Birleşik Kamu-İşe bağlı Eğitim-İş Sendikası Zonguldak Başkanı Metin Kahveci, yazılı bir açıklama yaparak, 2nci Dönem 5nci Başkanlar Kurulu Sonuç Bildirgesini açıkladı. Öğretmen dışındaki şef, memur, yardımcı hizmetli gibi eğitim çalışanların sorunlarının devam ettiğini belirten Kahveci, şunları söyledi;
TÜM EĞİTİM ÇALIŞANLARINI BU MÜCADELEYE ÇAĞIRMAYI GÖREV BİLİYORUZ
Emperyalizm ulus devletleri parçalayarak ve sömürü düzenlerini daha rahat sürdürebilmek amacıyla dün Balkanlarda, Kafkasyada yaptıklarının benzerini bugün Ortadoğuda yapıyor. medeniyetler ittifakı, özgürlük, insan hakları ve demokrasi gibi kavramları kullanarak etnik, dinsel kimlikleri kaşıyıp, fonlayarak ulus devletleri parçalıyor, BOPu gerçekleştirmeye çalışıyor. Biz Eğitim-İş olarak, Türkiye Cumhuriyetinin ve tüm ulus devletlerin toprak bütünlüğünden yana tarafız. Önderimiz Mustafa Kemal Atatürkün devrimlerinin ışığında antiemperyalist bağımsızlıktan yana mücadelemizde tüm eğitim çalışanlarını bu mücadeleye çağırmayı birincil görev biliyoruz. Referandumdan sonra artık ülke önümüzdeki Haziran ayında yapılacak olan seçimlere odaklanmıştır. Bu seçimler belki de cumhuriyet tarihinin en önemli, en kritik seçimi olacaktır. Temenni etmediğimiz yine bir AKP iktidarı, mevcut anayasa değişiklikleri, başkanlık sistemi tartışmaları ile birlikte ülkenin adım adım faşizme götürüldüğü gün gibi açıktır. Bu karanlık senaryonun önlenmesi için başta Eğitim-İş olarak cumhuriyetten, demokrasiden, tam bağımsızlıktan, hukuktan yana olan tüm kişi ve kuruluşlara tarihi bir sorumluluk üstlenmelerinin zorunlu olduğunun altını çizmek isteriz.
TORBA YASANIN DÖRTTE ÜÇÜ ZEHİR, DÖRTTE BİRİ VİTAMİNDİR
Yine son süreçte gündemde olan Torba Yasa ile devlet memurluğu kavramı ortadan kaldırılmakta, 16-18 yaş diliminde çalışan işçilerin asgari ücretleriyle meslek lisesi öğrencilerinin staj ücretleri düşürülmekte; esnek, kuralsız, iş güvencesiz taşeron çalışma koşulları dayatılıyor. Bu dayatmalara karşı emek güçlerinin bir araya gelmesi gerekirken, ayrı ayrı alanlarda eylem yapmaları düşündürücüdür. Eğitim-İş, Ankarada yaptığı eylemle Torba Yasaya şiddetle karşı çıkmıştır. Ama ne yazık ki, sağ sendikalardan hiçbir şey yapmamaları, Memur-Sene bağlı bazı sendikaların Torba Yasasını savunmaları, emek adına iki ayağına kurşun sıkmaktır. Torba Yasa, dörtte üçü zehir, dörtte biri vitamindir. Bu hapın vitamini gösterilirken, zehri saklanıyor. Biz bu zehri kamuoyuyla paylaştık. Mısırda yapılanlara karşı Hüsnü Mübareke, Halkın sesine kulak ver diye nasihatte bulunan Başbakanın böyle ucube bir yasaya karşı tepki gösteren emekçilere biber gazı ve copla saldırılmasına göz yumması oldukça manidardır. Böyle bir siyasi tablo içerisinde eğitim alanında sorunlarda her geçen gün çığ gibi büyüyor. Sayın Nimet Çubukçu, göreve geldiğinde sözleşmeli eğitim çalışanları uygulaması garabetini çözeceğini ifade etmişti. Bunun siyasi bir balon olduğunu uygulamalardan anlamaktayız. Eğitim-İş, ücretli kölelik anlamına gelen sözleşmeli eğitim çalışanlarının kadroya geçirilmesi için gerekli her türlü mücadeleyi vermekten geri durmayacaktır.
ASKERLİKTE POLİSLERE TANINAN HAKLAR ÖĞRETMENLERE TANINMALI
Bununla beraber öğretmenler odasını paramparça eden iş dayanışması iklimini direkt etkileyen kariyer basamakları uygulamasının bir an önce sonlandırılması konusunda Eğitim-İş üzerine düşen demokratik ve hukuksal mücadelesini sürdürecektir. Ancak iktidar yargı kararlarına rağmen, gerekli yasal düzenlemeleri yapmamaktadır. Bakanlığımızın 174 bin öğretmen ihtiyacı varken 270 bin öğretmenin işsiz beklemesi tam bir garabet örneğidir. Eğitim-İş olarak 18inci Milli Eğitim Şurasında ifade ettiğimiz gibi emekliliği gelmesine karşın düşük ücretten kaynaklanan nedenlerle 100 bine yakın öğretmen emekli olamıyor. Emekli öğretmenlerin maaşlarının 1700 TLye yükseltilmesi halinde, 100 bin öğretmenin emekli olacağı düşünüldüğünde, ataması yapılmayan 270 bin öğretmenin atamasının yapılabileceği açıktır. Ayrıca askerlikte polislere tanınan haklar öğretmenlere tanınmalıdır. Böylece bazı yörelerimizde öğretmen açığı giderilmiş olacaktır. Ek ders uygulamasında da çarpık, çeşitli ve düşük uygulamaların tavanda eşitlenmesi gerektiğinin altını Eğitim-İş olarak çizmekteyiz. Eğitim-İş 18inci Milli Eğitim Şurasında önerisini sunmuştur. Bunun takipçisi olacaktır. Bu şurada milli hassasiyet bildiren konuların sabote edilmesine yönelik önergelerin verilmesini esefle karşılıyoruz. Bu durum eğitim sistemimizin nerelere doğru gideceğinin bir göstergesidir.