ADD Kdz.Ereğli Şubesi ve Eğitim-İş Kdz.Ereğli Temsilciliği, Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun çıkarılmasının 86. yılında yaptıkları ortak açıklamada, "AKP iktidarıyla birlikte, eğitimde "özelleştirme" ve "dinselleştirme" hareketleri artarak devam etmektedir" vurgusu yapıldı.

Atatürkçü Düşünce Derneği Kdz.Ereğli Şube Başkanı Emin Semih Özkök, Kdz.Ereğli Eğitim-İş Temsilciliği adına Cengiz Başaran ortak açıklama yaparak, 3 Mart 1924 tarihli Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Öğretim Birliği Yasası) eğitimin ulusallaşmasını, çağdaşlaşmasını, laik ve demokratik bir yapıya kavuşmasını sağlayan en önemli devrim yasalarından biri olduğunu, devrim ya salarının çıkarılışının 86. yılında yaşanılan ile bunu çok daha iyi anladıkları belirtildi. Cumhuriyetin ilanından sonraki yıllar Cumhuriyet Devrimi yasaları ile bezenen güzel gün ler olduğu, bunlardan en  önemlisinin ise 1924 yılının Mart ayında peşpeşe, Tevhid-i Tedrisat kanunu, yani yeni adıyla öğretim birliği yasa sı, Şeriye ve Evkaf vekaletinin kaldırılması ile birlikte Hilafetin sona ermesi, aynı dönemde Tekke ve Zaviyelerin kapatılarak doğmatizmden bilimselliğe geçişin en önemli ve vazgeçilmez adımı atıldığı belirtilen açıklamada, Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun çıkarılmasıyla, farklı kurumlar tarafından beslenen ve yönetilen, çağının gereklerini karşılamayan eğitim kurumlarının varlığına son verildiği, her türlü yönetim ve denetim Mili Eğitim Bakanlığı'na verilerek öğretim birliği sağlandığı vurgulandı.

ULUS DEVLETİNİN TEMELLERİ ATILDI
Özkök ve Başaran yazılı ortak açıklamalarında şu görüşlere yer verdiler. "Tevhid-i Tedrisat Kanunu çağdaş, laik Türkiye'nin kültür ve eğitim hayatında en önemli kazanımı sağlayan bir süreçtir. Bu süreçte, çocuklarımızın  ve gençlerimizin çağdaş kurumlarda, karma eğitimle ideallerini genişletip aralarında ulus bilinci oluşturularak laik, demokratik, akılcı, bilimsel değerler taşıyacak bir yapının  oluşturulması sağlanmıştır. Böylece ulus devletin de temelleri atılmış ve yasa, önemi gereği anayasa tarafından da koruma altına alınmıştır.

TESLİMİYETÇİ KUŞAK
Ancak 1950'li yıllardan sonra, ülkeyi yöneten iktidarlar, çağdışı bir anlayışla Öğretim Birliği Yasası'nı delerek başlangıcındaki hedef ve ruhundan uzaklaştırma girişimlerinde bulunmuşlar, bunda da oldukça başarılı olmuşlardır. Bu konuda en çarpıcı örnek Köy Enstitülerinin kapatılmasıdır. Günümüzde ise özelleştirme ve dinselleştirme hareketleri artarak devam etmekte bunun sonucunda program geliştirme, öğretmenleri ve geleceğimizin güvencesi çocuklarımızı yetiştirmede olması gerekenden saparak teslimiyetçi, akılcı olmayan, bilimsel düşünce ve çağdaş yaşamdan uzak, ulusal duyguyu bünyesinde barındırmayan, rejimle kavgalı, Atatürk düşmanı bir kuşak yetiştirilmeye çalışılmaktadır.

