Eğitim-İş Sendikası Şube Başkanı Kahveci, Memur-Sen ve Eğitim Bir-Sen'e tepki gösterdi

Memur-Sen'e bağlı Eğitim Bir-Sen'in 18 Mart'tan itibaren eğitim kurumlarına serbest kıyafetle gideceği açıklamasına bir tepki de Birleşik Kamu-İş'e bağlı Eğitim-İş Sendikası Zonguldak Başkanı Metin Kahveci'den geldi. Başkan Kahveci, Serbest kıyafet, kamuda başlatılırsa, akabinde türbanla, şortla, yırtık pantolonla, kısa etekle, çarşafla, peçeyle, çember sakallı, boydan sakallı, açık saçık elbiselerle, küpe takan öğretmenlerle, haç işareti takan kişilerle, PKK üniforması giyen kişilerle, yöresel giyen vb giyim tarzlarıyla karşılaşacağız dedi.
Kahveci, yazılı açıklamasında, şunları söyledi:

KAMUDA SERBEST VE SİMGESEL KIYAFETLER KABUL EDİLEMEZ
Memur-Sen'in başlattığı kamuda serbest kıyafet giyim tarzı girişimine karşı Eğitim-İş Genel Merkezimiz, bütün valiliklere ve milli eğitim müdürlüklerine faks çekerek, gerekli tedbirlerin alınmasını, alınmadığı takdirde de yasal işlemlerin başlatılacağını belirtmişlerdir. Onlarca yıldır siyasal bir talep haline getirilmesi nedeniyle ülkede müthiş bir kutuplaşmaya neden olan hassas bir konuyla ilgili olarak ortaya konulacak sorumsuz dayatma girişimine göz yumulmasının, tüm kamu kurumlarını içine alacak ve işyerini barışını bozacak, sonu belirsiz kaoslara neden olacağı anlatılmıştır. Serbest kıyafet, kamuda başlatılırsa, akabinde türbanla, şortla, yırtık pantolonla, kısa etekle, çarşafla, peçeyle, çember sakallı, boydan sakallı, açık saçık elbiselerle, küpe takan öğretmenlerle, haç işareti takan kişilerle, PKK üniforması giyen kişilerle, yöresel giyen vb giyim tarzlarıyla karşılaşacağız. Bu durum, laik eğitime atılan bir bombadır. Memur-Sen'in serbest kıyafetten kastettiği aslında türbandır. Türban artık siyasal bir simge haline gelmiş, bu nedenle temel hak ve özgürlükler kapsamında yeri yoktur. Bu karar, AİHM'in 15 Şubat 2001 tarihinde verdiği Dahlab-İsviçre kararında türbanlı bir öğretmenin sınıfa girmesi için açtığı davayı reddetmiş ve gerekçesinde diğer dinlere emsal teşkil edeceği, devletin tarafsızlığı tehlikeye düşüreceği, kamu düzeninin bozulacağını hükmetmiştir. Aynı karar Soile-Lautsi İtalya davasında vermiştir. Memur-Sen'in amacı ise, büyüklerinin planladığı düşünce sistemine yardımcı ve ön ayak olmakla birlikte ülkemizde var olan öğrenim birliğini tahrip ederek, laikliği yok etmektir. AKP iktidarı, böylece devlet yönetim şeklini dinselleştirerek, tek yönde kutuplaştıracaktır. Onlara göre laik eğitim, din düşmanlığı ile eş değer olduğu söyleyecekler fakat Müslümanlığın ibadet tarzının dünyada en iyi uygulandığı ülkenin Türkiye olduğunu bir türlü söylemekten de korkanlardır.

