yurttaş, özgürce düşünme ve bağımsız bir üniversite isteyen bilim insanları, aydın ve gazeteciler karşılarında polis ve jandarmayı bulmakta coplar inip kalkarken, gaz bombaları havada uçmakta, insanlar gözlerini karakollarda, cezaevlerinde açmaktadır. Bir demokrasi sorunu olan Kürt sorununda, hükümet 30 yıldır denenmiş ve binlerce cana mal olmuş, ülkenin dinamiklerini kötürümleştirmiş politikaları tekrar tekrar devreye sokarak, yeni acılara ve yıkımlara kapı açmıştır. Komşularımızla da 0 sorundan geldiğimiz nokta, savaş naraları atan, Suriye, İran ve Irak'la düşman her an savaşacak bir pozisyona gelmiş bulunmaktayız. Emperyalistlerin bölgede maşası olmaktan bir an önce kurtulmalı ve içerde ve dışarıda barışı tesis etmeliyiz. İşçiler, emekçiler, gençler, kadınlar, gençler! 1 Mayıs işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günüdür. Sermayenin saldırılarına karşı güçlerimizi birleştirdiğimiz; her inançtan, her milliyetten halkların kardeşliğini isteyeceğimiz bir gündür. 1 Mayıs, zulmün rüzgarlara savrulduğu, emeğin ve özgürlüğün günüdür. Gecelerinde aç yatılmayan, gündüzlerinde işsiz gezilmeyen bir ülke için, fabrikalardan, emekçi semtlerinden, okullardan çıkarak kol kola, sermaye ve onun işbirlikçi yönetimlerine karşı, iş, ekmek, özgürlük için haydi 1 Mayıs'a..."