KİTAPLAR DİNSEL İÇERİKLİ
Ne yazık ki, eğitimimiz Cumhuriyetle kazandığı temel niteliklerden hızla uzaklaştırılmaktadır. Hazırlanan programlar, kitaplar dinsel içeriklidir. Çağdaş ölçütlerden ve bilimsellikten yoksundur. Eğitim yönetimi kadroları da aynı özellikleri yansıtmaktadır. Cumhuriyet karşıtı bu kadrolarla ve bu kafalarla ancak tarikatlara, cemaatlere  adam yetiştiren altyapılar oluşturulur. Yaşadığı dünyanın sorunlarını, çözüm yollarını kavramadan din bezirganlarının hurafeleriyle korkunun tuzaklarına düşürülmüş bir gençlik, olsa olsa tarikat şeyhlerine mürit olur. Egemen güçlerin de, erki elinde bulunduranların da, ülkemizi sömürgeleştirmek isteyen emperyalistlerin de istediği budur. Bilinçli, özgür düşünüp karar veren, haksızlığa ve zulme karşı duran, aklı ve yüreği ile bu ulusun geleceğine sahip çıkan bir gençliği istememektedirler.

ÖZELLEŞME VE DİNSELLEŞTİRME
AKP iktidarıyla birlikte, eğitimde "özelleştirme" ve "dinselleştir me" hareketleri artarak devam etmektedir. Böylece eğitimimizde tarikat ve cemaatler daha etkin hale gelmektedir. Bunun sonucunda Türk Eğitim Sistemi, geleceğimizin güvencesi çocuklarımızı yetiştirmede oldukça yetersiz, teslimiyetçi, akıldışı, bilimsellikten ve çağdaşlıktan uzak, ulusal nitelikten yoksun, rejimle kavgalı, Atatürk düşmanı bir kuşak yetiştirme projesine dönüştürülmüştür. Bu gerici anlayışla okullarımız, üniversitelerimiz adeta medreseleştirilmektedir. Bugün ülkemizde, inançlı yoksul halkımızın çocuklarını şeriatçı bir anlayışta yetiştiren binlerce vakıf, kurs, öğrenci yurdu, özel dershane, pansiyon, ev, radyo-televizyon, yerel gazete, dergi ve yayınevi bulunmaktadır. Kısaca denetim dışı faaliyet gösteren birçok kurum cumhuriyet düşmanı, gerici  kuşaklar yetiştirmektedir.

ÜNİTER YAPI
Emperyalist güçler, Türkiye Cumhuriyeti'nin eğitim öğretim birliğini bozup ulus devlet modelini yıkmaya çalışmakta, böylece Ortadoğu, Balkanlar'da yaşanan etnik ve mezhep çatışmalarının bir benzerinin ülkemizde de yaşanması için zemin hazırlamaktadırlar. Böylece üniter devlet yapımız yok edilmek istenmektedir. Ulusal eğitimin temel ilkelerine bağlı, nitelikli insan yetiştirilmesini ülkemizin geleceği için çok önemsiyoruz. Araştıran, sorgulayan ve öğrendiklerini yaşamında uygulayan insanı yetiştiren, çağdaş ve evrensel ölçütlere uygun, laik ve bilimsel bir eğitim, "çağdaş uygarlık düzeyinin üze rine çıkma" hedefine ulaşmanın tek yoludur. Ruhunu, aklını ve vicdanını başkasına emanet edenlerle, birilerine körü körüne boyun eğenlerle büyük hedeflere asla varılamaz. Ancak aklı ve vicdanı özgür olanlar, büyük işleri başarabilirler. Bunu, Cumhuriyetimizin "Öğretim Birliği Yasası"nın sağladığı ulusal eğitim anlayışıyla yetişmiş olan gençlerimiz başaracaklardır. Bizler, bu gerçekler dahilinde, dinlenmemek üzere çıktığımız bu yolda, Atatürk ilke ve devrimlerine, Cumhuriyetimizin ka-zanımlarına, ülke bütünlüğüne, laik, bilimsel, demokratik,  eşitlikçi ve parasız eğitime sahip çıkmaya devam edeceğiz, bu kararlılıktan asla vazgeçmeyeceğiz" denildi.