Zonguldak Karaelmas Üniversitesi (ZKÜ) öğrencilerinden bir grup, dün üniversite önünde toplanarak yaptıkları basın açıklamasıyla, AKP’ye meydan okudular.

Parasız eğitim istediklerini belirten öğrenciler, YÖK’ün kurulduğu günden bu yana olumlu bir faaliyetlerini görmediklerini belirterek, kurumun bir an önce kaldırılması gerektiğini belirttiler.

Öğrenciler adına basın açıklamasını okuyan Sinem Kaplan, şunları söyledi:

“EĞİTİM HAKKININ GASP EDİLDĞİ YER, ÜNİVERSİTE OLAMAZ”

“1980 askeri darbesinin bir ürünü olan YÖK, kurulduğu 6 Kasım 1981'den bu yana üniversiteleri ulusal ve uluslararası sermayenin istekleri doğrultusunda şekillendirmeye çalışmaktadır. Bugün hiç kimse ‘var olan üniversitelerin’ gerçekten ‘üniversite’ olduğunu iddia edemez. Milyonlarca insanın en temel haklarından mahrum bırakıldığı, neo-liberal politikalarla yoksulluğa terk edildiği, ülke egemenlerine tek bir eleştiri dahi getirmeyen bir üniversite, üniversite olabilir mi? Kürsülerinde paşaların, holding sahiplerinin konuştuğu, akademisyenlerin, rektörlerin onlara selam durduğu; öğrencilerinse bırakın sözlerinin dinlenmesini soruşturma terörüyle kapı dışarı edilerek eğitim haklarının gasp edildiği bir üniversite gerçekten üniversite midir? Varı yoğu sermayenin hizmetine sunulan, bir ticarethane olarak yeniden örgütlenen, çalışanlarına, akademisyenlere, öğrencilere piyasalaştırma politikalarıyla barınılamaz bir mekân haline getirilen üniversitenin neresini üniversiteye benzetebiliriz? Egemenlerin 29 yılda yarattıkları üniversite işte bu!”

"YOKSULUN ÇOCUĞUNA ÜNİVERSİTE KAPILARI KAPANIYOR”

“Sermayenin politikalarını üniversiteye faşist yöntemlerle dayattılar. Bunun da askeri darbenin üniversite ayağının kurumu olan YÖK eliyle ve faşist yöntemlerle gerçekleştirdiler. İki Kurmay Yarbay, iki Kurmay Albay, Milli Eğitim Bakanlığı Danışmanı ve Hukuk Müşavirlerince hazırlanan bir yasayla 6 Kasım 1981 tarihinde kurulan YÖK'ün üniversite politikasından kamusal, halka açık ve halk yararına bir üniversite beklemek zaten safdillik olurdu! Üniversitenin üniversite olabilmesi için ihtiyaç duyduğu nefesi, yani askeri siyasi iktidardan ve sermayeden özerkliği ve özgürlüğü, demokratik işleyişi parça parça kesen, 12 Eylül darbesinin kurumu YÖK'ten başkası değil. Eğitimin ve üniversitelerin piyasalaştırılması politikalarını hayata geçirebilmek, üniversitelerin muhalif gücünü tıkayabilmek için kılavuzu olan ve hiç unutmadığı ‘darbenin ruhuyla’ bir kıyım makinesi gibi çalışan YÖK, hala aynı amaç için çalışmaktadır. Sermayeden aldığı icazetlerle hazırladığı ‘strateji raporlarıyla’ egemenlerin, sermayenin üniversite politikalarını uygulamaya koymakta, emekçi yoksul halkın çocuklarına üniversite kapılarını kapatmaktadır.”

“ARKADAŞLARIMIZI MÜCADELEYE ÇAĞIRIYORUZ”

“Darbenin peşi sıra ünlü 1402’nci madde ‘gereğince’ 486 öğretim üyesini, 790 öğretim görevlisini ve 50 bin öğrenciyi üniversitelerden uzaklaştıran YÖK, bu gün de aynı icraatlara devam ediyor. Akademisyenler, öğrenciler üniversitelerden uzaklaştırılıyor. Daha düne kadar iktidara gelince YÖK'ü kaldıracağını söyleyen AKP 2007'den sonra tamamen eline geçirdiği YÖK ile daha saldırgan, daha piyasacı, daha gerici bir şekilde yoluna devam etmektedir. AKP iktidarı YÖK 'ü ele geçirdikten sonra yaptığı hamlelerle üniversiteyi arka bahçesi han etmeye hazırlanmaktadır. Parasız eğitim için AKP’ye meydan okuyoruz! Paralılaştırma ve piyasalaştırma uygulamalarına vites arttıran AKP yurt, yemekhane, kantin, harç ücretleriyle parası olanın okuyabildiği üniversiteler yaratıyor. Parası olmayan ise okuyabilmek için kimi zaman inşaatlarda çalışırken ya da yol şeridi boyarken canından oluyor. Aynı AKP harçlara yüzde 500'lere varan zamlar yapmaya kalkarak üniversite kapılarını yoksul ve emekçi halka kapatmak istemektedir. Aynı zamanda üniversite öğrencilerinin tek sorunuymuş gibi türbanı sürekli öne sürerek üniversitenin gerçek sorunlarını gizlemekte, gericiliği tamamıyla kampus içine sokmaya çalışmaktadır. YÖK faşizminin üniversiteye en son hediyesi de ‘özgür ve güvenli üniversite’ için kampuslara karakol açma fikridir. Polis üniversite içine tamamen girecek öğrenciler baskı ve korku yoluyla susturulacaklardır. Üniversitelerin piyasaya entegre edilmesi anlamına gelen ‘Bologna süreci sonrası giderek daha fazla artan bu baskılar ve saldırılar aslında üniversitelerdeki ilerici, yurtsever, devrimci öğrenci ve öğretim görevlilerini baskı altına alınmak istenmesidir. Bizler ZKÜ öğrencileri olarak YÖK’e ‘hayır’ diyor ve YÖK saltanatının dayattığı paralı, gerici eğitime karşı bilimsel eğitim ve demokratik özerk üniversite için bütün öğrenci arkadaşlarımızı mücadeleye çağırıyoruz.”