Zonguldak Eğitim-İş Başkanı Metin Kahveci 657 sayılı yasada değişiklik yapılmasıyla ilgili düşüncelerini açıklarken, aksaklıklar üzerinde durdu.

657 Sayılı devlet memurları kanunda değişiklik yapılmasına Dair Kanun tasarısı üzerindeki görüşlerini açıklayan Zonguldak Eğitim-İş Başkanı Metin Kahveci, “Taslakla memurların kazanılmış haklarının hiçe sayıldığını ifade ederek taslağı kabul edilemez bulduğumuzu bundan yaklaşık altı ay kadar önce AKP İl ilçe bürolarına siyah çelenk koyarak  ifade etmiştik. "Korku devleti ve kazanılmış haklarını yitirmiş yandaş memur yaratma arayışı" olarak ifade ettiğimiz ve kamuoyunda büyük yankı bulan değerlen dirdiğimiz sonrasında ortaya çıkan taslakta, eleştirilerimiz kısmen de olsa karşılık bulsa da, düzenleme hala kabul edilebilir nitelik taşımamaktadır. Kamu çalışanları üzerinde ölçüsüz baskı kurarak, onların çalışma huzuru ve verimliliğini yerle bir edeceğini ifade ettiğimiz disiplin düzenlemelerinin büyük bölümü taleplerimize uygun olarak geri çekilmiştir. Ancak buna rağmen, taslakta yer alan diğer aksaklıklar tasarıda aynen korunmuştur" Kahveci, "Torba yasası olarak gündeme getirilen yeni düzenlemede, kamu personelinin özlük hakları, genel sağlık sigortası, istihdam güvencesi gibi konularda, bir önceki taslakta yer alan düzenlemelerin daha da gerisine düşülmektedir" sözleriyle devam ettiği açıklamasını şöyle tamamladı: "Taslakta kadrosu kaldırılan memurun atanması için öngörülen 6 aylık azami süre de makul bir süre değildir. Yine bu 6 aylık süre içerisinde de memurun, yukarıda açıklanan koşullarla yani "eski sınıflarındaki derecelerine eşit bir görev koşulu" olmaksızın içeriği belirsiz nitelik kavramı çerçevesinde çalıştırılması da kabul edilemez. Bu taslak maddede, derece kaybının yaratacağı mağduriyet, ekonomik kaybın giderilmesi görüntüsü altında gizlenmeye çalışılmıştır. Bunun hukuki bir değeri yoktur; aksi düzenlemenin Anayasa Mahkemesi denetiminden geçebilmesi olanaksızdır. Günlük çalışma saatlerini düzenleyen 100 maddeye; "Memurların yürüttükleri hizmetin özelliklerine göre bu madde uyarınca tespit edilen çalışma saat ve süreleri ile görev yerlerine bağlı olmaksızın çalışabilmeleri mümkündür. Bu hususa ilişkin usul ve esaslar, Devlet Personel Başkanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca belirlenir" hükmü eklenmiştir.  Eklenen hükümde memurun görevine bağlı çalışma saat ve süreleri ile görev yeri dikkate alınmaksızın çalıştırılması olanaklı hale getirilmiştir. Memuriyet güvencesini yerle bir edecek ölçüde tehlikeli bu düzenlemenin yaşama geçmesi halinde idare, memurların çalışma saat ve süreleri ve görev yeri tespiti konusunda sınırsız yetki sahibi olacaktır. Mazeret izni başlıklı 104. maddede iyileştirmeler yapılmıştır. Ancak doğum izin sürelerinin sağlık raporu ile uzatılabilmesi hakkı ortadan kaldırılmış. Memurun doğum sonrası sağlık durumundaki olumsuzluğu belgelemek koşuluyla ek izin alma hakkının elinden alınması hatalıdır. Yine madde kapsamında zorunluluk halinde memura tanınan 10 gün ek izin hakkından öğretmenlerin muaf tutulması hükmü maddede korunmuştur. Buna göre öğretmen zorunluluk halinde dahi ek izin kullanamayacaktır. Bu düzenlemeyi ortaya koyan mantığın öğretmenlik mesleğine bakış açısı ciddi biçimde sorgulanmalıdır. Hangi gerekçe zaruret durumunda öğretmenin diğer kamu görevlilerinin sahip olduğu haktan mahrum bırakılmasını meşru kılabilir?  Memur bilgi sistemine ilişkin olarak, yeni düzenleme ile özlük dosyasına memurun "kişisel bilgilerinin de" konulmasını öngören 109. madde kapsamında kişisel bilgi kavramı tanımlanmadığı için, memurun fişlenmesi uygulamasına adeta kanuni dayanak yaratılmıştır.  Üstün başarı değerlendirmesi ve ödül konusundaki 122. maddedeki; başarı belgesini vermeye yetkili olarak "merkeze bağlı veya ilgili bakan" ibaresi tam açık olmamakla birlikte, ödül vermeye yetkili olarak memurun bağlı olduğu kurumun başında yer alan bakan ile birlikte başka bakanlarında da bu yetkiye sahip oldukları anlamını içermektedir. Bu haliyle de kurumla alakası olmayan başka bakanlıkların da ödüllendirmede söz sahibi olması sağlanmıştır. Bu hüküm kayırmacılık yelpazesini genişletme potansiyeli taşımaktadır. Özellikle koalisyon hükümetlerinde birçok bakan etkinlik alanında olmayan yandaşlarına avantaj sağlayabilmek amacıyla ödüllendirme gayretine girişebilecektir. Disiplin cezalarına ilişkin 125. maddedeki yeni düzenlemede, "Geçmiş hizmetleri sırasındaki çalışmaları olumlu olan ve iyi veya çok iyi derecede sicil alan memurlar için verilecek cezalarda bir derece hafif olanı uygulanabilir." hükmündeki "iyi veya çok iyi derecede sicil alan" ibaresi kaldırılarak, yerine "ödül veya başarı belgesi alan" ibaresinin getirilmiştir. Bu hükümde alt ceza uygulaması genel olarak subjektif  kriterlere bağlı olan ödül ve başarı belgesi kriterine endekslenmiştir. Düzenleme, partizanlığın ve yandaş kayırmacılığın kanunlaştırılması girişiminin tipik örneklerinden birisidir. Geçici görevlendirmenin usul ve esaslarını düzenleyen Ek-8. maddeyle ilgili olarak taslakta yer alan hüküm, genel olarak eski düzenlemenin benzeri gibi görünse de, son fıkrasına kamu yararı ve hizmet gerekleri koşuluna bağlı olarak eklenen hüküm, idareye kamu görevlisini "rızası olmasızın 6 ay'a kadar" ve tekerrürlük kısıtlaması konulmaksızın keyfi sürgün uygulamasına maruz bırakma olanağı tanımaktadır.  Buna göre idare, son derece subjektif  kriterler olan "kamu yararı ve hizmetin gerekleri" iddiasıyla hoşuna gitmeyen kamu görevlilerini, 6 aylık süreleri aşmamak üzere ancak "sayısız defa" sürgün uygulamasına maruz bırakabilecektir."