Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu'na bağlı Eğitim-İş Sendikası Zonguldak Şubesi Yönetim Kurulu adına dün bir basın açıklaması yapan Başkan Metin Kahveci, AKP'nin hazırladığı Anayasa taslağının iktidarın çıkarlarına hizmet edecek bir yapıya sahip olduğunu belirtti.
1982 Anayasasının Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kötü anayasası olduğunu belirten Metin Kahveci, yeni Anayasa'nın halkın çıkarları doğrultusunda hazırlanması gerektiğini söyleyerek şunları ifade etti:
"Devleti ve toplumu cumhuriyet devrimlerinden uzaklaştırmaya, ülkenin ABD'ye bağımlılığını sürdürmeye çalışan ve ayrıca AB topluluğunun da emri altına girmiş olan  iktidar, ülkeyi boğazına kadar borçlandırmış, elde avuçta ne varsa yabancı tekellere peşkeş çekmiştir. Şimdi sıra, iktidarını garantiye alacak temel bir hukuk metnine sahip olmaya  gelmiştir. Bu paketin en önemli özelliği kuvvetler ayrılığını zedelemesi, yasama ile yürütme gücünü iktidarın emrine vermesidir. Asıl amacına ulaşmak için içine diğer bazı maddelerin de konulduğu bu paket, Türkiye halkının isteklerini yansıtmaktan uzaktır. Anımsanacağı gibi geçtiğimiz yıllarda Anayasa'nın değiştirilemeyecek hükümleri de dâhil olmak üzere tümünü kendi antidemokratik istemleri doğrultusunda değiştirmek istemi ile yola çıkmış olan iktidar, halkın ciddi muhalefeti karşısında geri adım atmıştı. İktidarın, bugün yapmak istediği parça parça değişikliktir. Ancak her parça, kendi hükümranlığının kalıcılığını sağlamak amacı ile düzenlenmiştir. İktidar, kendi hukuksuzluklarına  karşı çıkabilecek tüm yargı denetimini, bertaraf etme amacındadır. Diğer yandan sözde demokrasi ve özgürlüklerin korunması adına siyasi partilerin kapatılması olanaksız hale getirilmektedir. Siyasi partilere, suç işleme özgürlüğü hangi hukuk devletinde vardır? Hangi ülkelerde görülmüştür?"
"1982 ANAYASASI TÜRKİYE TARİHİNİN EN KÖTÜ ANAYASASIDIR"
"Kendisi, Anayasa Mahkemesi tarafından anti laik faaliyetlerin odağı olduğu karara bağlanmış olan bir partinin bu değişiklikteki tek amacı, yargılanmaktan kurtulmak ve istediği gibi ülkeyi yönetmektir. Böyle bir yönetimin cumhuriyet rejimi olmayacağı açıktır. Bugün, iktidar, Anayasamızda yapmak istediği değişiklikler için toplumdan onay istemektedir. Bunda o kadar kararlıdır ki,  işi çoğunlukta olduğu Meclis'te çözemezse referandum silahını kullanacaktır.
Oysa ister Meclis'ten geçsin, ister referandumdan, bunlar, bir anayasanın doğru olduğunu göstermez. Türkiye tarihinde en kötü Anayasa olan 1982 Anayasası'nın da bir Danışma Meclisi'nde hazırlandığını ve referandumdan da görülmemiş bir onay aldığını unutmamak gerekir.  Bu anayasada şimdiye kadar birçok değişiklikler yapıldı. Anlaşılan Türkiye'yi avucu içine alan küresel sermayeye ve onun güdümündeki iktidara  bu palto şimdi  dar geliyor. Toplumları, anayasalar değil, güçler yönetir. Anayasalar, kimler tarafından yapılmışsa onların çıkarlarını güvence altına alır.
Anayasalar için 'toplumsal uzlaşma metinleri' denilir ise de her sınıf, bu uzlaşmaya örgütlü gücü ve yönetimdeki ağırlığı oranında katılabilir. Bir Anayasa'nın tümüyle yeniden yapılması da bazı maddelerinin değiştirilmesi de güç dengelerine göre olur. 1982 Anayasası, daha önceki anayasal metinlerden ve anlayışlardan izler taşımakla birlikte halkın uyanışını bastırmak ve iktidarına gelmesini önlemek için ABD'nin izniyle iktidara el koymuş olanların hazırladığı bir metindir."
 "ANAYASA HALKIN ÇIKARLARINA HİZMET ETMELİ"
"Darbeciler iktidardan uzaklaştıktan sonra yönetime gelenlerin isteğiyle bazı maddeleri değişmiştir. Ancak bu değişiklikler, halkın isteklerini karşılamaktan uzaktır.
 Bugün de iktidar halkın isteklerini karşılamak, demokratik bir hukuk yaratmak için değil, kendi amaçları için değişiklik önermektedir. Değişiklik metninde araya serpiştirilmiş olan kimi olumlu maddelerden amaç, muhalefeti parçalamak ve bir parmak balla aldatmaya çalışmaktır. Sıra sıra yolsuzluk dosyaları olanlar, demokratik bir anayasa yapamazlar. Laikliğe karşı odak olmak gibi bir sicili olanlar çağdaş bir anayasa yapamaz.
Türkiye'nin asıl sorunu parti kapatmalarını imkânsız hale getirmek değil, bağımsızlığı, ulusal egemenliği korumaktır. Biz düşünceleri sorulmayan demokratik kitle örgütleri olarak, bir ulusal iktidar altında, işçiler, köylüler, memurlar, öğretmenler, esnaf, ulusal sanayiciler olarak kendi anayasamızı el ve fikir birliği ile yapacağız.
Anayasamız o zaman toplumsal sözleşme metni olacak ve geniş halk kitlelerinin çıkarlarına hizmet edecektir. İşte bu Anayasa, esas olarak ülkenin bağımsızlığını, ulus egemenliğini, bilimi, sosyal adaleti ve sosyal devleti, halkçılığı, ulusal eğitimin, dilin ve kültürün korunup geliştirilmesini emreden gerçek bir Türk anayasası olacaktır."