SOSYOLOJİK OLGULARI TAHRİP ETMEK, LAİK BİLİMSEL EĞİTİMİ DE TAHRİP ETMEKTİR
İran'da bu sistemi yaşamakta usanan insanlar, yeniden yenileşme hareketleriyle Türkiye'ye özenirken,  bizler İran molla rejimi rehber ediniyoruz. İran Cumhurbaşkanı Ahmedi Necat'ın Hugo Cavez'in cenaze töreninde annesine sarılarak teselli etmesinde İran'da büyük olay olmasına neden olmuştur. Ve hatta öğretmeninin elini dahi öpmesi İran'da yer yerinden oynamıştı. Bu gerici yaklaşıma evet demek gaflet ve delalet duygusuna da 'evet demektir' diyoruz. Laik eğimden ve cumhuriyetin nimetlerinden yararlanarak bir yere gelenler bu tür davranışlarla bindiği dalı kestiği gibi Atatürk'e karşıda ihanet içindedirler. Çünkü Ulu Önder, din ile devlet işlerini ayırarak inançların güvencesi olan laikliği getirmiştir. Devlet tek ise, devlet tarafından konulan ve herkesin uyulması gereken ortak kararı ise, bu yapıyı kırmak milli irade değildir. Bu davranış Atatürk'le bağdaşamaz. Bu ihanet tarzının diğer anlamında da 'besle kargayı oysun gözünü' hesabında da nankörlüktür. Bir eğitimcinin asıl görevi, öğrencisine, söylemiyle, davranışıyla, giyimiyle örnek olmak zorundadır. Çağdaş medeni düzende bu kurallar olurken gerici örneklem oluşturmak öğretmenlikle bağdaşamaz. Örnek olmak kravatları çıkarıp atarak y ada değişik kılıklara bürünerek öğrencilerin karşısına çıkarak mı olacak? Saç sakala karışmış ya da çarşaflara dolanmış, giyim tarzı tamamen çağdışı olarak sınıfa girmeye kalkanlar öğrencilerine bu şekilde mi örnek olacaklar? Bu şekilde yetiştirilen toplum nereye varır? Kamuda resmi kıyafet askeri kıyafet değildir. Resmi kıyafet işyerinin tertip düzenidir, barışıdır, bütünlüğüdür, örnekliğidir. Bunu bilmeyenlerin amacı tamamen siyasi, istekten ibarettir. Kamuda resmi elbiselerden ya da kılık kıyafetten memnun olmayanlara söylenecek tek bir sözümüz vardır, o da bu işlerden memnun değilseniz, bırakın ve kendinizin çalışacağı yeni iş yerleri bulmanız olacaktır. Sosyolojik olguları tahrip etmek, laik bilimsel eğitimi de tahrip etmektir.

MEMUR-SEN, EMEK DAYANIŞMASINDA YOK, FAKAT KADROLAŞMADA, İDEOLOJİK İSTEKLERDE VAR
Memur-Sen, kılık kıyafet, siyasi, ideolojik isteklerde bulunacağı yerde kendisini bir emek savunucusu olarak görüyorsa, emperyalizme karşı mücadele etmek istiyorsa, emek hareketine destek verip emekçilerle birlikte bira araya gelerek sorunların çözümüne katkı sunmak olmalıdır.  Emek ve sınıf dayanışmasına ortak olmalıdır. AKP'nin sendikasızlaştırma operasyonlarına, iş güvencemizin yok edilmesine, KHK'nin yarattığı eşitsizliğe karşı çıkmasına, emekli öğretmenlerin sorunlarına, atanması yapılmayan öğretmenlere yardım edilmesine, öğretmenlerin kariyer basamaklarına çözüm aramayanlar sendikacılığın neresinde olacaklardır diye de soruyoruz? Emekli olunca AKP'li olmak, acaba emekli maaşlarınızı artı etki yaratacak mı? Tekel ve diğer KİT'ler satılırken ve özelleştirmeler yapılırken, bütün işyerlerinde taşeronlaştırma çığ gibi büyürken, AKP'ye karşı hangi tepkiyi koydunuz? Irak'ta  1,5 Müslüman öldürülürken, Kur'an-ı Kerimler ve camiler bombalanırken, ABD'ye karşı hangi eylemi yapabildiniz? Büyük Marmara gemisinde gösterilen duyarlılığınızı neden Irak Müslümanları katledilirken göstermediniz? Yoksa Iraklılar bizim din kardeşimiz değiller mi? Başbakan ve millisi yok edilmiş MEB Bakanımız tarafından öğretmenler aşağılanırken, acaba bir kez olsun öğretmen olduğunuzu hatırlayıp tepkinizi koyabildiniz mi? Öğretmenlere yılda iki ikramiyede neden milli irade de yok? Neden sesin kesilinceye kadar bağırmıyorsun? Kısacası Memur-Sen, emek dayanışmasında yok, fakat kadrolaşmada, ideolojik isteklerde pervane olmaktadır. Kılık kıyafet özgürlüğü isteğinin AKP, BDP, İmralı, Kandil görüşmelerinin yapıldığı bu zamanlarda denk düşmesi de yangından mal kaçırır gibi bir manidarlık örneğidir. Kılık kıyafet konusunda yetkilileri uyarıyoruz, yasaları çiğnetmeyin, çiğneyenler suç işlemektedirler. İşleyenler hakkında suç duyurusunda bulunacağız.
Birileri bugün yanlış-doğru hesap soruyorsa, diğerleri de bir gün gelir diğer geçmişlerin hesabını sorar. Bizler hükümetin değil, devletin memuru olduğumuzu hatırlatır, kamuoyuna saygı ile duyuruyoruz.